4- Seni düşünürken sabah oldu, uyuyamadım

9.3K 961 1.3K
                                    


Bölüm Şarkısı: Sam Smith- I'm not the only one

Sizi seviyorum, iyi okumalar❤️




Yer: Kim Shut Club -1. Kat, Sangnam
Zaman: 06.04.2018       01:35

Heyecanın bazen, beyine öyle bir hücum ettiği anlar vardır ki nefes almayı dahi unuturdunuz. Vücudunuz kitlenir ve daha önce hiç terlemediğiniz kadar terlerdiniz. Gözleriniz kararır, sağlıklı düşünemezdiniz. Tam şu an o anlardan birindeydim. Kalbimin atış hızı hissedemeyeceğim kadar hızlıydı ve gövdemi uyuşturmuştu. Bir ağlama krizinin eşiğindeydim ve kendimi tuttukça boğazımda bir yumru birikiyor ve canımı feci halde yakıyordu.

Bu yüzden kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başlamıştım. Ellerimi yüzüme kapatmış ve sesli şekilde ağlarken tam dibimdeki adamın ince perdeden güldüğünü duyuyordum. Sinirlerim zaten yeteri kadar bozukken ve vücuduma korku yavaş yavaş yayılırken onun gülen sesini duymak kendimi camdan atma isteğimi körüklüyordu.

Özellikle ona birazdan zorla da olsa yapacağım şey midemi zorlarken camdan kendimi atmanın en iyi şey olabileceğini düşünmeye başlamıştım. Arkadaşımın sattığı ağzımı ona vermemek için atlamak iyi bir fikir gibi geliyordu.

"Başlasak mı artık, güzelim?" dedi adam, sesini uğuldayan kulağımda duyulması için yükseltirken. Oldukça sinir bozucu dış görünüşünü gördükçe ve ağladığım halde benden istediği şeyi düşündükçe çıldırıyordum. Bari susmamı bekleseydi. Tabii bu zordu ama en azından biraz rahatlamalıydım.

İç çekişlerim duyulmaya başlamıştı, zorla sesli ağlama krizimi sonlandırdığım zaman. Adamın memnun suratı görüş açıma girmiş ve alaycıl kaşları havalanırken, derin sesi tekrar kulaklarıma ulaşmıştı. "Sonunda bitti.." dedi yavaşça. Ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. Güldüm. Şu an tek verebildiğim tepki gülmekti. Yoksa tekrar ağlamayı mı seçmeliydim?

"Keyfimi kaçırdın, biliyor musun?" demişti gülen yüzüme bakarken. Acınası halime güldüğümün farkında olup olmadığını merak ediyordum. "Hatta yüzün şişti, ağlamaktan..." diye devam etti. Suratımın kızardığını zaten tahmin ediyordum. Öyle ağlamama rağmen beyaz yüzümün kalmasının imkanı bile yoktu.

"Fakat üzgünüm, ağlasan bile bana ağız işi yapacaksın. İddia, iddiadır.." Tekrar bir ağlama krizinin eşiğine gelmiştim. Cidden bundan nasıl zevk alacaktı? Ben hem daha önce böyle bir şey yapmamış hem de ağlamaktan bitap düşmüş biriydim. Bunu bana yaptırmak nasıl isterdi? "Ama.. Belki benimle bir oyun oynamayı kabul edip, bir de bu oyunu kazanırsan ağız işi yapmana gerek kalmayacak.."

Şaşkınlıkla adama dönüp bakmışken gülümsemiş ve tıpkı benim gibi yere oturmuştu. Karşımda gülümsüyor ve konuşmamı bekliyordu. Böyle bir duruma düştüğüm için bir daha Jungkook'u asla affetmeyecektim. Onu aklıma getirmemeye çalışıyordum fakat olmuyordu. Bir türlü çıkmıyordu ve onun yüzünden burada oluşum, bu adamın istekleri ve arka cebimde titreyip duran telefonum korkuyu ve hayatın bana karşı olan nefretini benliğime saf bir şekilde hissettiyordu ve bu durumda onu bir türlü aklımdan çıkaramıyordum.

"Oyunlarından sıkıldım artık.." dedim. Sesim ağlamışlığımdan dolayı zar zor ses tellerimden firar etmişti. "Oyun istemiyorum.." Bu gece yaşamam gerekenden daha çok şey yaşamıştım ve bir oyunu daha kaldırabilecek bir ruh halim yoktu. Adam tek kaşını kaldırmıştı. "Ağız işini isteyen bir halin de yok ama..." dedi. Haklıydı. Ve de akıllı. Böyle bir halimin olmadığını anlayacak kadar akıllıydı. "O zaman oyunumu kabul etmek zorundasın.."

Gülmüştüm. Kandırmak en büyük doğası olan bir insana, gerizekalı Jeon'un güvendiği gibi nasıl güvenecektim? Bu düpedüz salaklık olurdu. Amacı neydi? "Kaybedersem ne yapacaksın peki? Yatağa mı atacaksın?" dedim. Sesim oldukça aciz bir şekilde duyulmuştu ve bu acıtmıştı. "Hile yapacaksın belki de. Sana güvenmiyorum." diye devam ettim. Sadece gülüyordu. Daha çok ve daha çok gülüyordu.

Helpmate :: TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin