O, başkaydı. Sadece yanında nefes aldığım. Ya da aldığımı sandığım.
Küçük bir alkış tuttu önce etrafımızdaki hayali seyirciler. Kuvvetlice alkışlıyorlar, birbirlerini dürtüp beni gösteriyorlar.
İçine düştüğüm trajedi oldukça acı verici gözüküyor. Ve hayali seyirciler bunun alkışlanmaya değecek bir oyun olduğunu düşünüyorlar. Sonra ayağa kalkıyorlar, tek tek elimi sıkıp baş sağlığı diliyorlar.İnkâr edemiyorum duyduklarımı. İnkâr edemeyek kadar titriyor kalbim.
Kısa acıklı bir film izlemiş gibi hissediyorum. Sonunda çocuk ölüyor ve tuhaftır ki kız o kadar üzülmüyor. Çünkü çocukla beraber o da ölüyor.
Ve üzülmeye pek vakti kalmıyor.Yuna.
O, Yunho'nun sevgilisi.
Ben ise hayatlarına sonradan dahil olmuş şu ikinci kızım. Aralarına giren kara kedi değilim yalnız. Şuursuzca inanan şeffaf bir hayaletim ben.
Kullanıldığımı hissediyorum.
Sonra bir an isimlerinin tatlı gözüktüğünü düşünüyorum.Yuna ve Yunho.
Cesaretimi topladığımda karşımda oturan kıza baktım.
O, benim aksime sakindi. Ben de sakindim fakat bedenim ve kalbim öyle tepki vermiyordu. Yüzümdeki kan azar azar çekiliyor midemden gelen acı sıvı dudaklarımın kapısına dayanıyordu.
Ve kalbim. İşte o anlatamayacağım bir ızdıraba esir düşmüştü."Sen iyi misin?"
Uzun süren sessizliğin arkasından ilk konuşan Yuna oldu.
Bana dikkatle bakan endişeli gözlerine odaklanmaya çalıştım. Benim için endişelenmiş gibiydi. Emin olamıyordum. Yüzü kayıyor görüntüler bulanıyordu. Konuşalbildiğimde ben de şaşırdım.
"Evet. Devam et."Yuna fısıltı gibi çıkan sesimi duyduğunda yutkundu. Ardından çok uzatmayacakmış gibi oturduğu yerde toparlandı. Yüzündeki üzgün ifade kendinden çok bana üzülmüş gibiydi. Aldatılan oydu ve bana daha çok üzülmüş olması ruhumu incitmişti.
İçimde uzun zamandır bastırdığım o ses zavallı dedi.
Ama hayır.
Ben zavallı değildim. Asıl zavallılar öyle olduğumu düşünenlerdi.
Ve sonunda hepsi bir zavallı olmadığımı göreceklerdi.
Cesaretimle başardığımda herkes görecekti.
Kafamın içi kullanılmış bir palet gibiydi. Birçok renk karışmış ve suyun altına tutulmayı bekliyordu.
Ve kısa bir an artık önümde hiçbir engelin kalmadığını düşündüm.Şu an bir şeyden emindim.
Karşımdaki kız yalan söylemiyordu.
Dudaklardan dökülen boş kelime zincirlerinden önce, bir şeye inanırdım ben.Gözler.
Şu ana kadar onlarla vardım.
Gözlerinin içindeki kırıklık o kadar canlıydı ki söylediklerini bir yalan olamayacak kadar gerçek kılıyordu.
Ve tahminimce karşımdaki kızın sahip olduğu şeyler yalan söylemek için hiçbir sebebi olmadığını haykırıyordu."Shuhua... birkaç gün önce beni aradı."
Nereden başlayacağını ve hangi kısımların önemli olduğuna karar veremiyor gibiydi. Yüzünü buruşturup bakımlı küçük ellerine baktı.
"Buraya Yunho benim kavgası yapmaya gelmedim. Ya da sana sorun çıkarmaya..." bana baktı. "Sadece... emin olmak istedim."
"Ben-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solitude | Yunho
Fanfiction"Sen ucu bucağı olmayan bir manzara değilsin ama ben seni nefesim kayıplara karışana dek çizmek istiyorum."