BÖLÜM 23

3.3K 439 36
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... FİNALE ADIM ADIM YAKLAŞIYORUZ... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...


Süzülüyordu...

Tüy kadar hafifti ve uçuyordu. Masmavi gökyüzünde geziyordu. O kadar harika bir histi ki bu kendini gülmekten alamıyordu. Hayatı boyunca hep kanatları olmasını hayal etmişti. Çocukken en büyük arzusu kuşlar gibi uçabilmekti. Şimdi gerçekten de bu hayalini gerçekleştirebiliyordu.

Kafası bomboştu. Bütün ruhunu saran o mutluluk hissiyatı dışında hiçbir şeyi yoktu ve görebiliyordu. Ah, kendi gözlerine sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu unutalı o kadar uzun zaman olmuştu ki. Karanlık çok uzun zamandır arkadaşıydı. Ancak şimdi renkler onun mutluluğunu paylaşmak ister gibi parlıyorlardı.

Böyle bir şeyi nasıl olurda daha önce yapmazdı? Bedeninin tuhaf soluk rengi umurunda değildi. Sanki bunca zaman bedenine sıkışıp kalmıştı da şimdi özgür kalmış gibiydi. Bu gerçekten zincirlerinden boşalmak gibiydi. Öyle yoğun ve büyük bir özgürlük hissiydi ki ölü olmayı güzel bir hale getiriyordu.

"Güzel bir rüya gerçekten de. Keşke doğru olsa"

Eleanor, tokat gibi bir şekilde gözlerini açtı. Az önceki o uçma hissi ve hürlük duygusu yok olmuştu. Gökyüzü ve renkler yok olmuşlardı. Yine karanlığın içindeydi.

Neler olup bittiğini anlamaya çalışarak etrafına bakındı. İşte oradaydı. Tıpkı hatırladığı gibi görünüyordu. Grileşmiş uzun saçları taranmış ve sırtına kadar iniyordu. Berrak mavi gözlerinde sert bir bakış vardı. Elindeki uzun asasına yaslanmış ve dökümlü kıyafetleriyle gerçek bir falcıya benziyordu.

Onu o kadar özlemişti ki Eleanor kalbinin sıkıştığını hissetti. "Büyükanne" diye fısıldadı. Gözleri dolmuştu. Kadına doğru koşmaya başladı.

Zelda, sert bir hareketle bastonunu karanlık zemine vurdu. Tok bir sesle birlikte bir güç dalgası yayıldı ve Eleanor'u geri savurdu. Genç kadın, düştüğü yerden şaşkın bir şekilde başını kaldırarak ona baktı. "Büyükanne" dedi en sonunda. "Benim Eleanor"

Yaşlı kadının dudakları memnuniyetsiz bir şekilde kıvrıldı. "Aptal çocuğum" dedi en sonunda sert bir sesle. "Ölü olmadığına göre yasakladığım şeyleri yaparak buralara kadar geldin" dedi. Başını iki yana salladı. "Halbuki bu hareketleri yapacak kişi Vicky olurdu"

Neden böyle konuşuyordu? Yasakladığı büyüyü yaptığı için kızmış olması normaldi ancak yıllardır birbirlerini görmüyorlardı. Ne yazık ki Zelda kızdığında gerçekten de bambaşka biri olabiliyordu.

Eleanor doğrulup ayağa kalktı ve sırtını dikleştirdi. "Acaba neden böyle bir yola başvurdum?" dedi. O da artık sinirlenmeye başlamıştı. Buraya gelmek için sevdiklerinin canını yakmak zorunda kalmıştı. "Birisi çağrılarıma cevap vermediği için. Huzura ermediğini biliyordum" derken artık bağırmaya başlamıştı. "Ama sen Vicky'nin gösterdiği özveriyi göstermedin. Bir kere bile gelmedin. Gözlerimi kaybettiğimde yoktun. Vicky ile oradan oraya savrulduğumuzda yoktun. Avalon'da yoktun. Sen, kurtadamlar bana saldırdığında da yoktun"

Zelda'nın buz gibi bakışları değişmedi. Yerinden kıpırdamadı. "Kurtadamı sana güçlerin mi yolladı?" diye sordu en sonunda sakin bir sesle.

"Ne?"

"Yakışıklı kurt" dedi sakin bir şekilde Zelda. "Tıpkı babasına benziyordu." Başını iki yana salladı. "Aynı babası gibi inatçı ve huysuz bir adamdı. Ama onu sana yönlendirmeyi başardım."

DÖNÜŞÜM SERİSİ 2. KİTAP- GECE YARISI HAYALETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin