Changbin ve Hyunjin oturdukları koltukta mayışmış bir şekilde duruyorlardı. Minho ise hemen karşılarındaki koltuktaydı ve onları izliyordu. Bazen ikili o kadar hareketsiz oluyordu ki Minho'nun gözleri kör bir noktaya dalıyordu.
Jisung ise mutfakta kendisine kahve yapmakla meşguldü. İki kere sıcak suyu yanlış bardağa döktüğü için bu üçüncü yapışıydı ve kendisine kızmakla meşguldü.
Gece boyunca oyun oynamışlardı ve Minho üç oyundan ikisini kazandığı için en sonunda Changbin sinirlenerek kumandayı onun kafasına fırlatmıştı. Minho onun üstüne atlayacak gibi olduğunda da kollarını kendine siper etti ve bir süre debelendiler. Hyunjin onlara hayatında gördüğü en komik şeyi izliyormuş gibi gülerken Jisung göz devirmişti.
Tabii en son oyunda Minho sıkıldığını söylemiş ve köşeye çekilmiş ve diğerlerini izlemeye başlamıştı. Son oyunda da son ikiye Changbin ve Hyunjin kalmış ve Jisung da Minho'nun yanına oturmuştu. Changbin ve Hyunjin ise kavga ediyorlardı.
Ne Minho ne Jisung onları ayırdı ve ikisi de güçsüz düşene kadar didişti. En sonunda da durum bu olmuştu işte.
"Sanırım gitsek iyi olur." Hyunjin'in dediğiyle Minho gözlerini ona çevirdi ama hiçbir şey söylemedi. Changbin ise burada uyumak istiyor gibiydi, Hyunjin'in omzuna yatmıştı. Hyunjin gözlerini kısarak onu ittirdi ve Changbin başı arkaya düşünce homurdanarak gözlerini açtı. "Gidelim."
Jisung hala mutfaktaydı. Dördüncü kahvesini yapmakla meşguldü. Nasıl bu kadar beceriksiz olduğunu düşünüyordu.
Minho gitmemelerini, kalmalarını istemedi. Sadece başını hafifçe salladı ve gözlerini halıya kilitledi.
Hyunjin Changbin'i de koltuktan kaldırdı ve masanın üstündeki telefonunu cebine atıp kapıya yöneldi. Minho da bunun üstüne yerinden kalkmıştı. Onlara kapıya kadar eşlik ederken Hyunjin'in söylenmelerini dinliyordu. "Beyinsiz herif, kısacık boyunla kas yaptın da noldu?"
Minho gülümsedi ama bu daha çok yapmacık bir gülümsemeydi. Sırf bu ikiliyi postalarken samimi görünmek istediğindendi bu, işe yaramışa benziyordu.
Jisung da koridordan gelen sesle mutfaktan çıkmış ve yanlarına gelmişti. "Kalabilirsiniz, sorun olmaz."
Hyunjin omzunun üstünden ona bakıp kaşlarını kaldırarak bir bakış gönderdi. "Bu aptalla aynı evde olmaya birkaç dakika daha dayanamam, Felix ilgilensin."
Ve hızlı bir vedalaşmanın ardından dış kapının yankı yapan sesi duyuldu evde. Kapının arkasından bile homurdanmalar duyuluyordu.
Jisung salona gitmek üzere hareketlendiğinde Minho onu kolundan tutarak duvarla arasında sıkıştırdı. Jisung bir şey bile yapamadan dudakları buluştu. Jisung dudaklarına kapanan bu aç dudaklara sert bir şekilde karşılık verirken daha az önce arkadaşlarını gönderdikten sonra bu olanların utancını yaşıyordu.
Fakat Minho hiç utanmadan bir elini onun pantolonuna attı ve kalçasını sertçe sıktığında ağzının içine doğru gelen inlemeyi hissetti. Jisung'un bir anlığına açılan ağzına dilini itmişti.
Jisung daha fazla dayanamayarak bacaklarını onun beline doladı ve Minho sıkıca onun beline sarıldı. Öpüşmelerine birkaç dakika ara verdiler fakat Jisung onun boynunu öperken Minho'nun yatak odasını bulması biraz zordu.
Yatak odasına vardıklarında evde kimse olmamasına rağmen ayağıyla kapıyı kapattı Minho.
Yatağa geldiklerinde geçen gece yaşananların hepsi bir bir tekrar yaşanacaktı.
Jisung bacaklarını onun belinden çekerek yeniden dudaklarını birleştirdi ve belini kaldırarak hafifçe sürtündü. Minho ise kısık bir sesle inleyerek dudaklarını ayırmak zorunda kalmıştı. Üstündeki tişörtü hızlıca çıkartıp yere attıktan sonra Jisung'un da tişörtünü öbürünün yanına gönderdi. Jisung yeniden öpüşeceklerini sanarak dudaklarını büzmüştü fakat Minho rotasını değiştirerek bu sefer boynuna ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Villainous | Minsung
FanfictionMinho satanistti ve Jisung onu meleklerin varlığına inandıracak tek kişiydi.