[9.19]

772 88 181
                                    

Taeyeon - Here I Am

Mutsuzluğumu al götür benden dünya, kederli bir çakılıştan önce gülümsemek istiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mutsuzluğumu al götür benden dünya, kederli bir çakılıştan önce gülümsemek istiyorum.

Sıcak tulum, sıkmaktan mahvettiğim battaniye, Bayan Guri'nin yemem için getirdiği tatlılar ve San'ın başımda  bekleyip telefonunda bir savaş oyunu oynaması.
Yunho gittikten sonraki bir saatim bunlardan ibaretti.

Arkamı dönmüş uyuyor taklidi yaparken San bunun pek farkında değil gibiydi. Ya da görmezden geliyordu. Eve gitmek istemesemde burada daha fazla kalamazdım. Burası bir okuldu evsizler için bir barınak değil.
Hem San'ın ve hemşire Guri'nin de gideceği bir evleri vardı.

O.

Çoktan gitmişti.

İstediğim ve olması gerektiği gibi.

Pişman değildim.
Fakat içimdeki bu şey... tarif edilemez bir ızdırap veriyordu bana.
Azaldığı düşündüğüm her saniye daha katlanıyordu aslında.

Üzerimdeki battaniyeyi yavaşça ittikten sonra doğrulmaya çalıştım. San, hareket etmemle birlikte telefonu düşürecek gibi oldu.

"Uyandın mı?"

"Hiç uyumadım."

Gerçekten uyumadığımı fark etmemişti. Yüzünü buruşturdu.
"Çok mu ses yaptım."

Hayır anlamında kafamı salladım.
San, telefonunu cebine tıkıp bakışlarını etrafta gezdirdi. Ortalıkta dolaşan garip havayı solumam için elinden geleni yapıyordu.

"Şey seni eve bırakmam gerekiyor."

Hırkamın kayan kolunu çekelerken anlayacağını düşünerek ona bayık bir bakış yolladım. Bunu istemediğimi bakışlarımdan kolayca anlayabilirdi.

"Bırakmak zorundayım."

"Kendim gideceğim San teşekkür ederim."

Cebini kurcalayıp dudağının kenarını kıvırdı. Ben bu sırada ayağa kalkmaya çalışıyordum. Cebinden bir anahtar çıkardı ve onu yüzünün önünde sallamaya başladı.

"Arabam var. Yani tam olarak benim değil. Yunho'nun. Ama sonuçta var."

Yüzüne baktım. Arabasının anahtarını San'a mı vermişti. San, biraz daha sırıttı. Bu hayatının fırsatıymış gibi gülümsüyordu.
"Bu şansı bir daha yakalayamam. Yunho arabasını kimseye vermez." Kendi kendine güldü. "Özellikle bana.."

Çantamı sedyenin yanındaki koltuğun üzerinden aldım. Çantam oldukça hafifti. Çünkü ağır bir emanet eksilmişti içinden.
Gözlerimin önüne düşen ateşle sakince yutkundum.

"Hadi gidelim."

"San. Lütfen ısrar etme olur mu?"

Ağır adımlarla kapıya yöneldiğim sırada kolumu tuttu. "Beni öldürür. Ciddiyim."

Solitude | YunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin