Çorak arazi ve yolları bile kaplayan arsız otu, yer yer çürümüş ağaçlar, sade, karanlık ve iç karartıcı hava ile yola devam ediyorlardı. Yaklaşık 10 km yol almışlardı. Ekip 5'ten gelen mesajı profesör Kemal, doktor Yuliya ve yüzbaşı Furkan'a iletmişti. İletişim sadece askeriyenin savaştan sonra sağlam kalmış iletişim kanalları ile sağlanıyordu. Yeni gelen haberler iç açıcı değildi. Ekip 5 üyeleri sadece 2 kişi kalmış ve kalan bir üyenin durumu da baya kritikti.
-Işık var gözlerim beni yanıltmıyorsa ben orda ışık görüyorum.
Dedi doktor Yuliya. Yüzbaşı Furkan kafasını dümdüz ilerlerleyen yoldan kaldırarak Yuliya'nın işaret ettiği yere doğru baktı. Güçsüz bir ateşe benzer sağa sola kıvrılarak yanmaya çalışan ateşi o da görmüştü. Yaklaşık 500 metre ilerde tepenin tam zirvesindeydi ışık. Yuliya Furkan yüzbaşına bakarak ekip 5 orda olamalı bizim görmemiz için yakmış olabilirler dedi. Furkan yüzbaşı aracı ani bir firenle durdurdu. Gözlerini kısarak feri az olan ışığa bakarak.
-Yada bir tuzak olabilir.
Sözlerini bitirmişti ki tereddüt etmeden gaza tekrar bastı ve ateşe doğru direksiyonu kırdı.
Düzgün olmayan arazi şartlarında araç sarsıla sarsıla ilerliyordu. Işık kaynağına yaklaştıkça kandaki adrenalin seviyesi de artıyordu. Yüzbaşı;
-Çok yaklaşmadan aracı bırakıp yaya devam etmeliyiz.
Aracı durdurdu ve silahını alarak araçtan indi. Yuliya'ya bakarak belkide sen araçta kalmalısın doktor dedi. Yuliya buna izin veremezdi ama yüzbaşını koruması ve onu yavaşlatmaması için belki de böyle yapması daha doğruydu. Yuliya Furkan'ın sözlerini onayladı ve kafasını yukarı aşağı salladı. Yuliya'nın gözlerine bakarak emin bir şekilde;
-1 el ateş edersem hiçbir sorun yok demek çok fazla ateş edersem aracı al ve uzaklaş burdan, eğer iki el ateş edersem aracı çalıştır ve beni bekle her zaman da çevrene dikkat et.
Dedi ve ışığa doğru ilerlemeye başladı.
Adımları yavaş ve temkinliydi. Feri düşük gibi uzaktan görünen ateş sanki biri tarafından feri arttırılırcasına daha hoyrat bir şekilde yanıyordu. Heyecan ve tedirginlik duygusu vücudunu kaplıyordu ve gözünü kırpmadan karanlığın içinden ışığa doğru ilerliyordu. Son adımı da atmıştı. Ateşin çıkardığı sıcaklığı hissedebiliyordu. Şu ana kadar hiçbir canlı belirtisi veya bir saldırı ile karşılaşmamış olması tedirginliğini daha da arttırıyordu. İlerlemeye devam etti ve iki veya üç hane ateşin ardında karanlığın içinde gözüküyordu. Ateşin ışığının gözünü kamaştırması geçtikten sonra biraz daha tepenin ardında gördüğü evlere doğru yaklaştı. Tetik parmağı tetikte her an gelebilecek olan saldırıya karşı hazırlıklıydı. Her adımda sağına soluna ve arkasına bakıyordu. Yerdeki ıslak otların çıkardığı sesten başka hiçbir ses duymuyordu. Evlere yaklaşıyordu. Korna sesi bütün sessizliği böldü.
-Yuliya
Diye bağırdı Furkan yüzbaşı ve aracı bıraktığı yere doğru koşmaya başladı. Korna sesi hala çalıyordu. Biraz önce yanından geçmiş olduğu ateşin ordan geldiği yöne doğru koşuyordu ve aracı gördü. Yuliyanın etrafı 5 veya 6 tane hastalıklı insan ile kuşatılmıştı. Aracın kırık olan camlarından Yuliya'ya ulaşmaya çalışıyorlardı. Yuliya elinde silahı ile kendini savunmaya çalışırken bir yandan da kornaya basıyordu. Yüzbaşı koşarak yaklaşıyordu. Yuliya çok korkmuştu. Aracı çalıştırmaya çalışmıştı ama tedirginlik ile anahtarı kontağa takamamış ve ayaklarının oraya düşürmüştü. Yüzbaşı silahını çekip nişan aldı. Ateş etmeye hazır bir şekilde bekliyordu.
Yuliya'ya yakın olanları hedef alamıyordu. Doktoru da vurabilirdi diğer ikisini aklamıştı. Ateş etmeye devam ediyordu. Yuliya da silahı ile 1 tanesini kafasından vurmuştu. Yuliya, Yüzbaşına;
-Ateş et onlarıda vur.
Diye bağırıyordu. Yüzbaşı nefesini tuttu ve ateş etmeye hazırlandı tam o sırada bir şeyin arkasından onu çektiğini hissetti. Yüzbaşı düşmüştü ve kafası sert bir yere denk gelmişti. Çarpmanın etkisi ile sıcak kanının aktığını hissediyordu. Görüşü de bilinci gibi bulanıklaşıyordu.
Soğuk ıslak zeminde sadece hayal gibi doktorun bağırışlarını ve etrafında dolanan vahşi hayvan gibi bedenini inceleyen hastalıklı insanı hissediyordu. Ta ki iki üç el pompalı bir tüfeğin ateşlenme sesine kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyameti Gördüm- Yeni Dünya
FantasíaYıl 2040; 3. dünya savaşı gerçekleşmişti. Bir çok canlı artık yaşamıyordu. Ülkeler tarihten silinmişti. Dünya nüfusu adeta bir arınmaya şahit olmuştu. Dünya acımasız yüzünü göstermişti. Belkide aldığı bu karar insanlığın devam etmesi adına gelişme...