Bölüm 11

4K 411 14
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...

"Seni yalnızca bir hafta boş bıraktım" diye yakındı Vicky. "Adamın kıçından ısırık al dediğimde kesinlikle bunu kast etmemiştim" derken oldukça sinirlenmiş görünüyordu.

Nasıl oldu da o bardan çıkıp odaya gelene kadar sessiz durabildiğini merak etmişti zaten. Vicky, bütün patlamasını sona saklamıştı. Eleanor, bütün bunlar için biraz yaşlanmış hissediyordu.

Ellerini saçlarının içinden geçirdi ve yorgun bir şekilde yatağa oturdu. "Bir kaza oldu" dedi en sonunda sessizce. "Dikkatsiz davrandım"

"Çoğu evlilikler kazadır zaten" dedi genç kadın birden. Vicky bu durumdan hiç memnun değil gibiydi. "Ancak bu çok fazla, Els" dedi. "O adam bir kurtadam. Dolunayda dönüşmüş bir kurtadamla nasıl evlendin?"

Beklenmedik bir durumdu gerçekten de. Bu hem Eleanor'un hem de Colec'in hatası olmuştu. Birbirlerine karışan enerjileri kurtadamın dikkatini çekmişti. "Beni korumak için üzerimde enerjisini bıraktı" dedi sakin bir şekilde. "Ancak kurtadam bunu yanlış anladı. Bana saldıran kurtadamları öldürdükten sonra o-"

"Senden bir ısırık aldı" diye tamamladı Vicky sessizce.

Bu kadar net bir açıklama daha olamazdı. Genç kadın farkında olmadan elini ensesine doğru götürdü. Oradan ısırmıştı. Eleanor, bağlarını o anda kurduklarına emindi. Evlilik töreni Colec onu ısırdığında başlamıştı.

"Onu kurtarıp gerçek suçluyu bulabilirsem bu kasabadan çıkabilirdim" dedi en sonunda genç kadın. "Zack, bana yardım etmeye çalışıyordu." En sonunda başını kaldırıp Vicky'e baktı. "Güçlerime ve yapabileceklerime fazla güvendim" dedi.

Ancak Vicky ona inanmamış görünüyordu. Kollarını göğsünde birleştirdi ve bir süre orada sessizce durdu. "Sen güçlüsün" dedi en sonunda. "Eğer kurtulmak isteseydin hayaletlerden koca bir ordu sana hizmet ederdi. Büyükannemizin bunu yaptığını defalarca gördüm. Senin de yapabildiğini biliyorum."

Yapmıştı zaten. Onu zayıf düşüren şey bu olmuştu. Ancak Vicky'e bunu söylemeye cesareti yoktu. Her şeyi batırmıştı. Kendisini bir kurtadama mahkûm etmişti. "Ben büyükanne kadar güçlü değilim" derken sesi acı dolu bir fısıltı gibi çıkmıştı.

İkisi de bu konu hakkında bir daha konuşmadılar. Çünkü Vicky'de iyi biliyordu ki bu raddede Eleanor'un güçleri bu bağları koparmaya yetmeyecekti. "Zack" dedi genç kadın bir süre sonunda sanki yeni fark etmiş gibi. "Yedi yaşında bir çocuktu. Ancak yanında duran çocuk en fazla on sekizinde olmalı"

İkinci bir muamma da buradan geliyordu zaten. Zack, Eleanor'a tepki vererek büyümüştü. Bunu da nasıl yaptığını bilmiyordu. Bir de şu vampir vardı ki belki de asıl konuşmak istemediği konu oydu.

Genç kadın, ellerini saçlarının içinden geçirdi. Her şey fazlasıyla karışıktı aslında. Emin olduğu tek bir şey vardı. Colec ve diğer kurtlar arasında bir düşmanlık vardı. Vampirde ondan hazzetmiyordu ve muhtemelen onu bir şekilde içeri tıkmaya çalışıyorlardı. Bu kasabada her ne varsa onu Colec'e karşı kullanıyorlardı.

Derin bir nefes alıp kendisini yatağa bıraktı. Gözlerini kapattı ve bütün gücüyle odaklandı. Büyükannesine ulaşmayı gerçekten çok istiyordu. Nasıl olacağını gerçekten bilmek istiyordu. Neler olup bittiğini öğrenmek istiyordu. Bütün güçlerini sadece ona odakladı.

"Gücünün üzerimde baskı kurduğunu hissediyorum" dedi Vicky. Hemen yanına gelip oturmuştu.

Dikkati dağılan kadın bir şey göremeyeceğini bilse de içgüdüsel olarak gözlerini açtı. "Büyükanneme ulaşmaya çalışıyordum" diye mırıldandı. Neden hiç ses vermiyordu? Neden hiçbir zaman bir şey söylemiyordu? Bütün ruhları çağırabiliyordu. Onları kontrol edebiliyordu ancak büyükannesi hiç gelmiyordu.

Bu işi tek başına kontrol edemezdi. Neler olup bittiğini öğrenmek zorundaydı. Derin bir nefes alıp kuzenine baktı. "Sana güzel bir görev vereceğim" dedi hafif bir gülümsemeyle.

Vicky'nin yüzünün tekrar asıldığını görebiliyordu. En son ona bir görev verdiğinde bir hafta Sally ile yan komşusuna nasıl bela olacağını öğretmek zorunda kalmıştı. Mutsuz bir şekilde ona baktı. "Lütfen" diye inledi.

"Diğer dünyadaki ruhlarla konuşmak zorundasın" dedi genç kadın. "Onlar neler olup bittiğini biliyordur"

Kesinlikle çok daha iyi bir görevdi. Ancak ne yazık ki bazı sorunlar vardı. Vicky, hiçbir zaman medyum olmamıştı bu da onu insan sınıfına sokuyordu. İnsan dışı varlıkların ruhları nereye gidiyorlarsa kesinlikle insan dünyasına giremiyorlardı.

Onları bulmak için ne yapması gerektiğinden emin değildi. "Ben nasıl o yaratıklarla aynı noktaya gidebilirim ki?" diye sordu en sonunda. "Yaratıkların ruhlar-"

"Araf'ta" dedi onun sözünü keserek Eleanor. "Ancak bu görev için Araf'a girmene gerek yok. Avolon'da yaratıklar tarafından öldürülen birini bulsan yeterli. Hatta şansın varsa en az Sally kadar kindar ve takıntılı birini bulursan istediğimiz cevapları alabiliriz"

Doğrusu söyledikleri mantıklıydı. Eleanor, bu gizem çözülmeden buradan çıkamayacaktı. En azından onu bir an önce buradan çıkarmak için bu işi bir an önce çözmek gerekiyordu. Ancak Vicky, bunu yapmak konusunda isteksizdi. Onu en son yalnız bıraktığında bir kurtadam evliliği yapmıştı.

Vicky, başını salladı. Gerçekten de onun büyükanne Zelda'ya ulaşma çabalarını anlıyordu. Ancak Zelda'da bir medyumdu. Yani insanların olduğu yerde değildi. Çok nadir zamanlarda bir medyum olmadığı için pişmanlık duyduğu olurdu. Bu da o anlardan biriydi. Ölü olduğu içinde yardım edebileceği nokta çok azdı.

Eleanor, derin bir nefes alıp cebinden bir anahtar çıkarıp onun cebine doğru attı. "Bu işi çabuk bitirelim" dedi sakince. "Ne kadar hızlı hareket edersen bende bu kasabadan o kadar çabuk kurtulurum, Vicky"

İsteksizce bir nefes alıp verdi ve ardından arkasını dönüp yok oldu. Onun gidişinden sonra tekrar yalnız kalmış olmak tuhaf hissediyordu. Eleanor hiçbir zaman yalnız kalmazdı oysa. Onsuz olmak çok zor bir durumdu.

Derin nefesler alıp verdi ve kalbini sakinleştirmeye çalıştı. Her şeyi eline yüzüne bulaştırmıştı. Hayalet ordusunu o kadar kısa bir süre kontrol altında tutabiliyordu ki kendisini korumaları ya da hapishaneden Colec'i çıkarmaları konusunda ikilemde kalmıştı.

Colec'in üzerindeki enerjisinden ona saldıramayacaklarına o kadar emindi ki, gerçi o bile bunun nasıl olduğunu bilmiyor gibi görünüyordu. Başını eğip ellerine baktı. Hala kurt enerjisi üzerindeydi. Üstelik daha güçlü ve daha yoğun görünüyordu.

Peki, onun yanında nasıl o hale gelebiliyordu ki? Eleanor, hayatının hiçbir noktasında sadece bir adama bakarak arzudan kıvrandığını hatırlamıyordu. Colec, o gece ona tecavüz etmişti. Onu zorlamıştı. Ancak gerçekte bedeni buna çoktan hazırdı.

Bütün yaratıklar onun ısırdığı yeri görebiliyordu. Hepsi üzerindeki yoğun kurt enerjisini alabiliyorlardı. Üstelik Eleanor'un kazadan sonra gerçekten de gördüğü tek şey Colec olmuştu. Saydam bir ışık gibi değil. Kanlı canlı ve mat bir şekilde gördüğü tek şeydi.

Bugün hırlamıştı. İleride ne olacaktı? Dişleri mi çıkacaktı? Dönüşecek miydi? Colec, soluk bir gölge olarak hayaletleri fark etmeye başladığını söylemişti.

Aniden çok yorulduğunu hissetti. Kendini bıraktı olduğu yere. Nerede olduğu umurunda değildi. Sadece uyandığında her şeyin bir rüya olduğunu düşünmek istiyordu.

DÖNÜŞÜM SERİSİ 2. KİTAP- GECE YARISI HAYALETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin