25 Şubat 2019
Bazen Tanrı bir şeylere el atmak zorundadır. Birilerini ayırmak gibi, birilerini kavuşturmak gibi, birilerinin hayatına son vermek gibi. Ya da yaşarken öldürmek gibi.
Lee Minho'nun başına gelen de buydu, artık bir şey hissedemeyecek kadar hisleri körelmişti. Ne yaptığını bilmiyordu ve büyük bir borç yatağının içine batmıştı. Borcu ödemek için Chan'ın yakınlarından yüklü bir para almıştı. Amcasından alamazdı, onun gözünden daha da düşmek istemiyordu.
Hem de Felix'in kolunu kırdıktan sonra.
"Hyung, ayrılın!" Felix'in sesini duymasına rağmen Minho karşısındaki çocuğun üstüne yürümeye başladı.
Artık amcasının okula yaptığı bağış bile onun disipline gitmesine engel olamıyordu. Gerçi Minho üniversiteye gidebileceğini bile düşünmediği için bu konuda rahattı.
Felix son çare olarak ikisinin arasına girdi ama Minho'nun gözü öylesine dönmüştü ki Ravn'i iki parçaya bölmeden rahat edemeyecekti. "Öğretmen çağırın!"
Onları izleyen birkaç kişi öğretmen çağırmaya gittiyse de pek işe yaramamıştı. Felix ise hem Ravn hem Minho tarafından bir ileri bir geri itiliyordu ama bunu önemsemiyordu.
İzleyen kişilerin ona yardım etmemesi o kadar gururuna dokunuyordu ki.
Minho Felix'i yana çekmek için kolunu kavrayıp yana savuşturmuştu ama Felix kolunun üstüne düşmüştü ve bir feryat koparmıştı.
Amcasının Minho'ya sadece bir ay araba kullanmasını yasaklaması da ayrı bir muammaydı tabii. Bu adamın bu kadar iyi davranmasına Minho bile şaşırıyordu.
Belki de beni şirketi için bir casus olarak tutacağı için bu kadar iyi davranıyordur.
Tabii Minho'nun batağa düşmesinin tek nedeni bu değildi. Felix'in kolunu kırdıktan sonra Hyunjin, Jeongin ve Jisung ona tavır almıştı. Felix ise onunla eskisi kadar konuşmamakta kararlı görünüyordu.
Dürüst olmak gerekirse, Minho'ya karşı koyabilecek tek kişi Hyunjin'di.
Minho bunca şeyi göz ardı edebilirdi ama kendi sağlığını göz ardı edemezdi, ruhsal sağlığını feda etmişti zaten.
Chan ile arası ise tam bir muammaydı. O geceden sonra aralarına kocaman bir duvar örülmüştü ve ne Minho ne de Chan bunu aşmaya çalışıyordu. Tek kalmıştı.
* * * * *
"Kolun nasıl oldu, Felix?" Felix dudağını büzüp karşısında oturan Hyunjin'e baktı. Hala ağrıları devam ediyordu, üç hafta geçmişti. Alçının üstünde bir sürü imza vardı ve yarısı Jisung tarafından imzalanmıştı.
"İyi olsa çıkarmaz mıydım, Hyung?" Hyunjin yediği lafla dudaklarını kapatıp limonatasını içmeyi sürdürdü.
Jisung ise bir aydan beri düzgün yemek yemiyordu, birkaç kilo vermişti. Tabii Hyunjin sayesinde geçen hafta iki kiloyu nasıl olduysa almıştı. Belki de her gün onu hamburger yemeye götürdüğündendi.
"Onunla nasıl hala aynı evde kaldığınızı anlayamıyorum." Jisung bunu dediğinde, Felix yüzüne buruk bir tebessüm kondurdu ve suçluymuş gibi mırıldandı.
"O benim hyungum, kovacak değilim." İstese de kovamazdı çünkü babasının bazı planları olduğunu çok iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Villainous | Minsung
FanfictionMinho satanistti ve Jisung onu meleklerin varlığına inandıracak tek kişiydi.