28/2- Babam kanserli bir oğlu var diye mi bana yakınlaştı yani?

7.2K 401 170
                                    

Bölüm Şarkısı: Ariana Grande- Goodnight N Go

Bu upuzun bir bölüm oldu ve sizden o kadar çok çok çok çok yorum istiyorum ki hem kendimi iyi hissetmek için hem de hikayeye doğru düzgün devam edebilmem için buna çok ihtiyacım var güzellerim🥺🥺🥺💖💖

İyi okumalar🖤







Yer: Sangnam Tepesi, Güney Gyeongsang
Zaman: 17.06.2018 06:15

Ani bir titremeyle gözlerimi yavaşça araladığımda kendimi Jungkook'un boynuna yaslı bir şekilde bulmuştum. Aslında bakarsanız bıraktığım gibiydim. Gözlerimi onun kokusuyla beraber burada, huzurla kapatmış ve aradan kaç saat geçti, bilmiyorum ama burada açmıştım.

O başını arkasındaki cama yaslamış ben de onun üstüne uzanmışken çıplak gövdelerimizin birbirlerine yapışık halde bulunmaları ayrı bir iç huzur veriyordu bana. Kalp atışlarını öylesine hissediyordum ki sanki vücudumda iki tane kalp varmış gibiydi.

Başımı hafifçe kaldırıp o uyurken yüzüne baktım birkaç saniye. Dudakları hafif aralık bir şekilde nefes alıp veriyordu usulca. Tatlıydı. Şişik yanakları içerisinin sıcaklığından dolayı hafif kızarmış bir şekildeyken oldukça tatlıydı işte.

Kaşları her zamanki gördüğümden farklı; gevşek, rahat bir şekilde duruyorlardı yerlerinde. Göz kapakları, koca kahveleri örtmüş üzerlerine de üşümesinler diye kirpiklerini dizmişler gibiydi. Saçları artık terden ıslak değillerdi ve alnına ufak ufak dökülmüş vaziyettelerdi.

Uzanıp burnunun ucunu öptüm. Sonra dolgun yanaklarını öptüm. Aslında içimden ısırmak bile geliyordu ama bunu bir kenara bıraktım. Şimdilik. Sonuçta uyuyordu.

Aralık dudaklarına da yavaşça bir öpücük kondurduğumda göz kapaklarını hafifçe kırpıştırdı ve birkaç saniye beni izledi. Büyük ihtimalle uykudan yeni kalktığı için nerede olduğunu, kiminle olduğunu falan anlamaya çalışıyordu.

Hafifçe dudakları yukarı kıvrıldı bana bakmaya devam ederken. Nasıl göründüğümü yine bilmiyordum. Büyük ihtimalle onun kadar tatlı ve erkeksi görünmüyordum. Zaten kimse onun gibi aynı anda tatlı ve erkeksi görünemezdi.

"Güzelim..." diye mırıldandı yavaşça. Belimi saran kollarını sıkılaştırdı ve mümkünatı varmış gibi beni daha da kendine çekti. Yanağımı sulu bir şekilde öptü ve burnunun saçlarımın arasında dolaştığını hissettim. Derin bir nefes aldı. Ardındansa yine yüzüme baktı. "Saat kaç? Neden uyandın? Rahat mı edemedin, sevgilim?"

"Saati bilmiyorum." dedim çenesini usul usul okşarken. "Aslında gayet rahat burası ama uyandım işte." diye de devam edip omuz silktiğimde daha çok gülümsemiş ve "Eh benim vücudum sonuçta." dermiş gibi bir bakış atmıştı. Ben de; "Vücudun rahat ve... Kokun öylesine rahatlatıcı ki sanki günlerce uyku çekmiş gibiyim. Öyle sakin ama bir yandan da enerjik." diyerek çenesine dudaklarımı batırmıştım.

"Enerjik mi?" diye mırıldandı. "Harcamaya ne dersin?"

"Çok azgınsın, derim." diyerek anında cevapladığımda daha açılmamış kısık sesiyle kıkırdamıştı. "Çok fesat anlıyorsun." demişti ardındansa. Ona şaşkınca bakmış ve parmak uçlarımla yüzünü okşamaya başlamıştım. "Nesini fesat anlamışım?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Helpmate :: TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin