Bugünkü dersimin öğleden sonra olmasına aldırmadan sabah erkenden kalktım. Bu sabah biraz annem ile vakit geçirmek istiyorum, onu çok özledim. Beni şu zamana kadar her daim destekledi ve sevgisini hep hissettirdi. Ona ilk eşcinsel kimliğimi açıkladığımda dahi şaşırsa bile beni asla terslemedi. Hatta Leyla ile olan birlikteliğime karşı çıkmamıştı, ayrıldığımızda ise beni baya teselli etmişti.
Annem benim için sadece anne değil; bazen baba bazen de dost oluyor.. Leyla da kim dediğinizi duyar gibiyim. Leyla, kimliğimi fark etmemi ve kabullenmemi sağlayan kişi. Aynı zamanda güvenimi yerle bir eden ve sevgiye kendimi kapatmamı sağlayan kişi. 11 aylık birlikteliğimiz sonucunda ben bir yıl olacak diye sürpriz hazırlıkları içindeyken. Sıkıldığını söyleyerek beni terk etmişti. Ne kadar ulaşmaya çalışsam da her defasında engellemişti. Geçen ay evlenmiş sanırım. Ayrıldığımız dönemlerde aşırı depresiftim. Sığamıyordum hiçbir yere. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Sonda Erasmus olayı kulağıma geldi, en iyisi yurtdışına çıkıp biraz kafa dinlemek olacaktı benim için.Yatakta biraz telefonum ile ilgilendikten sonra kalkıp duşumu aldım. Ev kıyafetlerimi giyip aşağı indim. Hülya Teyze kahvaltı hazırlarken annem de oturmuş gazete okuyordu. Parmak uçlarımda yürüyerek sessizce gazetenin arkasına geçip bir anda gazeteye vurdum. Annem ufak çaplı bir şok korku karışımı bir şey geçirdikten sonra gazeteyi rulo yapıp kafama vurmaya başladı.
- "Şimdi gösteririm ben sana anneyi korkutmak neymiş."
Kahkaha atmaktan hem konuşamıyor hem de annemden kaçamıyordum.
- "Bak nasıl da gülüyor ya püü."
- "Ama.. Tepkin.. Çok komikti.." gülmekten kesik kesik konuşmuştum.
Bir süre sonra annem vurmayı bırakmış o da gülmeye başlamıştı.
- "Günaydın." Dedim biraz geç olsa da.
- "Günaydın hanımefendi günaydın."
- "Ya aslında ben seni korkutmayacaktım ama zihnimdeki tilkileri gözardı edemedim kusura bakma. Yoksa valla sırf seninle vakit geçirelim diye erken uyandım ben."
- "Bak sen şuna.. Neyse gel bakalım başımın belası madem vakit geçirmek istedin yürü kahvaltıya."
Sofraya geçtiğimizde annemle uzuunca sohbet ettik. Galiba en çok özlediğim şeylerden biri de buydu, kahvaltı sohbeti. Gün içerisinde annem çalıştığı ve benim de derslerim olduğu için sabah ve akşamları görüşüyorduk.
Bize kalsa daha konuşacaktık ama annem geç kalıyordu ve çıkması lazımdı. Hızlıca hazırlanıp evden çıktığında henüz saat daha 9 bile olmamıştı. Üç saat daha evdeyim demek oluyor bu da. Ne yapsam ki? Çıkıp yürüyüş yapsam iyi olur aslında sonra da fakülteye giderim. Bakalım 5 ayda etrafta bir değişiklik olmuş mu?
Odama çıkıp üstüme bordo kazağımı giyip altıma da siyah kotum ile botumu giydim. Saçlarım zaten kendiliğinden dalgalı olduğu için fazla uğraşmadım. Hafif bir makyaj yapıp aynanın karşısında kendime bakıp göz kırptım, güzel gözüküyordum. Fazla makyaj sevmiyorum. Ben doğallıktan yanayım ama hafif makyajın kusuru olmaz bence.
Çantamı da alıp aşağı indim ve montumu giyip evden çıktım. Öylece yürüyordum. Ocak ayındayız ama hiç kış gibi değildi hava. Daha sıcaktı kışa göre, güneş ısıtıyordu insanı.
Yokluğumda hiçbir şey değişmemiş kardeşim bu nedir ya?
"Ne bekliyordun ki?"
Ne bileyim en azından biri taşınsaydı ya bir dükkân kapanabilirdi veya bina yenilemesi..
![](https://img.wattpad.com/cover/203357614-288-k648232.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
* Gülümse (gxg) *
Teen Fiction"Alya eğill!!" Sesi algılamam ve harekete geçirmem o an benim için çok zor bir eylemdi. Dünya durmuş gibiydi ve dünya bile durmuşken ben hareket edemezdim. Yanıma birilerinin koştuğunu hatırlıyorum sadece. Deniz bana bakıyordu ağlayarak.. Onun ağlam...