Bölüm 7

2.5K 159 96
                                    

Alya'dan

Keklerimizin olduğu kutuyu da bagaja koyduktan sonra fuar alanına doğru gitmeye başladık. Radyoda çalan saçma sapan şarkılar artık kulağım ağrıtmaya başladı. Kendi telefonuma bağlayıp listemden rast gele bir müziğe bastım.

Çalan şarkıya biz de eşlik ediyorduk.
(Şarkı medyada)

"Yalnızım yine...
Kimseler göremez, kimseler bilemez halimii
İçmişim yine...
Acılar elbet bir gün biter sandım ama daimi

Seeenden sonrasında bir başkasıyla olamaaam ben
Ben miyim?
İçimdeki bu deli öfkenin nedeni ben miyim?

Yooorrgunn, hislerim bütün hayallerim yalan olmuuş
Yakılmış gemiler, dönülmez geriye aartııık
Çok geç oldu ben kalkayııım
Siz bana aldırmayıııın!"

Şarkı söylemeyi seviyorum. Kesinlikle.

Fuar alanına geldiğimizde, alan kalabalık değildi. Henüz değildi. Telefonumdan stand dizilim sırası kağıdının fotoğrafına bakarak yerimizi bulmaya çalışıyordum. Bir o yana bir bu yana gide gide en sonunda bulduk.
İki yanımız da boştu. Sanırım biraz erken geldik.

- "Ekin hadi şunları kuralım ve gidelim bakalım Ozan ve İpek gelmiş mi"

Kafası ile onayladıktan sonra kutudan önce cupcakeleri koyacağımız katlı tabakları masanın köşelerine koyduk ve ardından üstlerine mükemmel keklerimizi dizdik. Artan kekleri kutuda bırakıp kutuyu da masanın altına doğru kamufle ettik. Tabaklarda azaldıkça eklerdik oradan. Ekin bölümümüz hakkında bilgi yazan kağıtlarını da ters bir şekilde masaya koydu. Daha sonra Kimya Mühendisliği standını aramaya başladık.

- "Hah! Bak oradalar." Dedi Ekin bana onları işaret ederek.

- "Merhabalar, ben Kimya okumak istiyorum ama kimya dersim düşük ne yapmam lazım?" Ekin'in bu lafına kahkahalarımla eşlik ederken diğer ikisi gülmüyordu.

- "İpek biz doğru arkadaş seçimi yaptığımıza emin miyiz?"

- "Bilmiyorum Ozan emin değilim ben galiba."

- "Ay tamam be sizin mizah anlayışınız düşükse biz n'apalım?"

- "Yürü be Alya! Aynen öyle, biz arkadaşlarımıza bakalım bizi özlemişlerdir diye gelelim yanınıza sizin karşılamanıza bakın. Cık cık cık hiç yakıştıramadım."

- "Neyse gençler etraf doluyor yavaş yavaş biz gidelim boş olunca geliriz. Kolay gelsin."

- "Size dee." Dedi ikisi aynı anda.

Kendi standımıza gidiyorduk ama sanki birini görüyorum gibi. Deniz? Yok artık.
Ya beni kesin takipçi bir sapık gibi düşünecek..
Kafamı öne eğip olabildiğince gözükmemeye çalışarak masamıza geçtim. İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyormuş demek.. Yakışır.

Benim dikkat çekmemeye çalışıyor oluşum Ekin'in dikkatinden kaçmadı tabii.

- "Alya n'apıyorsun acaba sorabilir miyim?"

- "Şşh sessiz olsana." Dedim fısıldayarak.

- "Neden fısıldıyoruz?" Diye sordu o da aynı şekilde fısıldayarak.

* Gülümse (gxg) *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin