21%

6.9K 892 1.5K
                                    

"Hyung, burası da kafetarya işte!" Felix gülümseyerek okulu Minho'ya tanıtırken, Kore tarihi dersinden kaçabildiği için içten içe seviniyordu.

O dersin öğretmeni Bay Choi kendisine takıktı ve onu sık sık taciz etmeyi çok severdi. Sırf Felix bir kere arkadaşı ile notlaştığı içindi.

Minho kafeteryanın içine bakıp iç çekti. Oturup yemeğini yiyen çoğu öğrenci onu süzüyordu, yeni olduğu içindi belki.

İçlerinden biri hepsinden daha çok ilgisini çekmişti, kahverengi saçlı ve yemekleri ağzına doldurmuş garip tip bir çocuktu bu. Minho tabii o yanaklardaki doluluğu görünce göz devirmişti. Felix ise Minho'nun elini tutup çekiştirmeye başlamıştı. Hızlı adımlarla Minho'yu az önceki masaya sürüklemişti ve onu oturtup karşısına oturmuştu.

O çocuğun tam karşısına oturtmuştu.

"Millet, bu-" Felix'in tüm hevesiyle başladığı cümlesi yarı kalmıştı çünkü uzun boylu bir çocuk onun sözünü kesmişti. "Yakışıklıymış."

Minho beklenmedik iltifata bir anlık gülümseyip önündeki tepsiye bir bakış attı.

"Minho hyung, teşekkür etmeyecek misin?" Felix'in açılmış ağzını kapaması Minho'nun bir bakışına yetmişti.

"Ben Hwang Hyunjin." Az önceki çocuğun uzattığı eli sıkıp bu sefer sahte bir tebessüm yolladı. "Lee Minho."

Geçen hafta olanlardan sonra burada olmak ve normal bir gençmiş gibi davranmak midesini bulandırıyordu.

Varlığını bir anlığına unuttuğu çocuk ağzındaki yemeği bitirip elini uzatmıştı. "Han Jisung."

Aslında, o kadar da fena sayılmazdı.

* * * * *

Minho, Hyunjin dışında diğerlerinden büyüktü. Hyunjin ile aynı sınıftaydı ve bunun tesadüf olmadığını da çok iyi biliyordu.

Felix cidden manyak bir çocuktu.

Hyunjin'in derslerde sandığı gibi derslere katılmadığını görünce şaşırmıştı. Hyunjin derslerde başını sıraya gömüp uyumakla meşguldü. Bazı kızlar ise Hyunjin'in yakışıklılığından bahsediyorlardı.

Minho da, öğretmenin bitmek bilmez çenesinden yorulduğu için başını sıraya yasladı ve gözlerini yumdu. Kendini sınıfa kısaca tanıttığı ve kimsenin ilgisini çekmediği için memnundu.

Bu insanlarka uğraşmak istemiyordu, önceki okulunda da arkadaşı yoktu zaten. Belki birkaç tane.

Minho'nun sorunları vardı ve Jaechan gibi diğerlerini de kaybetmekten korkuyordu.

Birinin onu dürtmesi ve sıranın üstüne bir not atılmasıyla başını kaldırdı Minho. Önündeki nota baktı ve arkasına dönüp kimden geldiğini anlamaya çalıştı.

Yüzü kızarmış bir kızı gördüğünde merakla önüne döndü ve kağıdı açtı. "Kalçalarının çok güzel olduğunu biliyor muydun?"

Minho sırıtmasına engel olamayarak kağıdı kıza geri yolladı. Kız kıkırdayarak yerinde biraz kıpırdandı.

Tabii not bütün sınıfın ilgisini çekmişti. Bir oğlan kızın elinden hışımla kağıdı almış ve öfkeli gözlerini Minho'ya dikmişti. "Seni öldüreceğim." diye tısladı dişlerinin arasından.

Minho ise gevşek denebilecek şekilde rahattı.

Teneffüs olduğunda Minho ayaklanmış ve havası boğulmuş sınıfından çıkmıştı. Felix'in koridoruna gitmeyi düşünüyordu. Belki bıkkınlığını atlatırdı.

Fakat sırtı soğuk duvarla buluşunca acıyla gözlerini açtı ve sınıfta kendisine tehditler savuran gence baktı. Arkasındaki iki çocuk da ona bakıyordu ve birazdan burada kavga çıkacağını anlayan birkaç kişi de onların etrafına toplanmıştı.

"Dayak mı istiyorsunuz? Sizi tatmin edebilirim." Minho'nun kendine güvenmesi karşısındakileri deliye çevirmişti ve Minho karnına atılan bir tekmeyi son anda elleriyle durdurmuş, en uzun olanlarının bacağını çevirerek yere yığılmasına neden olmuştu.

Tabii bu kadar kolay olmayacaktı.

Diğer ikisi Minho'nun üzerine çullanınca Minho yüzüne atılan birkaç yumruk ile bacaklarını kendine çekmeye çalışmıştı. Yüzü dağılana kadar dövüldüğünde aralarına giren çocukla yere tükürdü ve kırmızı sıvıyla beyninde şimşekler çaktı.

Bir adamı öldürmüştü ve bu iki kılıksızı mı dövemeyecekti?

Minho ayrılsalar da son gücüyle az önce üstüne çıkan genci duvara ittirip iki güçlü yumruk savurdu. "Hyung, dur!"

Yeniden ayrıldıklarında Minho gülerek geri çekildi. Kendisini kurbanından ayıran uzun boylu gence sert bir bakış fırlattı.

Yanına koşan Felix ve Hyunjin'e elini sallayarak bir şeyi olmadığını söylemeye çalıştı ama yüzünün yarısının kana bulanmış olması onları tatmin etmemişti.

Hyunjin, Minho'nun beline girerken omzunun üstünden bağırdı. "Teşekkürler, Chan hyung!"

* * * * *

"Sen cidden kafayı yemiş olmalısın, müdürü zar zor ikna ettim!" Minho şimdi neden okul müdürünün ona bir şey demediğini daha iyi kavramıştı.

Amcası okula bağış yapıyor olmalıydı.

Felix Minho'nun yüzünü oksijenli havluyla temizlerken Hyunjin, Jisung ve küçük bir çocuk onları izliyordu.

Bu konuyu kurcalamaya ilk karar veren Hyunjin oldu. "Merak ediyorum da, Sana'ya ne yazdın?"

Minho arsızca sırıttı. "Bana ilk not atan oydu."

Hyunjin göz devirmekle yetindi ve söz hakkı diğer çocuğa geçti. "Ne dedin yani?"

"Kalçalarının güzel olduğunu."

Hyunjin öksürürken Jisung şaşkınca Minho'ya bakıyordu. "Felix, ona cidden okulun kurallarını öğrettiğine emin misin?"

Felix öfkeyle başını yana çevirdi. "Tabii ki, öğrettim! Minho hyung sadece çok... Yersiz konuşuyor."

Minho göz devirmekle yetindi.

"Sana'nın kalçaları bana kalırsa güzel değil." Hyunjin bunu dediğinde Jisung'un dudaklarından bir anlık gülümseme geçti ve anında kayboldu.

"Henüz kızların kalçalarına bakmaya fırsat bulamadım." Minho'nun pişkin cevabı, Felix'ten bir fiske ile cevap buldu. "Ama iki kişiyi dövmeye fırsat bulabilmişsin!"

*****

Sabahın köründe kalkıp size bölüm yazdım. Hevesimden sanırım.

Ve ilginiz için çoook teşekkür ederim.

Umarım beğenmişsinizdir, iyi okumalar!

Villainous | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin