26/11/2039
İlik ilik işleyen soğuk, kar taneleri ve beyaz hiç bu kadar korkutucu olmamıştı. Rüzgarın soğuk bıçak gibi bedene dayanması ama kesmemesi hiç bu kadar acı verici olmamıştı. Ağızdan çıkan buhar bile artık sıcak değildi. Gördükleri ve duydukları tek canlı ve hayat belirtisi olan yabani hayattı. Ürkekliği ile oda terkediyordu onları.
Kar bütün yakacak malzemeleri ıslatıyordu. Yakacakları malzemeler yavaş yavaş tükeniyordu. Çantada son 3 kumanya kalmıştı. Belkide artık onlarada ihtiyaçları kalmayacaktı. Ruh ayaklardan çıkmaya başlar derlerdi. Buz kütlesi gibi olmuş ayakları ve iki büklüm cenin pozisyonunda yatarak belkide ölümü bekliyorlardı. Sönmeye yaklaşan ateş ışığı ferini kaybediyordu. Hareket etmekte zorlanıyor ve daima uykulu hissediyorlardı. Belki biraz uyusaydı acıları son bulabilirdi. Ölüm sessizliği sarmıştı harabe binayı. Donmuş kulaklarını hissedemez hale gelmişlerdi. Sadece çınlama vardı kulaklarında. Taki büyük bir gürültünün ölüm sessizliğini bozması ile.
Furkan Yüzbaşı gürültü ile yarı donmuş bedenini ağır hareketler ile doğrultabildi. Eski binanın gıcırtılı kapısının açılışı ile toz bulutunu farketti. İlk gece kaldıkları tavanı çökmüş harabe bina dayanamayıp çökmüştü. Dizlerinin bedenini taşımadığını ve artık kanının akışının daha da yavaşladığını hissetti. Yıkılan bina gibi yüzbaşıda yere yığılmıştı.
Yüzüne düşen kar taneleri, vücut ısısı ile aynı soğuklukta olduğu için artık hiç bir ürperti hissettirmiyordu. Yarı açık bilinci ile sadece doğrulmak ve soğuğun etkisini biraz daha azaltmak için binaya girmek istiyordu. Bedeni buna izin vermiyordu. Sanki yavaş yavaş zemin ile kaynamaya başlamıştı. Son kez gözleri ile gökyüzüne baktı. Özgürlüğü görebiliyordu. Hiç bu kadar parlak görünmeyen gökyüzü onu çağırıyordu. En son bu duyguyu cephede omuzundan vurulduğunda hissetmişti. Hissettiği özgürlük duygusu daha ağır basıyordu bu kez. Çünkü hiçbir umudu kalmamış, düşmana teslim olmadığı kadar soğuğa teslim olmuştu. Soğuk hava ciğerlerini doldururken, ufak bir tebessüm vardı çatlak dudaklarında.
Öldürdüğü tüm düşmanlar geldi aklına. Ölmek böyle birşey miydi? Sadece soğuk ve acı eşiğinin aşılıp artık acı vermemesi gibi. Direnmiyordu. Güçlü bedeni artık hiçbir umudu yaşamıyordu. Sonun çağrısı ona cazip geliyordu. Mücadele etmesi onun gücünü daha da tüketiyordu. Son damla göz yaşı da yüzünde buz tanesine dönüşmüştü.
Bir şarkıyı ilk kez dinlediğinde hayaller, son kez dinlediğinde ise anılar canlanır. Sözü beyininde ve o en sevdiği şarkı kulaklarındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyameti Gördüm- Yeni Dünya
FantasiYıl 2040; 3. dünya savaşı gerçekleşmişti. Bir çok canlı artık yaşamıyordu. Ülkeler tarihten silinmişti. Dünya nüfusu adeta bir arınmaya şahit olmuştu. Dünya acımasız yüzünü göstermişti. Belkide aldığı bu karar insanlığın devam etmesi adına gelişme...