İyi okumalar♡
*
Chanyeol, karşısında gözleri yaşlı gülümsemeye çalışan Baekhyun'a kısa bir kez daha bakıp acıyla gülümsedi. Bir adım geri çekilip gözlerini zorla başka bir yöne çevirmeye çalışarak, "Küçük bir şey olduğunu mu düşünüyorsun?" dedi çıkarım yapıp.
"Bir yüzüğü takmam seni affetmiş olmam anlamına gelmez." diye durmadan konuşmaya devam ediyordu. "Yaptığın şeyi unutmadım, unutmayacağım. Kaç senedir sen yoksun ve ben tek başıma başa çıkmaya çalıştım tüm bu acılarla ve sen sadece gelip öylece kendini affettirebileceğini mi düşünüyorsun?"
Baekhyun, yanlış anlaşıldığını düşünüp hızla karşı çıkacaktı ama Chanyeol ondan önce davranıp elini durması için kaldırdı. "Şu anki hiçbir sözün," biraz duraksayıp kendini düzeltti, "...lafın seni temize çıkarmayacak gözümde."
Baekhyun, Chanyeol'un söylediği her kelimeyle omuzlarına daha çok basılıyormuş gibi hissederken gözleri iyice buğulanmış, birkaç damla çoktan kızarmış gözlerinden sızmıştı. "Chanyeol..." Cümlesini devam ettiremiyordu, Chanyeol'un söylediklerinden sonra az önceki öz güveninden eser kalmamıştı.
Chanyeol, karşısında gittikçe dağılan çocuğa içi gitse de aldırmamaya çalışmış, sonunda başaramayacağını anladığında Baekhyun'a kapıyı göstermişti. "Git." demişti kısaca.
Baekhyun, şaşkınca Chanyeol'un eline bakarken hala konuşmak istiyordu. Daha az önce kendinden emin emin konuşurken kalbinde kalan parçalar tuzla buz olmuş, Baekhyun'ı kilitlemişti.
Ne yapacağını bilemez halde Chanyeol'un masasına yaklaştı Baekhyun. Elini cebine sokarak az önce koyduğu açelyayı nazikçe masaya bıraktı, son kez Chanyeol'un dolu gözlerine bakarak arkasını döndü.
Tamamen bırakmıştı kendini dükkandan çıktığında. Gözyaşları artık kendiliğinden dökülüyor, kalbinde büyük bir acı hissediyordu Baekhyun.
Bunun kat kat fazlasını yaşattın sen ona.
Çok istese de temize çıkamıyordu kendi içinde bile. Bunu Chanyeol'den beklemeye hakkı yoktu.
Bundan dört sene önce çok büyük bencillik etmişti ama bunu telafi etmeye hazır olduğunu düşünmüştü. Bu tepkiyi beklememekle hata etmişti, bir anda boynuna atlamasını düşünmemişti zaten ama bu tepkiyi canlı olarak görmek çok acıtmıştı.
Aynı hisler Chanyeol için de geçerliydi o anda. Ona yaşattığı onca şeye rağmen Baekhyun'ın tek bir gözyaşına dayanamıyordu hala. O kelimeler öylece dökülmüştü ağzından ama dört senedir görmediği aşkını öyle özlemişti ki bu özlem ona çok fazla geliyordu.
Acıyordu canı hiç acımadığı kadar.
Baekhyun, ilk gittiğinde Chanyeol çökmüştü. Bütün sevgisinin yalan olduğuna inanmış, canı çıkarcasına üzülmüştü. Toparlayamamıştı uzun süre ama bu acı daha farklıydı.
Yanındaydı sevgisi ama ulaşamıyordu ona.
Eğer eli değse tekrar yanacağını düşünüyordu. Bir yanı deli gibi inanmak istese de bu dört yalnız senede yaşadıklarını öylece çöpe atmak başta kendine saygısızlıktı.
Aşkıyla gururunu karıştırmaktan nefret eden Chanyeol, bu duruma geldiğine her dakika lanet ediyordu.
*
Chanyeol ve Baekhyun'ın yüzleşmesinden iki gün geçmiş; Sophie, Chanyeol için inanılmaz derecede endişeleniyordu. Yemek yiyemiyor, çok az konuşuyor, gülemiyordu.
Baekhyun'la aralarında ne geçtiği hakkında fikri bile yoktu. Aynı şekilde Adeline de Baekhyun için korkuyordu. Telefonlara çıkmıyordu, haber alamıyordu kaç gündür.
Sophie, elinde paket yemekle Chanyeol'un odasına girdi gülerek. "Bak neler getirdim sana." diye kafasını koltuğa dayayan Chanyeol'un dikkatini kendine çektiğini görünce gülüşünü daha da büyütüp hızla kendini Chanyeol'un yanına attı. Elindeki poşeti Chanyeol'un kucağına bıraktı, "İstifra ediyorsun zaten sürekli gel hadi, yemek ye biraz." dedi poşetin içindekileri boşaltmaya başlarken.
Chanyeol, sadece sessiz sessiz Sophie'nin yüzüne bakıyordu.
Sophie, gülüşünü bozmadan elini tuttu Chanyeol'un. "En azından benim için." dedi beklentiyle.
Chanyeol, kısaca bir tebessüm edip başını onaylar anlamda salladı. Elini sıkan Sophie'nin elini daha sıkı tutup "Teşekkür ederim." dedi.
Bir süre birbirlerine bakıp durduktan sonra Sophie, hızla elini çekip poşetten çıkardığı hamburgerlerden birini hazırlayıp Chanyeol'un eline verdi kendisininkini almadan önce.
İçecekleri de hazırlayıp rastgele konular açmaya başlamıştı çoktan Sophie. Chanyeol ise sadece sessiz sessiz yemek yiyip Sophie'yi izliyordu sadece.
Sophie, tek başına konuşmaktan yorulunca durmuş, aklındaki konuyu açmaya karar vermişti.
"Yeol..." diye yavaşça konuştu ağzına lokma almadan önce.
Chanyeol de ağzındaki lokmayı bitirip başını salladı sorarcasına.
Sophie, biraz bekledikten sonra, "Bu kadar mutsuz olman beni çok üzüyor." dedi. Biraz bekleyip "Tabii çiçeklerin de hissediyor." dedi espiriyle ortamı daha da yumuşatmak için. Chanyeol, pişmanlıkla başını onaylar anlamda sallayıp devam etmesini bekledi sessizce Sophie'nin.
"Bence senin ihtiyacın olan biraz kafanın dağılması." Alttan alttan da Chanyeol'un tepkisini kesiyordu. "Yarın akşam için efsane bir konsere biletlerim var. Yani sadece bir tane alacaktım ama sonra aklıma sen geldin. Dayanamadım, yarın benimle gelirsin diye umuyorum." diye hızlıca konuştu.
"Hemen reddetme, sadece seni iyi etmek istiyorum." dedi Sophie hala tepki vermeden onu izleyen Chanyeol'e.
Chanyeol ise tamamen onun beklentisinin aksinde bir tepki verip başını onaylar anlamda salladı.
"Gelirim." demekle yetindi sadece.
*
Seeeelaaam
Güzel yerde kestim dimi bu kısa bölümü
Neyse
Beklediğiniz için hayranım size çok teşekkür ederim ayrı ayrı hepinize
Seviliyorsunuzzzzz♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mathematician :: chanbaek
Fanfictionflorist 2. kitap beni bırakıp gittiğinde kalbimin kırılan yarısı tamamen öldü ölüleri diriltmen imkansız baekhyun * 140419