25_

3.6K 217 7
                                    





Tüm bunlar bir mucize miydi?

Hayır değildi.
Bu tam anlamıyla kaderin bir oyunuydu. Lucinda, geçmişte bencilliği uğruna genç bir adamın duygularını yok sayarak, gururunu ayaklar altına almanın acısını çekiyordu. Ve biliyordu ki, kaderin ona oynadığı bu çetrefilli oyun daha yeni başlıyordu.
Tam şu anda.

" Yüce Tanrım"

Göz yaşları arasından şaşkınlıkla ettiği bu iki kelime, ona gerçekleri tokat gibi yapıştırmıştı.

" Sen Charles'sın. "

Oydu işte. Neden hala bu konuda  diretiyordu ki? Nasıl hala ikna olamamıştı. Dün geceden beri bunu düşünmüyor muydu sanki. Lucinda, bunların hiçbirini kabullenemiyordu. Zira öyle bir durumun gerçekleşmesi mümkün olamazdı. Charles yıllar önce gitmişti, Londra'dan çok uzaklara hemde. Ondan bir daha haber dahi alamamıştı.
Aklı almıyordu.
Böyle bir şey nasıl olabilirdi?

Genç adam kayıtsız bir yüz ifadesiyle

" İnanmakta güçlük çekiyorsunuz öyle değil mi Leydi Lucinda?" dedi.

Lucinda, kaskatı kesilmişti ne diyeceğini, ne yapacağını bilemiyordu. Tahmin ettiği gibi olmuştu.
Gelmemeliydi, bu gerçeği öğrenmemeliydi.

" Sizi ilk gördüğüm zaman, ben de tam olarak öyle hissettim. "
Charles, aynı şekilde devam ediyordu konuşmasına.

" İlk başta, bu gerçeğe inanmayı kesin bir şekilde reddettim. Zira bu nasıl mümkün olabilirdi ki?"

" Yüce Tanrım." diye fısıldadı yeniden
Lucinda.

Charles alay dolu bir sesle

" Şoku hala atlatamadığınızı görüyorum Leydi Lucinda." dedi.

Ardından omuz silkti.

"Eh, demek ki bu konuda, sizden daha güçlü olduğum bariz belli oldu. "
Genç kadın ona bakmaya devam etti.

" Sen nasıl..."  yutkundu. " Nasıl beni bulabildin?"

Genç adam, anlam veremeyen bir ifadeyle kaşlarını çattı.

" Bulmak mı?" sesi bir tık daha sert çıkıyordu artık.

" Leydi Lucinda, başka bir işim yokmuş gibi sizi köşe bucak aradığımı mı düşünüyorsunuz? "

Genç kadın burnunu çekti ve
" Zira bunun başka bir açıklaması olamaz. " dedi.
Genç adam, bakışlarını karşısındaki kadının yaşlardan ıslanmış, yaşadığı şoka rağmen meydan okurcasına değişen tatlı yüzünde gezdirdi.
Ve oldukça ciddi bir tavırla, sanki karşısındaki insanın, anlama kıtlığı varmışçasına yavaş yavaş konuştu.

" İnanın bana hanımefendi, ben hiçbir zaman sizi bulmak için gereksiz bir çaba içerisine girmedim."

Ardından gözlerini kıstı ve ölümcül bir ses tonuyla konuşmaya devam etti.

" Beni o gün ayaklarımın üzerinde, size yalvarır bir vaziyette terk ettiğiniz günden sonra... "  kısa bir süre bekledi. Sonrasında

" O günden sonra, sizi tamamen hayatımdan çıkardım. Sanki sizinle hiç tanışmamış, sizi hayatıma almamış ve o güzel, huzurlu günleri hiç yaşamamışız gibi." dedi.

Lucinda şu anda ölebileceğini düşündü. Bedenen değildi belki, ama ruhen şu anda ölebilirdi. Hayatında, sevdiği ilk ve son olan bu adamın ağzından çıkan, bıcak darbesi misali bu sözler kalbini tamamen paramparça etmişti.

YENİDEN SEN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin