Keşke senaryonun bir kısmını değiştirebilmeye gücüm yetseydi... O zaman bir ismi seslenerek koştuğu o sahnede, birini daha koştururdum. Kalabalığın içinde koşan iki karakter... Ama biri koşmadı... Biri de düştü, koştuğuna bin pişman oldu, yaralanmış dizlerinin iyileşmesi için bekledi, üstünü silkeledi. Sokağa kaçan topunun arkasından koşan minik bir çocuk gibi ağlamaya devam ederken; "Hayır ben iyiyim, merak etme, çok iyiyim. Bir şey yok." dedi. Ağlamaya devam etti, ama iyiydi. Topunu sokağa kaçırmış küçük bir çocuk olsa; dizleri iyileşene kadar dikkatini dağıtabilirdiniz başka şeylerle. Ama çocuk değildi. İşin komiği çocuk olmadığını bile bile "iyiyim" yalanına inanacağını umuyordu, her şeyden önce kendini inandırmak istiyordu. Belki birilerini inandırmıştı da hiç bir zaman inanmamıştı.Ben eve gitmeyi planlıyordum fakat Ateş bizi bambaşka bir yere getirmişti. Burası bana cennetteymişim gibi hissettiriyordu. Hotel çok nezih ve elit bir yere benziyordu. Belli ki zengin insanların girebileceği türden bir yerdi. Deniz kokusu şimdiden burnumda yer edinmişti.
Arabadan indikten sonra direk resepsiyona ilerledik ve odamıza çıktık. O kadar beğenmiştim ki burayı, Ateş'e neden buraya geldiğimizi bile soramamıştım. Ateş yüzümdeki şaşkınlığı anlamış olacak ki daha ben sormadan "Bu akşam iş görüşmem var, görüşeceğim kişi buranın sahibi." Ben ise kafamı onaylar şekilde sallayıp hotelin balkonundan eşsiz manzaraya baktım.
"Görüşmem akşama olacak, hotel restoranına inip güzel bir yemek yiyelim. Sonra da zaten saat gelmiş olacak." Mekan o kadar şıktı ki üstümdeki kıyafetlerle burada bulunmam bile büyük bir hakaretti. Ateş tam odadan çıkarken " Ee ben yemeğe böyle mi gideceğim ? En azından farklı bir kıyafet olsaydı da onu giyseydim." dedim.
" O zaman resepsiyonu ara hotelin çalışanlarından birilerini göndersinler seni hazırlamak için."
Tamam manasında kafamı sallayarak hemen telefona yöneldim. Çok geçmeden odaya geldiler ve beni hazırlamaya başladılar. Bir yandan saçlarım yapılırken bir yandan da benim için kıyafet ayarlanıyordu. İşimiz bittikten sonra Ateş odaya geldi ve beni görünce pek hoşnut olmamıştı. Üstümdeki kıyafet gerçekten onun pek izin vereceği türden bir elbise değildi ama artık hazırdım.Odadan çıkıp restorana indik. Bu halimle bile kendimi basit hissediyordum diğerlerinin yanında. Ateş önceden rezervasyon yaptırmıştı bile. Bizim için ayrılana masaya geçtik ve siparişlerimizi verdik. Restoran sahil yanındaydı. Akşam üstü olduğu için güneş batımı zamanıydı. Mekanın havası ve bu manzara resmen birbirini tamamlıyordu. Ateş her nerede olursa olsun hep siyah giyinirdi. Mekan neresi olursa olsun, siyaha bürünürdü hep. Bu sefer ise siyah tişört, siyah pantolon vardı. Yemek gelmeden önce bir sigara daha yaktı. Eskiden Ateş'in yanında tedirgin hissederdim, kendini benim sahibim sanmasından nefret ederdim. Şimdi ise yanında daha güvende hissediyorum. Sahibim değildi de sadece fazla korumacıydı. Her ne kadar bazen yorsa da bazı şeyleri kabullenmek gerekir. Siparişlerimiz geldi ve yemeye başladık.
O an deniz gözüme daha da güzel göründü. Aklımda bir fikir vardı. Yemek yedikten sonra Ateş'e biraz sahilde yürümek istediğimi söyledim ve o da kabul etti. Restorandan çıktıktan sonra sahile ilerledik ve yürümeye başladık. Aklıma gelen fikri gerçekleştirmenin tam da zamanıydı. Birden denize doğru koşmaya başladım. Su o kadar güzel hissettirmişti ki o an oradan çıkmak bile istemedim. Ateş beni görünce hem şaşırdı hem de sinirlendi. Koşarak denize girdi ve beni kolumdan tutup denizden çıkardı.
" Sen beni deli etmeye mi çalışıyorsun sen he ? Üstünde kıyafeti giymen zaten en son sınırdı. Bir de üstüne daracık kıyafetlerle denize giriyorsun ?"
Bu kadar sert tepki vereceğini düşünmemiştim. Oradaki insanlar bize bakıyordu. Biraz utanmıştım ve yaptığımdan pişman olmuştum. Hotel odasına gelmiştik. İçeriye hızlıca beni soktu. Sinirleri hâla yatışmamıştı.
" Bu akşam odadan çıkmak yok, bir ihtiyacın olursa resepsiyona telefon edersin. Ben gidiyorum. Yaptığını da düşünsen iyi edersin."
Ateş gene öfke problemleri yaşıyordu. Böyle bir durumda hem Ateş'e kızgındım hem de kendime.ATEŞ'İN AĞZINDAN
Hotel odasından çıktım ve görüşme için yanıma gelecek olan adamlarından birini almak için lobiye ilerliyordum. Hâla Esna'ya kızgındım. Tam her şey düzeldi derken gene saçma sapan bir hareket yapmıştı. Adamlardan biri lobide bekliyordu. Yanıma doğru geldi ve birlikte hotel barına gittik. Giderken;
" Ateş Bey, Esna Hanım'ı buraya kadar takip ettiniz. Herhangi biriyle ters düşerseniz bunu size karşı kullanabilir. Bu olayı öğrenmeleri hiç uzun sürmez ve sizin zaafınızı öğrenmiş olurlar. Sizi bitirmeleri çok daha kolay ve hızlı olur."
Ona ters bir bakış attım ama dediklerinde doğruydu. Esna için yaptıklarım çok kötüye kullanılıp bana hatta Esna'ya çok büyük zararlar verebilirdi.
" Beni hiç bir şekilde alt edemezler. Ne Esna'yı ne de kendimi onlara karşı savunmasız bırakmam, bir insan için zaaftan mahrumiyet de büyük bir zaaf değil midir?" diyerek küçük bir gülüş attım.
Kafasını sallayarak önüne döndü. Bara gelmiştik. Görüşme için ayırtılan masaya doğru gittik ve orada bekliyorlardı. Hotel sahibiyle çoğu insanlar olanın aksine iyi bir iş ilişkimiz vardı. İki taraf da birbirine kazık atmaz, iki taraf da söylediğini ne eksik ne fazla yerine getirirdi ama bu sefer Esna ile olan durumları öğrenmişti. Benim işime odaklanmam konusunda ya da Esna'yla olan herhangi bir konu hakkında kötü etkileneceğimi düşünüp az da olsa tereddüt etmişti. Bunca yıllık iş ilişkimize dayanarak bu durumu göz ardı etti.
Tam o anda gözlerim barmenin bulunduğu kısma kaydı. Esna shot atıyordu. Beni sinirlendirmek için elinden geleni yapardı. Şimdi de sıra buraya gelmekti. Ne kadar anlatsam hep kafasının dikine gidiyordu. O da beni gördü fakat umursamaz bir şekilde barmene bir şeyler söyledi. Büyük ihtimalle başka bir shot daha istedi. Hotel sahibi:
" Ateş Bey, böyle güzel bir kız bulmanıza sevindim." dediği anda masadan kalkıp Esna'nın yanına gittim. Artık bu kadarı fazlaydı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bugün bana bir garezin mi var? Senden zor bir şey istemedim. Altı üstü odada bekle dedim."
Kolundan tutup direk odaya doğru onu götürdüm. O sırada:
" Ateş, sadece merak ettiğim için oraya geldim. Ne yanlış yaptım ben? Merak etmek de mi artık sıkıntı?"
"Esna eğer orası düzgün bir yer olsa zaten seni oraya götürürüm. Senden bir şey istediğim falan yok, sadece odada bekleyecektin."
Tam kapının önündeydik. O an Esna gözlerimin içine baktı. Esna shotlardan dolayı hafif sarhoştu. Her seferinde yeniliyordum o masmavi gözlere. Her seferinde onu sevmekte ne kadar haklı olduğumu hatırlatıyordu bana.
Esna birden dudaklarıma yapıştı. Ondan beklenmedik bir şeydi. İlk defa böyle bir şey oldu. Bir yandan öperken bir yandan da kapıyı açmaya çalışıyordum. İçeri girdiğimiz gibi ikimizde kıyafetlerimizden kurtulduk. Şimdi gerçek bir şeyler yaşamanın tam zamanıydı. Bu anı gerçekleştirebilmek için yaşadıklarımın hepsi birer birer değecekti. Esna'yı yatağa yatırdıktan sonra çekmeceye uzanıp içinden kelepçeleri aldım. Esna görünce her ne kadar tedirgin olsa da yaşayacağı şeyler ona hepsini unutturacaktı. Kelepçeleri ellerine ve ayaklarına taktım ve boynundan aşağı öpücükler kondurarak kasıklarına kadar indim. Sürekli hareket etmeye çalışıyordu. Göbeğini öperken gözlerinin içine bakıp gülümsedim. Hoşuna gitmiş ki o da bana gülümsedi. Bir yandan işime devam ederken o da küçük inlemelerle beni erekte ediyordu. Sert bir kalkışla kelepçeleri söktüm ve onu kucağıma aldım. Her girişimde ses tonu yükseliyordu. Bir yandan beni öpmeye devam ediyordu. Esna'yı geri yatağa yatırdım ve burada devam ettik. Gözlerinin içi gülüyordu sanki. Aniden pozisyon değiştirdik. Yaşadığım en güzel sekslerden biriydi. Esna'nın uyum sağladığını görünce daha da mutlu oluyordum. İşimiz bittikten sonra ikimizde yatağa uzandık ve birlikte uyuduk.Merhaba arkadaşlar, yorum ve votelarınız için şimdiden teşekkür ederim. Lütfen siz de desteklerinizi esirgemeyin ve daha hızlı büyüyelim. ❤️❤️
____________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM SESSİZLİĞİ +18
Literatura FemininaRuhlarımız artık birlikte olmuştu. Her bir nefesi vücudumu ateşe veriyordu. Ben o her nefeste savunmasız kalan ESNA YILDIZ, her seferinde beni yakan ATEŞ SOYKAN.