DI-6 ⭐

1.6K 44 132
                                    

Multimedia Batıray ve Dilay'ın dinlediği şarkı mutlaka dinleyin!

Bölüm sonu sorularına cevap vermeyi ve tabii ki vote vermeyi de unutmayın!

Yorumlarınızı bekliyorum.

İyi okumalar💙

"Birileri iş kadını olmuş bildiğin." diye konuşan Özgür'e derin bir nefes alarak baktım. Daha karga bokunu yemeden sabahın altısın da bizim eve kahvaltıya gelmişti resmen ayrıca stajı orada yapmadığım için hala sitem ediyordu ve bu olay artık iyice canımı sıkıyordu.

"Tabii bende olsam Ersel Holding gibi köklü bir yer varken küçük bir mimarlık ofisinde staj yapmak istemezdim." diye devam ettiğinde gerginliğim kendini iyice belli etmeye başlamıştı.

"Saçma saçma konuşma Özgür kızın eve geldiği bile yok Nasıl çalışıyor biliyor musun?" diye konuya dahil olan İris ile derin bir nefes aldım şimdi bu mevzuya girersek hiç çıkamadık.

"Ben kalkıyorum. Size afiyet olsun." dedim tabağımı alıp tezgaha koyarken. Yarın bir ihale vardı ve şirket gerçekten çok yoğundu. O yüzden daha da erken gidip bir sorun yaşamak istemiyordum.

"Bu saatte mi?" diye soran Özgür'e sadece başımı salladım. "Bırakmamı ister misin?" diye ekleyince İris'e bir bakış attım. Şu an Özgür'ün neden burada olduğunu sorguluyordum evet onu arkadaş olarak seviyordum ama burada olması şu an nedense canımı sıkıyordu. Bir abiye ihtiyacım yoktu ve o bazen arkadaşlık seviyesini geçiyordu.

"Hayır gerek yok holdinge yakın bir yerde durak var sorun olmuyor yani." dedim İris'e uzaktan bir öpücük atarak ilk baş mutfaktan sonra da evden çıktım ve her zamanki gibi kulaklığımı taktım. Aslında bugün müzik dinelemek bile gelmiyordu içimden. Kendimi garip ve gergin hissediyordum ama kulaklık beni insanlardan uzak tutan en sadık dostum olduğu için hafif bir müzik açtım ve artık günlük rütinim olan durağa doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Yaşanan o tartışmadan ve babamın konusu açıldığından beri şirketten daha bir soğumuştum nedense. Geçmiş değişmiyordu ama geçmişten uzaklaşmanın bir yolu olması gerekiyordu bence. Otobüse binip en arkaya geçtim ve cama döndüm. Tüm yol boyunca sadece camdan dışarı baktım. Sabah erken olduğu için otobüs daha hızlı gidiyordu sonunda ineceğim durağa gelince derin bir nefes alarak ayağa kalktım ve elbisemin eteklerini düzelttim havalar artık iyice ısınmış ve yaz gelmişti. Sıradan bir şekilde şirkete girip ilk baş kendi odama çıktım ve eşyalarımı bıraktım sonra Batıray Bey'in katına çıkıp kendime bir kahve aldım ve sakince kapısını çaldım. Her zamanki donuk sesiyle cevap verince göremese de gözlerimi devirdim.

"Artık işe erken gelmeyi öğrenmişsin bakıyorum." diye konuya girince daha selam bile vermemiştim.

"Evet sabahın beşinde kalkıp ilk otobüse biniyorum artık. Ama üzgünüm haftaya burada olamayacağım çünkü sizinde bildiğiniz gibi sınavlarım var." dediğim elimdeki fincan ile oynarken.

"Kahveyi masama bırakıp bana yarınki ihale için son ayrıntıları çıkartmakla işe başlayabilirsin." dediğinde derin bir nefes aldım.

"Bu kahveyi kendim için aldım Batıray Bey üzgünüm ama istediğiniz dosyayı hemen hazırlarım." dedim ve büyük masanın oraya geçtim. Kendi odamdan çok burada çalışıyordum ve o oda daha çok Batıray Bey'in toplantısı ya da özel bir görüşmesi olduğu zaman ortadan kaybolmam için verilmiş gibiydi. Önümdeki koca dosya yığınına bakarken başlamadan önce hala sıcak olan kahvemden büyük bir yudum aldım. Ama sonra bunun yanlış bir karar olduğunu anladım çünkü kahve çok sıcaktı ama Batıray Bey'in bakışlarını üzerimde hissettiğim için bozuntuya vermeden dosyalara çevirdim başımı. Biraz sonra yanımdaki sandalye çekildiği zaman sadece gözlerimi kaldırıp sandalyeye oturan Batıray Bey'e baktım. Oysa kahve fincanımı eline almış çoktan içmeye başlamıştı bile. Derin bir nefes alarak kafamı kaldırıp iyice ona baktım. O da gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. Sonunda fincanı masaya koyunca boş olan fincana sinirle baktım.

Dolunayın IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin