Bölüm Şarkısı: Sam Smith- To die for
Ben sanırım güzel bir şeyler yazdım :") Ve bol yorum bekliyorumm🖤
Minik uyarı bebekler:: İtalik şekilde yazılmış paragrafları flashback olarak düşünebilirsiniz
İyi okumalarrr❤️
Yer: Kim Dairesi, Sangnam
Zaman: 15.06.2018 19:05Garip bir yemek olmuştu.
Bay Jeon, tabağına odaklanmış bir halde yemeğini yerken Jungkook'un gözleri üzerimden bir türlü ayrılmamış, elinde tuttuğu çatal, tabağındaki et parçalarının olmayan canlarını çıkartmaya dakikalarca devam etmişti.
Bense şaşkındım.
Gerek Bay Jeon'un spor salonunda bana anlattıklarından, gerekse Jungkook'un masadaki endişeli halinden dolayı şaşkındım.
"Taehyung uzun süre yukarı gelmeyince endişelendim." demişti bizi babasıyla birlikte gördüğü zaman. Yutkunmuştu ve bir süre sertçe babasına bakmıştı. Sonra bana; "İyi misin?" dermiş gibi bakmıştı.
Ona; "Sorun yok, Jungkook. Sadece konuşuyorduk." demiştim. Yanına da ilerlemiş ve koluna tutunup hafifçe okşamıştım. "Her şey çok güzel.."
Daha sonrasındaysa yemek yenmişti işte ve yemekten sonra Jungkook, beni eve bırakmıştı.
Ona yine öyle söylemiştim. "Her şey artık çok güzel..." O, ne demek istediğimi anlamamıştı. Bu yüzündeki o tatlı ifadeden öylesine belliydi ki... Haklıydı da. Yemekte Bay Jeon, bana bahsettiği şeylerin konusunu hiç açmamıştı. Zaten bana da, zamanı gelince, demişti. Bu yüzden Jungkook'un suratıma saf saf bakmasını anlamlandırabiliyordum.
"Hayatımı bilmiyormuş gibi konuşuyorsun." demişti bana arabasından inmeden önce. Alt dudağını yavaşça diliyle ıslatmış ve derin bir nefes alıp vermişti. "Bombok bir hayatım var." Ona yaklaşıp sokak lambalarının, arabasının camından içeri sızan ışıklarının parlattığı çenesine bir öpücük kondurmuştum.
"Aslında bakarsan..." demiştim fısıldayarak. "Bildiğim için böyle söylüyorum." diye de devam edip ona güven verircesine gülümseyip elini tutmuştum. "Bana güveniyorsun, öyle değil mi?"
"Herkesten çok." demişti hızla. "Biliyorsun."
"Biliyorum." demiştim. Yine fısıldıyordum. Dudaklarım çene çizgisini milim milim süpürüyordu. Yeni çıkmaya başlayan sakallarının da hafif gıdıkladığını hatırlıyor gibiyim.
"Bana ne dedi biliyor musun, Jimin?" diye konuştum. Karşımdaki laptopa pür dikkat bakıyor, görüntülü konuştuğum kuzenime son günlerde her ne yaşadıysam bir bir anlatıyordum.
"Yavaş söyle, sonra kriz geçiriyorum sizin diyaloglarınızda." diye söylendi Jimin gülerek. Bir elini kalbine koymuş ve konuşmamı beklemişti.
"Çok geç rastladım sana, dedi." dedim, Jungkook'un arabadaki sözlerini hatırladığımda. Jimin'in gözleri bir hayli açılmış ve heyecanla üzerinde oturduğunu gördüğüm yatağında kendini geriye atarak bir sevinç gösterisi sunmuştu.
"Taehyung, bu çocuk..." demişti sesinin yankısı odasının duvarlarına çarpıp ardından laptopumun hoparlöründen cızırtılı bir şekilde çıktığında. "Bu çocuk, aşırı.. aşırı.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helpmate :: Taekook
FanfictionTaehyung, en yakın arkadaşı Jungkook'a karşı hissettiklerini içinde bastırmaya çalışırken aynı zamanda da onun takıntılı halde hoşlandığı eski sevgilisiyle de uğraşmak zorundaydı. Fakat belki de Jungkook'un takıntılı olduğu kişi eski sevgilisi değil...