24%

6.5K 837 1.7K
                                    

Kavgadan sonra, Minho'nun adı iyice okulda yayılmıştı. İlk günden kavga çıkaran çocuk: Lee Minho.

Tabii kızların ona ilgisi artmıştı ve Sana sürekli matematik öğretmesi için(!) Minho'ya gidiyordu. Minho da onun amacını fark etmesine rağmen sadece matematik anlatıyor ve flört etmekten kaçınıyordu.

Şu sıralar ilgisini daha çok çeken biri vardı.

Felix'in tayfası dışında kendine üst sınıflardan bir çete edinmişti ve bu sadece üç günde olmuştu. Okul çıkışı beraber takılmaya gidiyorlardı ve Minho bundan çok memnundu.

Ailesiyle konuşmuş ve bu yıl amcasıyla kalmak için diretmişti. Mazereti ise, ailesinin ona Jaechan'ı hatırlatmasıydı. Minho büyük bir silahı kullanmıştı ve ailesi ona karşı gelebilecek hâlde değildi. Sadece babası amcasına güvenmemesi konusunda diretmişti ve her ay düzenli olarak para göndereceğini söylemişti.

Minho ise haftalığının çoğunu okul çıkışı Chan ve arkadaşlarıyla yiyordu. Gruptan ilgisini çeken biri varsa o da Chan'dı ama bu çocukta garip bir şeyler vardı.

Arabulucuk yaptığı insanları iki dakika sonra birbirine kışkırtmak gibi garip bir huyu vardı ve bu tehlikeli havası Minho'yu ona doğru çekiyordu.

Genelde gittikleri yer ise bardı, birkaç sefer de kumar oynamışlardı ve Minho henüz iyi bir pay ortaya koyamayacağı için oynamaktan çekinmişti. Tabii amcasından aldığı aylık para da yüklü olduğu için bir kerelikten bir şey olmayacağını düşünüyordu.

Ama Lee Minho kumarın da uyuşturucudan farklı olmadığını biliyordu. Eğer bir kez kaybederse tüm itibarını da kaybederdi ve Minho gururunu ezdirecek biri değildi.

Kavga ederken bile kendisinin dövüldüğünü okulda yaymamak adına o son yumrukları indirmişti.

Ve yine bara gidiyorlardı. Minho, Chan'ın motorunun arkasındaydı ve Chan'ın beline sarılmıştı. Kafasını onun omzuna yerleştirmişti. Diğerlerinin de motoru vardı ve çetede motoru olmayan tek kişi Minho'ydu.

Eğer bu geceki ilk kumarında başarılı olursa, motor alacak ve tam anlamıyla onlara katılacaktı. Eğer kaybederse, bu çeteden ayrılacaktı, gururu incineceği için.

Chan motoru çalıştırdığında ve soğuk hava yüzüne vurduğunda Minho güldü. Yüzüne keskin bıçaklar bir bir saplanıyor gibiydi ve bu his ona canlı olduğunu hissettiriyordu.

Garip, bu cinayet olayı onun hayatına iyi gelmişti. Fakat belki de elini kana bulamadan, çok daha önce, amcasının yanına yerleşmeliydi.

Motor nihayet durduğunda Minho sırıtarak motordan atladı ve aşağı indi. Chan da başındaki kaskını çıkardı ve motordan anahtarını çıkardı.

Chan da bu çocuğa bir yakınlık hissediyordu ama onun gözü daha yukarılardaydı.

Yine de her günahkâr insan gibi o da bu tür şeylerden zevk alıyor ve Minho ile yatmanın nasıl bir şey olacağını merak ediyordu. Onun tenine dokunmanın ve belki de kalıcı izler bırakmanın verdiği heyecan ve yaramazlık hissi hoşuna gidiyordu.

Ve Minho şeytana tapmaya elverişli gibi duruyordu.

Changbin ve Ravn içeri girerken Minho tereddüt etmeden peşlerinden ilerledi. Chan her zamanki gibi bir sigara yakıp ondan sonra arkalarından gidecekti.

Boş bir masaya oturup bir şarap istediler. 1980'lilerin şarapları bu barda iyiydi ve bu arkadaş grubu şaraba tapardı.

Changbin ilk bardağını bitirip ikincisini doldururken Minho'yu süzdü. "Shot atmaya ne dersiniz?"

Minho yüzüne kendinden emin bir tebessüm kondurdu ve başını salladı. Ravn de aynı şekilde onayladığında Chan da hemen Minho'nun yanındaki yerini almıştı.

Changbin garsondan bir kart destesi ile bir bira istemişti ve ikisi de gelince bardakları doldurup kartları dizdiler.

İlk kartı çeken bie shot Minho attı, başı döndüğünden gülerek Chan'a yaslanmıştı. Chan ise aldığı kokuyla gözlerini sıkıca yumdu.

Lee Minho onu tahrik etmekten başka bir şey yapmıyordu.

"Q gelmiş." Changbin Minho'nun elindeki kağıda bir bakış attı ve arkadaşına baktı.

Minho, sanki Chan'ın içinden geçenleri okuyabiliyormuş gibi yerinde doğrularak bakışlarını Chan'a dikti. "Soruyorum," Chan da onun gibi doğruldu ve soruyu beklemeye başladı. "Seni tahrik mi ediyorum?"

İşte bu, Chan'ın eline geçen en tehlikeli fırsattı. İsterse şimdi onu öpebilirdi veya Woojin'in göreceğinden korkarak hiçbir şey yapmayabilirdi.

İkinciyi seçti.

"Yanıt veriyorum," Chan biraz dursaksadığında Minho'nun bakışları bir şeyi fark etti ve o gözlerin içindeki parlamayı rahatça gördü.

Hwang Hyunjin ve Han Jisung buradaydı.

Chan da Minho'nun başka bir şeye odaklandığını görmüş ve başını eğerek o tarafa bakmıştı. Bu tarafa doğru gelen tanıdık kişilerle şaşkına dönmüştü.

Onların burada ne işi vardı?

Hyunjin Changbin'in yanına; Jisung da Ravn ve Minho arasındaki boşluğa oturmuştu. "Size katılmak istiyoruz."

Minho, yanındaki çocuğu süzdüğünde Jisung ona gülümsedi. Chan içten içe bu iki çocuğa teşekkür ediyordu.

Öte yandan, Minho ve Jisung arasındaki çekimi de çok rahat hissedebiliyordu.

Jisung'un birkaç yıl önce bir sevgilisi olduğunu ve onu aldatıp bıraktıktan sonra toparlanamadığını biliyordu.

Minho hiç ona göre değildi, Jisung'un daha da dağılmasına yol açardı sadece. Ya Minho?

Chan'ın düşünceleri Hyunjin'in çektiği kart ile dağıldı. "DC geldi."

Jisung ve Minho gayet rahattı, ta ki Hyunjin'in dediği şeye kadar. "Jisung, doğruluk mu cesaret mi?"

Jisung tereddüt ederek arkadaşına baktı. "Cesaret."

Jisung'un bu tavrı Minho'nun hoşuna gitmişti.

"Oyun bitene kadar Minho'nun kucağına otur." Hyunjin sırıtınca Jisung önündeki bardağa yöneldi ama Hyunjin ondan önce davranarak önündeki bardağı kafasına dikti ve Jisung'un başka şansı kalmadı.

Minho'ya yalvaran bakışlar atarak yapmamasını işaret etti ama Minho hiç tepki vermeden genci belinden çekerek kucağına aldı.

Jisung'un yüzü kızarırken Minho oyunun yeni kızıştığını fark ediyordu.

*****

Uzun bölümler mi istersiniz yoksa kısa bölümler mi? Ona göre bundan sonra bölüm atmaya çalışacağım...

İyi okumalar! ♡

Villainous | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin