Çok mutluydum. Onun Esna olduğuna çok emindim. Biraz değişmişti ama Almanya'ya gidip onu kendi ellerimle ordan alacaktım. Adamlarımdan hemen bir kaçı Almanya'da kaldığı evin adresini bulmuştu. İşte şimdi her şey hazırdı. Büyük ihtimalle beni gördüğüne pek sevinmeyecekti.
Uçak bileti işlerini de halletmişlerdi. Geriye hazırlanması gereken bir bendim. Hızlıca bir duş alıp giyindikten sonra hemen evden çıkıp havaalanına doğru yol almaya başladım. Sonunda gelmiştim. Arabayı havaalanının otoparkına bıraktıktan sonra uçağa doğru ilerlemeye başladım. Geçişleri de hallettikten sonra sonunda uçaktaydım. Sanki yolculuk hiç bitmeyecek gibi gelmişti.
Sonunda inmiştim Berlin'e. Esna'nın kaldığı yer havaalanına yaklaşık bir saatti. Daha önce hiç bu denli bir heyecan yaşamamıştım. Esna'nın kaldığı sokağa gelmiştik. Sokakta pazar kurulmuştu. Taksici oraya giremeyeceği için bana yolu tarif etti. Parayı verdikten sonra pazarın içinden yürümeye başladım. Hala buraya o kadar kısa sürede nasıl geldiğine inanamıyordum.ESNA'NIN AĞZINDAN
Bugün erken kalkıp evde sıkıldığım için kendime iş bakmaya çıkmıştım. Bütün gün evde oturmak insanı boğuyordu. En azından işe gitsem kafam dağılır, zaman geçerdi. Geçen gün iki üç sokak üstteki cafelerden birinde garson aradıklarını gösteren bir yazı görmüştüm. Şansımı denemek için bugün oraya gittim fakat biraz geç kalmıştım. Bana garson bulduklarını söylediler. Belki başka bir zaman diyerekten şehirde gezinip yemek yemek için biraz daha dışarıda durdum. Berlin gerçekten güzel bir şehirdi. Küçükken annemlerle her yaz Almanya'ya illa gelirdik. Bu yüzden almancam da fena değildi. İşim bittikten sonra evde eksik olan yiyecekleri almak için evimin bulunduğu sokaktaki pazara uğradım. Birkaç poşet bir şey aldıktan sonra gözüm karşıdan gelen genç bir çocuğa takıldı. Ateş'e çok benziyordu. Yok, Ateş olamazdı. Sanırım yorulduğum için halüsinasyon görüyordum. Biraz daha yaklaştıkça onun Ateş olduğunu farkettim. Tanrım hayır bu olamazdı. Beni nasıl bulmuştu? Yine aynı şeyleri yaşamak istemiyordum. Tam ben dönerken o da beni farketti. Bir umut belki tanımaz diyerekten arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Kesin anlamıştı. Hissedebiliyordum. Arkamdan geliyordu. Biraz daha hızlandım fakat bu beni yakalamasına engel olmadı. Omzumda elini hissettim. Bilerek hissetmemiş gibi yaparak yürümeye devam ettim. Beni belimden kavrayıp önüme geçti. Evet, lanet olsun ki bu Ateş'ti. Beni yine bulmuştu. Tam her şey yoluna girmişken yine burdaydı. Son gördüğümden beri daha yorgun gözüküyordu ama hala yeşil gözleri ışıl ışıldı. Yüzünde yine o sırıtışı vardı. Hiç bir şey diyemedim. En sonunda sessizliği o bozdu.
" Gel, bir yere oturup konuşalım."
Ben ağzımı açmadan kolundan kurtulmaya çalıştım fakat bu imkansızdı. En sonunda yine yenik düşerek kafamı salladım ve yürümeye başladık. Hala buraya nasıl geldiği kafamı karıştırıyordu. Bir süre birlikte yürüdükten sonra kafeye geldik. Siparişlerimizi verirken Ateş gayet akıcı bir almanca konuşuyordu. Bu beni şaşırtmıştı. Daha fazla dayanamadan nasıl bu kadar iyi almanca konuşabildiğini sordum.
" Babam aslında alman. Kardeşim de burada yaşıyor. O yüzden sürekli gidip geliyordum. Zaten sevdiğim bir yer."
O yeşil gözleriyle gene gözlerimin en içine bakıyordu. Ağzından şu kelimeler döküldü "Neden kaçtın gene? Eninde sonunda zaten seni bulacağımı biliyordun."
İşte bu soruyu sorması beni de zora soktu. Yutkunarak " Sence yaptığın onca şeyden sonra ne yapmam gerekiyordu? Hiç bir hareketin birbirini tutmuyor. Kaçmamın nedenini biraz kendinde arasan iyi olur."
Ateş sakince yutkundu ve hiç bir karşılık vermedi. Daha da sinirlendim fakat bir şey demedim.
