Lucinda'yı yeniden yemek masasında görmek ellerinin karıncalanmasına neden olmuştu.
Onu etrafında görmek, eski hatıraların yeniden su yüzüne çıkmasına sebebiyet verirken, kalbini de acıtıyordu.
Kaderin bu şaşırtıcı oyunu Charles'ı hazırlıksız yakalamıştı, hala olanlara inanmakta güçlük çekiyor, belki de sadece bir benzetmedir diye kendini avutmaya çalışıyordu. Ancak öyle olmadığına adı gibi emindi bu bir benzetme değildi.
Bu kadın Lucinda'ydı.
Onun Lucinda'sı... Ne kadar, olgunlaşıp güzelliğine güzellik katmış olsa da her şeyiyle aynıydı.
Karşısındaki insana bakışındaki anlam ve sıcaklığını bile kaybetmemişti. Ah Lucinda, bakışlarınla beni olduğum yerde erimeme sebep olurken bana hiç acımıyordun diye geçirdi genç adam. Şimdi de aynı şeyi yapıyor oluşu hiç şaşırtmadı genç adamı, zira bu güzel ve gaddar kadın tarafından canının açılmasına, bünyesi oldukça güçlü bir bağışıklık kazanmıştı.Bakışlarını evin sahibesiyle samimi bir şekilde sohbet halinde olan, Leydi Lucinda'nın üzerinden çekip kendini toparladıktan ufak bir süre sonra, şaşalı yemek odasına giriş yaptı yeniden. Dük hazretlerinin içeri geçtiğini gören evin sahibi Bay Weber, gülümsedi.
" Lordum, evimde küçük bir gezinti yapmış olduğunuzu umuyorum. " dedi.
O sırada Dük Charles, yerine otururken sevecen bir tavırla konuştu."Bay Weber tahmininiz tam yerinde oldu. Evin güzelliği bir başka... Üstüne üstlük gözle görülür bir dekorasyon harikası var. "
Ardından Bayan Weber'e bakarak
" Hanımefendiyi bundan dolayı tebrik etmek mecburiyetindeyim" dedi.
Bayan Weber gururla ve ortam içerisinde övüldüğü için hafifçe kızararak
" Size müteşekkirim Lordum, beni onurlandırdınız" deyince, Dük hazretleri bakışlarını önündeki tatlıyla hevesle ilgilenen Leydi Lucinda'ya döndü.
" Doğru ya tatlılar da gelmiş, belki Leydi Lucinda tatlının lezzeti hakkında bizi bilgilendirir diye ümit ediyorum, zira tam bir gurme havası seziyorum şu anda "
Lucinda, isminin kulağına çalınmasıyla kafasını kaldırdı ve herkesin ona baktığını görünce utanır bir şekilde elindeki çatal ve bıçağı yerine bıraktı.
Konuşan Dük Charles idi.Hafifçe gülümsemeye çalışırken, az önce düştüğü durum nedeniyle hala utanç yaşıyordu, ancak yine de konuşmayı başarabildi.
" Beni affedin, tatlı konusunda oldukça zayıf bir iradeye sahibim. Önüme geldiği an, kısa süreliğine dünyayla bağlantımı koparabiliyorum"
Hafif bir mizah, ortamı yumuşatabilir diye düşündü Lucinda.
Lord Charles gülümsedi. Lucinda etraftaki hanımefendilere nazaran yeterince zekiydi, hayat onu asla eğitimiyle ve zekasıyla sınamamış görünüyordu.
Ve elbette tatlıya olan düşkünlüğü, bir nebze olsun törpülenmemiş gibiydi..." Tanrım Charles bu tereyağlı bisküviler yok mu, Tanrı beni affetsin ama bazen onlara tapmamak için kendimi zor tutuyorum"
"" Çimenlerin yeşilliği ile gözlerinin yeşilliğinin uyumu Charles' ı gülümsetmişti, uzanarak genç kadının önüne düşen bir tutam siyah saçı kulağının arkasına koyarken
" Dikkatli ol sevgilim, az daha saçını yiyeceksin diye telaşa düştüm" dedi. Genç kadın bu lafa sadece gülerken, bir bisküvi almak için yeniden önündeki tabağa eğildi. ""
Charles aklına gelen bu küçük anıyla beraber kaşlarını çatmamak için, kendiyle savaşırken konuşmaya çalıştı.
" Ah elbette, tatlı insanın mutluluğunu sağlayan şeylerden biridir, bunu herkes bilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN SEN (TAMAMLANDI)
Historyczne" ... Ancak unutmaman gereken tek bir şey var, seni her daim seveceğime ve kalbimdeki yerinin hiçbir zaman dolmayacağına eminim. Sen benim hayatımın tek aşkı olarak kalacaksın. Hoşçakal... Luci...