FİNAL-2

621 59 14
                                    

Alihan Gümüşzade 

Gülnihal, bu hayatta görüp görebileceğim en renkli insanlardan biri. O kadar enerjik, hareketli ve de hayat dolu ki, onunla zamanın nasıl akıp gittiğini hiç anlamıyorum. Başlarda ona ayak uydurmada zorlanmadım desem yalan olur. Sonuçta ben ona oranla daha ağırbaşlı olan taraftım. Planlı hareket ederdim. Öyle kafam esince, hadi gel şunu yapalım diye aniden yerimden fırlayıp gecenin bir vakti yola koyulmazdım. Ya da canım sıkılınca, oyalanacak bir şey de bulamayınca komik şakalar adı altında korkutmak için uyurgezer numarası yapıp yataktan kalkmazdım.

Ki o günü herhalde ölsem de unutmam. Aklım çıkmıştı. Korkmuştum da. Sonuçta sağdan soldan duyduğum bazı şeyler vardı bu konu hakkında. Öyle geçiştirilebilecek bir sorun değildi yani ve ben bunun yeni farkına varıyordum. Haliyle tedirgin olmuş, adım adım onu takiplemiştim. Sırf korkmasın diye parmak uçlarımın üzerinde yürümüştüm. Onun mutfak tarafına geçip dolabı açmasını, oradan tencereyle ekmeği çıkarmasını, sonra sandalyeyi çekip masaya geçmesini, afiyetle tencerenin dibini sıyırmasını gerçek bir endişeyle izlemiştim. Arada görüyor mu yoksa uyuyor mu diye de elimle yoklamıştım onu. Gülnihal hayatımda gördüğüm en iyi oyunculardan biri olduğu için pek renk vermemiş ve istediği üzere benim ödümü koparmayı başarmıştı. Artık sonrasında nasıl bir ifadeyle ona baktıysam Gülnihal daha fazla kendini tutamayıp gülmüştü ve bana çocuksu, sevgi pıtırcığı olan tavrıyla uzun bir yağ çekip ellerini uzatmış, sonra da kıyamam demişti. Ben de bu kıymamış halinse diye trip atıp gece boyunca onu süründürmüştüm. Ama pek tabi ki karım gönül almada da fazlasıyla iyiydi. Ne yaparsa yapsın, böyle ödümü de patlatsa, yeri gelip tepemin tasını da attırsa ben ona kızamıyordum. Küs de kalamıyordum. Attığı tek bakış, dudağının kenarını fetheden tek bir aymaz gülüş yetiyordu yelkenlerimi indirmeye.

Bir de o güzel kalbi vardı tabi. Hâlâ bile sokak çocukları için çalışıyordu. Düğünde takılan altınların yatırımını da hayalini kurduğu, o şehir şehir beraber gezeceğimiz Karavandan yana kullandı. Haritadan seçtiğimiz iller eşliğinde de iyiliğini bulaştırmaya devam etti. Aslında aldığımızda çok da kullanılır bir halde değildi Karavan. Ama Gülnihal onu azmi ve sabrıyla istediği şekle getirmeyi başardı. A'dan Z'ye her şeyiyle kendi ilgilendi. Ki bu aile bireyleri için şaşırtıcı olsa da benim için değildi. Gülnihal'in en sevdiğim huylarından biri de buydu çünkü. Kıymet bilmesi ve şartlar ne olursa olsun pes etmemesi, savaşçı bir yapıya sahip olması. Bunlar beni ilişkimiz boyunca cezbeden yanlarından sadece birkaçıydı ve eşim israfı da çok sevmiyordu. Bir şeyin hemen kullanılıp kenara atılmasına karşıydı. Ona göre çoğu şey iyileştirilebilirdi. Eskisinden daha iyi hale getirebilirdi. Misal geçen haftalarda annesinin çok yakındığı ve atmak için can attığı koltuk takımlarının kılıflarını yeniletmiş, tahtalarını sağlamlaştırmış, derilerini değiştirmiş ve ona öyle iade ettirtmişti. Sonra babasının eskiyen ama atmaya kıyamadığı iskemlelerini renklendirmişti ve eskisinden daha iyi hale getirmişti. Bazen orada karşılıklı oturup dama oynadıkları bile oluyordu.

Babam maalesef şirketi kurtaramamıştı. Önce işçi kıyımı başlamıştı, sonra davanın kaybedilmesiyle tüm taşınır mallara el konulmuştu. Sonra kayınpederimin o parlak fikriyle babam kendine gelmiş ve ortaklık teklifine sıcak bakarak onunla bir restoran açmaya karar vermişti. Güllü ve Gülperi hanım da elinde ne var ne yoksa ortaya koymuş, iki adama destek çıkmıştı. Babaannem de dedemden yadigar kalan son takılarını çıkarmıştı satmaları için ama bizler buna mani olmuştuk. Gülnihal ve ben de diğer yandan gücümüz yettiğince destek olmuştuk. Beş ay gibi kısa bir süreçte de harcadıklarımızdan fazlasını kazanmaya, yerine koymaya başlamıştık.

Şu anda ikinci şubeyi açmak için hazırlık içindeler mesela. Babam resmi işleri yürütürken Yakut bey yemek yapımıyla ilgileniyordu. Gülperi hanım da kasa başında duruyordu. Aslında kendisi birkaç ay önceye kadar Yakut beye yardımcı oluyordu da tekrardan tartışmamak için böyle bir karar almışlar, çalışma bölümlerini ayırmışlardı. Zaten Gülperi hanım para saymayı, yemek yapmaktan daha çok seviyordu. Orada daha mutluydu. Gülnihal de bazen takılıyordu bu konuda. Elinin değdiği yeri güzelleştirdiği konusuna katılıp ilk sıraya parayı yazması Gülperi hanımı gücendirse de bazen ben de kendimi tutamıyor, o ana kız atışmalarına gülüyordum. Kadının zaafının eğlencemiz olması hiç hoş değildi ama Gülnihal gerçekten komik bir kızdı. Yani bunu kötü niyetinden yapmıyordu. Hesap kitap pek onun işi değildi. Zamanında planlar yapması onu kötü biri yapmazdı. Kaldı ki biz o ne yapmışsa hepsini hak etmiştik. Gülperi hanım belki de o sebeple hep alttan alan taraf oluyordu. Bana karşı da öyleydi. Sanırım şu anki mutluluğunu, ikinci kez Yakut beyle dünyaevine girmesini bize borçlu olduğunu düşündüğü için böyleydi. Kısacası hayatımız, bir buçuk yılın ardından tekrardan rayına girmişti. Her şey çok güzel gidiyordu ama daha güzel olan şeyse, bunları kaleme alırken önümde vuku bulan o tabloydu. Gülnihal yeni dünyaya gelmiş güzeller güzeli kızımızı kucağında pışpışlarken ve onu güldürmeye çalışırken zaman benim için bir kez daha durmuştu...

GÜLNİHAL-TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin