GÜLNİHAL-TAMAMLANDI

Bunlara da hayallerin kadar iyi bak, olur mu....

Gülnihal Pare

Bir an doğru idrak edip etmediğimi düşündüm ki bu yakınlığın ardından düşünebilmem gayet de takdir edilesi bir durum. Az önceki sahnenin IMDB puanı rahat bir dokuz üzerini görürdü, öyle diyeyim de siz anlayın nasıl bir şeyin içine düştüğümü.

'' Na...nasıl ?'' dedim kekelemem arasında. Ki konuşmam bile mucizeydi şöyle bir andan sonra.

''Senden sadece bana birkaç saatini vermeni istiyorum, Gülnihal.''

Yani sen iste ömrümü vereyim Alihandırocum da gerçekten beynim şu an devre dışı. Sen şunu az daha açsan, bana tam anlamıyla ne yapmaya çalıştığını anlatsan ya da direkt söylemeyip yapsan. Bak ben böyle sürprizleri de cezbedici bulurum.

''Biliyorum, şu an aklın karıştı.''

Aynen bebeğim. Akış durdu. Cızırtılı falan idare ediyoruz da nereye kadar ? Sen yardır gel oradan, Fırtına Kamil'in gibi...

'' Ne saçmalıyor bu adam diyor da olabilirsin.''

Normal şartlarda düşünmem gereken bu olsa da, sana ve tipine bunu konduramıyorum. Kaldı ki senin saçmalamaların bile bana mantıklı geliyor. Sinan Akçıl'ın bazı besteleri gibi anlamsızsın ama kendini de dinletiyorsun.

''Ama yine de benimle gelmeni istiyorum.''

İstikamet Nikah dairesi değilse yormayalım birbirimizi Alihandırocum.

'' Gülnihal ?''

Israrlı bakışları ve sesiyle ana döndüm. Şu bakışlar karşısında hayır deme şansım mı vardı sanki ? Ama yine de nereye gideceğimizi merak etmiyor değildim. O bir çocuk kadar sabırsızken ben bayağı tedirgindim. Yani hayallerimle bir yere kadar gitmiş gibi yapabilirdim. Olmayacak şeyler düşünerek daha çok kendimi üzmektense geri planda durmayı tercih ediyordum. Zaten bu bir hikaye olsa ya da ne bileyim film, ben muhtemelen yan karakterlerden biri olurdum. Ya başrol kızın kuyusunu kazan kötü kız olurdum ya da ona imrenen aptal kankisi. Ötesi de fazlası da olmazdı benden.

'' Nereye gideceğiz ki ?'' dedim neden sonra.

Gülümsemesi beni hazırlıksız yakaladı. Cevabı da öyle.

''Gidince göreceksin onu da desem, çok mu kabalık etmiş olurum ?''

'' Hayır ama uzun sürecekse ailem kaçırıldığımı düşünebilir.''

'' Çok sürmez aslında ama yine de bu seni tedirgin edecekse, onlara benim yanımda olduğunu söyleyebilirsin.''

'' Ha, tabii, hatta şey derim; ben evden sizin kavganızdan sıkılıp tüydüm. O arada da ne tesadüf ki çiftlikte, evimizi satın alan koskoca inşaatlar zinciri sahibi olan Ercan beyin oğlu, ki kendisi aynı zamanda benim hocam, yani eski hocam olur, Alihan beyle karşılaştık ve bir anda beraber ortadan kaybolmaya, nereye olduğunu bilmediğim bir yere doğru yolculuk etmeye karar verdik,'' dediğimde Alihan bey gülmeye başladı ama ben onun kadar bunu komik bulmadım.

'' Annemi ve anneannemi tanımıyorsunuz tabii. Böyle bir şey de bin tane şey üretirler. Sonra ayıkla pirincin taşını. Ben hayatta uğraşamam onlarla. Baş da edemem. O kadar uçuk fikirleri var ki...''

'' Tahmin edebiliyorum,'' diye beni desteklerken kemerlerimizi taktık.

'' Tahmin etmek yetmez. Yaşamanız gerek. Ben her gün neler çekiyorum bir bilseniz,'' dedim yaka silkerken. '' Evde Aşk-ı Memnu senaristine taş çıkartacak iki kadınla yaşıyorum. Entrikaların, oyunların, kurmaların bini bin para.''

'' Böyle deyince de gözüme bir korkutucu gelmedi değiller yalnız.''

Yandan gülüşünü seçince benimle eğlendiğini düşündüm ve gözlerimi kısarak baktım ona.