Ateş'in telefonu çaldı. Büyük bir soğukkanlılıkla " Tamamdır." diyerek telefonu kapadı. İçeceklerimiz geldikten sonra onları içip kafeden kalktık. Yine o eski stresli karmakarışık hayata geri dönüyordum. Kafeden çıkıp beklemeye başladık.
" Neyi bekliyoruz şu an ?" diye sordum .
Ateş yine cevap vermedi Bir iki dakika sonra kafenin önüne bir araba geldi. Birlikte arabaya binerken " Bu arada saçların yakışmış." diyip gülümsedi. Şu an yine kaçıp gidebilirdim ama bu hiç bir işe yaramıyordu. Nereye kaçsam beni yine buluyordu.
İstemeyerek de olsa arabaya bindim ve Ateş sürmeye başladı. Biletlerimizi bile kesin ayarlamıştır. Ben havaalanına gitçeğimizi düşünürken büyük bir hotele gelmiştik. Her zamanki gibi yine gösterişli ve lüks bir mekandı. Ateş arabayı yine valeye bıraktı. Resepsiyona geldiğimizde resepsiyondaki güzel kız" Ihre Zimmernummer ist 3529" diyerek kapı kartını Ateş'e uzattı. Ateş de " Danke schön." diyerek kartı aldı ve odaya doğru ilerledik. Odaya girdiğimizde cam balkondan görülen şehir manzarası gerçekten göz kamaştırıcıydı. Ateş mini bardan bir viski şişesi çıkardı ve bardağa koyup içmeye başladı. Viskiyi yudumlası bile farklıydı onun. Her şeyi farklıydı. Her hareketi, her parçası farklıydı. Elimden tutup beni yatağa oturttu. Kendi de yanıma oturdu. Gözlerini gözlerime kenetledi. Ellerini saçlarının arasından geçirdi. Üstündeki ceketi yavaşça üstünden attı. Benim de üstümdeki ceketi çıkarıp diğer köşeye fırlattı. Üstümdeki kıyafetlerin hepsini hararetli bir şekilde çıkardı ve beni arkaya doğru itti. Kendi kıyafetlerini de çıkartıp belimden kavrayarak bacaklarımdan öpmeye başladı. Ben de bir yandan saçlarının arasında elimi gezdiriyordum. O sırada göğüslerimle oynamaya başladı. Damarlı erkeksi elleri beni daha da tahrik ediyordu. Elimi ellerinin üstüne koydum. Küçük öpücükleri kasıklarıma kondurmaya başladı. Farkında olmadan elini sıktığım için elini çekti ve üstüme çıktı. Organının sertleştiğini hissedebiliyordum. Artık olup bitmesi için ona yalvaran gözlerle baktım. Yavaşça içime girdi. Zevkle karışık inliyordum. Ateş gerçekten insanı nasıl tahrik edeceğini biliyordu. Her girişinde kendimden geçiyordum. Ateş'in çekiciliği seksle birleşince daha etkili oluyordu. Vücudunu vücuduma yaklaştırdı ve beni öpmeye başladı. Farkında olmadan tırnaklarımı omzuna geçirmişim. O Dudaklarını kulağıma getirip fısıldadı.
" Hatalıydım."ERTESİ GÜN
Sabah uyandığımda Ateş'le sarılmış bir şekilde uyuyorduk. Dün geceden sonra umarım işler daha kötüye gitmezdi. Kalkmaya çalıştım fakat Ateş'in uykusu çok hafifti. Kalktığımı düşünürse kaçacağımı düşünüp daha da sinirlenirdi. Yüzümü ona döndüm ve onu incelemeye başladım. Yüzünün her ayrıntısı kalemle çizilmiş gibiydi. Bir insan uykusunda bile bu kadar karanlığa aitmiş gibi gözükemezdi. O başlı başına bir belirsizlikti. Ben onu incelerken uyandı. Utanmıştım. O bana gülümsedi, bense sadece gözlerimi kapatmakla yetindim. Gözümü kapadığımda bile bütün yüzü gözümün önündeydi. Ateş resepsiyonu arayıp odaya kahvaltı servisi istetti. Ben o sırada kalkıp kıyafetlerimi giydim. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım. O ara Ateş de kalkıp giyiniyordu. Oda servisi geldiğinde güzelce bir kahvaltı ettik. Hotelden çıkışımızı yaptıktan sonra arabaya binip yola koyulduk.________________________________
Merhaba arkadaşlar, inşallah bölümü beğenmişsinizdir. Votelarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler❤️
![](https://img.wattpad.com/cover/198834604-288-k59233.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM SESSİZLİĞİ +18
ChickLitRuhlarımız artık birlikte olmuştu. Her bir nefesi vücudumu ateşe veriyordu. Ben o her nefeste savunmasız kalan ESNA YILDIZ, her seferinde beni yakan ATEŞ SOYKAN.