3- Canın cehenneme

9.8K 899 1.5K
                                    

Bölüm Şarkısı: Olivia O'brien- I hate u, I love u

İyi okumalar!


Yer: G17 Sokak, Sangnam
Zaman: 05.04.2018 22:35

"Mekan oldukça büyük." dedi, Jungkook nefes nefese. Ardından dinlenmek için yavaşladığımda bana dönüp kaşlarını çattı. "Hadi. Bir an önce gitmemiz gerekiyor, Taehyung!" diye mızmızlandığında sinirlenmemek için kendimi zor tuttum. Belki de tutamadım, bilmiyorum. Büyük ihtimalle kızaran suratımdan ne kadar sinirlendiğimi anlamıştır.

"Jungkook.. Dur.." dedim. Aniden durdu ve tam da tahmin ettiğim gibi gözleri kızaran suratıma baktı ve avuç içleri yanaklarımla buluştu. "Ne oldu?" dedi. "Yoruldum." dedim sadece. Etrafına baktı ve bileğimden çekip kirli kaldırımların birine oturtturdu. "Geç kaldık.." diye konuştu. "Çok geç oldu.." Nefes alış verişleri sert göğsünü uzunca izlememi sağlayan iniş çıkışları yaptırırken vücudunu süsleyen gömleğe ve onun üzerindeki siyah, deriden peydahlanmış cekete baktım ve aklıma dakikalarca evde hazırlanamayışı geldi. Aptal.. Halbuki bu kadar özenmesine gerek dahi yoktu. Zaten çuval bile giyse yakışırdı..

Tek derdi beni(!) kışkırtmaktı.
Ah.. Tabii bundan haberi bile yoktu.

"O kadar geç hazırlanırsan, tabii ki geç kalırız." dedim. Tek kaşını kaldırıp hafifçe yumruk haline getirdiği elini yavaşça omzuma vurmuştu. "Ne yapsaydım? Sıradan bir eşofmanla mı gitseydim, Taehyung-ah?" dediğinde içimdeki ses; tabii ki Jungkookie, diye bağırmaya başlamıştı.

"Jaehyun için özenmem gerekiyordu." dediğinde içim burkuldu. Sadece sessizce "Her neyse." dedim konuyu değiştirmek adına ve soluklanmaya devam ettim.  "Mekan, şu yan sınıflardaki Seokjin'in abisinin mekanıymış sanırım." dedi, Jungkook sessizliğimi kendine konuşma sahası yaparken. "Partiyi de Seokjin veriyormuş zaten." diye de devam ederken elleri sürekli oynamak istediğim fakat bir türlü cesaret edemediğim saçlarında dolaşıyordu. Çok yumuşak görünüyorlardı ve kafamda; bir gün eğer Jungkook'un en değerlisi olursam onlara her zaman dokunacağımı not etmiştim.

"Yeni bir yer olduğu için mekanı pek bilemiyorum ama anlatılanlara göre bir sürü oda varmış ve tipik parti evleri gibi bu odalarda malum şeyler yapılıyormuş." Sıkıntılıydı. Hatta oldukça da tedirgin. Bunu tir tir titrettiği ve topuklarıyla asfalta işkence çektirişinden anlamıştım. Bu hali beni de gergin yapıyordu fakat o konuştukça aslında bu gerginliğimin birkaç saniye sonra sahip olacaklarımın arasında bir hiç olacağını farkettim.

"Umarım Jaehyun'u o odalardan birine girmeden hemen önce görebiliriz. Yoksa bütün odaları tek tek aramak kötü olurdu, değil mi?" diye devam ederken midemin bulantıyla kasılması bir olmuştu. O çocuk yüzünden odalar dolusu sevişen insan görmek istemezdim doğrusu.

Evet.. Kesinle görmek istemezdim.

"Neyse, dinlendim." dedim, ayağa kalkarken. Bir an önce oraya varıp her şey olsun ve de bitsin istiyordum. O aptal Jaehyun'u bulup, sevgilisi olup olmadığını öğrenip bir an önce eve dönmek istiyordum. Hem belki de Jungkook bu gece bende kalırdı.

Çünkü büyük ihtimal burada göreceği birkaç çirkin görüntü onu saatlerce ağlatacaktı. Tabii bu bir ihtimaldi.

Belki daima istediği şey olur ve bu geceyi Jaehyun ile birlikte geçirirlerdi.. Ve de ağlayan ben olurdum ha? Buna pek ihtimal vermek istemiyorum ama şu an Jungkook'la yürüdüğüm bu karanlık yolda tek düşündüğüm bu gece ikimizden birinin ağlayacağıydı.

Bu kişinin Jungkook olmasını kesinlikle istemiyordum fakat umarım ben de olmazdım..

Umarım... Ben olmazdım..


Helpmate :: TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin