İyi okumalar♡
*
Sophie ve Adeline onları odaya kilitlediğinden beri ikisinden de çıt çıkmıyordu. Chanyeol, hiçbir şey söylemeden telefonundan durmadan Sophie'yi arıyordu. Baekhyun da hala kafasında Chanyeol'un Sophie'ye "Seni seviyorum!" diyişi yankılanıyordu.
Kendine gelemeden, o cümleyi duyduğu ilk anda gözlerini tek bir noktaya sabitlemiş, gözlerinden yaşlar süzülürken hala sessizce o noktaya bakıyordu.
Chanyeol, telefonuna bakarken arada öylece bekleyen Baekhyun'a bakıyordu.
Ağır davranmıştı.
Baekhyun, bir süre daha öyle bekledikten sonra gözü seğirmeye başlayınca gözlerini sıkıca kapatmış, derin bir nefes alıp vererek odadaki tek koltuğa doğru yürüdü.
Konuşmak istiyordu ama sonunda yine çok kırılacaktı.
Sus! İçinden kendine öğütler veriyordu durmadan kendine Baekhyun.
"Seni seviyorum." diye söylendi kendi kendine verdiği sözleri anında yıkıp hırsla yüzüne baktı Chanyeol'un.
Chanyeol, birden gelen sesle başını telefonundan kaldırdı. Başta kendisine söylediğini düşündü ama yüzündeki ifadeyi görünce az önce hırsı yüzünden Sophie'ye söylediği cümleyi tekrarladığını fark etti.
Özür dilerim.
"Bu kadar mı nefret ettin benden?" Baekhyun zorla konuşmaya çalışıyordu. Boğazındaki yumru nefes almasını bile zorlaştırıyordu.
Hayır. "Sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum." demekle yetindi.
Her seferinde daha da kırılıyordu ama biliyordu aralarındaki şey konuşmadan düzelmeyecekti. Chanyeol, inatla konuşmayı reddetse de Baekhyun aralarını düzeltmek için her şeyi denemeye hazırdı. Paramparça olana kadar durmayacaktı.
"Sana inanmıyorum." Baekhyun'un konuşması iyice zorlaşırken Chanyeol, bakışlarını telefonuna indirdi tekrar. Onu biraz daha bu halde görürse dayanamayacaktı.
"Ben sadece hazır hissetmemiştim. Senin hayatını mahvetmekten korktuğum için gitmiştim." Baekhyun, hıçkırıkları arasında kendini konuşmak için paralarken Chanyeol, o konular açıldığı için dişlerini sıkmıştı.
"Bunu bana söylemek yerine terk edip gittin beni." diye kısık sesle konuşunca Baekhyun, oturduğu kanepeden kalkıp Chanyeol'e doğru yaklaşmaya başladı. "Gittim, delirmiştim çünkü korkudan. Neler yaşadım sordun mu hiç?"
"Sen gittiğinde ben yapayalnız kal-"
"Çünkü benim yanımda tüm dünya vardı di' mi!?" Baekhyun'un sesi giderek yükselirken artık acının yanında hırsla parlıyordu gözleri.
"Evlilik senin gibi kusursuz bir insanla olsa bile korkutucu bir şey. O gün gitmem sana olan hislerimi asla değiştirmedi, hatta senin hayatını kurtarmış gibi hissettim ben o gün. Bir süre acı içinde kıvranmama rağmen sırf senin için dönemedim!"
Chanyeol, hiçbir şey söylemeden karşısında ağlayan çocuğu dinlerken bir anda konuşma sesi gelen telefonuna baktı. Sophie telefonu açmıştı. Belli etmeden önce Baekhyun'a sonra tekrar telefonuna baktıktan sonra bakışlarını Baekhyun'a sabitleyerek telefonu Sophie'nin suratına kapatıp cebine koydu.
"Saçmaladığının farkındasındır umarım." Baekhyun'un aksine Chanyeol buruk bir ses tonuyla konuşuyordu.
"Saçmalamıyorum!" Titrek derin bir nefes aldıktan sonra gözünden akan yaşlarla beraber devam etti sözlerine, "Sen diyorsun ya kimse yoktu çok üzgündüm diye... Chanyeol ben senden farklı değildim. Tamam ben gittim ama gidenin yükü daha ağır."
Chanyeol, ağzını itiraz etmek için açacağı sırada Baekhyuni, "Dur!" diye zorla susturdu onu. "Geldiğimden beri beni sen durdurdun. Biraz dinle beni lütfen." Sonlara doğru sesi iyice kısılmış, bacakları iyice titremeye başlamıştı.
"Ben sana suçsuzum demiyorum, dört sene önce aramızdakileri inkar edip durma diyorum. Ben geçen bu dört senede seni aklımdan çıkaramadım, pişmanlıkla yanıp tutuştum. Matematik bölümüne girdim, belki yanına sana yakışacak bir unvanım olur diye düşündüm. Mezun oldum, dönmek istiyorum diye yandım.
Sensiz geçen dört yıl falan değildi benimki, sen hep yanı başımdaydın."
Fısıldayarak bitirirken konuşmasını aklında yine sadece Chanyeol vardı.
Bu sefer nasıl tersleyecek beni? diye düşünüyordu sadece.
Chanyeol, duydukları ona olan kızgınlığını soğutsa da hala buram buram yanıyordu kalbi. "Tamam, seni bırakıp gittim, korktum. Konuşamadım bunu seninle. Ama lütfen söyle bana geri döndüğümden beri bana çektirdiklerin yetmedi mi? Az önce gözlerimin içine bakarken başkasına aşkını itiraf ettin!"
Baekhyun, iyice gücünü kaybederken arkasını dönüp kanepeye doğru yürümeye başlamıştı.
Birkaç adım attıktan sonra bedenine sarılan tanıdık kollarla kendini tamamen bıraktı.
Chanyeol de yeterli gücü bacaklarında bulamayınca ikisi de yere serildiler. Baekhyun, hiçbir şey düşünmeden gözlerini kapatıp etrafındaki kollara tutunuyordu. Chanyeol de ondan farklı sayılmazdı.
Sevgilisinin haklılığıyla tüm vücudu yanmaya başlarken daha fazla tutamamıştı kendini, özlediği bedene sarılıvermişti. Yaptığı şey yanlıştı ama Baekhyun'a yaptıkları da yenilir yutulur şeyler değildi.
Chanyeol de Baekhyun'a sarılırken gözlerini kapattığında aklına bu sefer Baekhyun döndüğünde çiçekçide yüzüklere vurup düşürdüğü an; defalarca onu terslemesi; az önce sırf onu üzmek için Sophie'ye onu sevdiği söylemesi dolarken gözlerini daha da sıkı kapatıp daha sıkı sarıldı Baekhyun'a.
"Bunu söyleyebileceğim tek kişi sensin." diye fısıldadı yavaşça.
"Hayatım boyunca tüm içtenliğimle 'Seni seviyorum.' diyebileceğim tek kişi sensin Baekhyun."
Baekhyun'un nefesleri duyduklarından sonra yavaşlarken sıkıca kapattığı gözlerini gevşetti.
Terslememişti.
"Özür dilerim." diye fısıldadı tekrar Chanyeol. Ekledi durmadan, "Özür dilerim, özür dilerim..."
Chanyeol, devam ederken Baekhyun, gözlerini açtı, etrafındaki kollara tutunarak bedenini biraz ona doğru çevirmiş, bir eli Chanyeol'un kolundayken bir elini dudağına koydu susturmak için.
"Ben özür dilerim." dedi Chanyeol yaşlı gözleriyle ona bakarken.
"Seninle konuşmayı seçecek kadar cesur olamadığım için. Korktuğumu gelip sana söylemek yerine sadece gittiğim için. İkimize de tüm bunları yaşattığım için."
Elini Chanyeol'un dudağından çektikten sonra Chanyeol, beklemeden dudaklarını birleştirdi.
Özlemle öptü Baekhyun'u. Tüm bu dört sene yaşanmamış gibi, taze aşkıyla öptü.
Bir süre sonra ikisi de huzurla dudaklarını ayırdığında, oturur pozisyona geldiklerinde Chanyeol, kollarını bir kez olsun çekmemişti Baekhyun'dan.
Aynı şekilde sırtını biraz ötedeki kanepeye yasladıktan sonra Baekhyun da rahatça bacak arasına yerleşti Chanyeol'un.
İkisi de bu kadar huzurlu olmamıştı son senelerde. Chanyeol, sadece kollarının arasındaki bedenin nefes seslerini dinlerken Baekhyun, sakince kafasını Chanyeol'un boynuna yerleştirerek kokusunu içine çekip kendini hissettiği Chanyeol'un kalp atışına bırakmıştı.
*
SONUNDA BEEEE
diğer bölümlere kıyasla uzun bölümle geldim selllaaam
aklımdaki sahneleri nasıl da yazamadım biraz da bunu konuşalım
neyse hatam varsa affedin lütfen
seviliyorsunuzzz♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mathematician :: chanbaek
Fanfictionflorist 2. kitap beni bırakıp gittiğinde kalbimin kırılan yarısı tamamen öldü ölüleri diriltmen imkansız baekhyun * 140419