Asansöre bindiğimde yine o ağır ve iğrenç parfüm kokusunu aldım. Ah bu kişiyi elime bir geçirsem....
Lobiye indiğimde koşarak arka tarafına geçtim o oovv beni gören anobil hemen arkasını çevirdi ve beresinin üstüne kapüşonunu taktı. Keşke biraz daha erken gelseydim diye geçirdim içimden belki o zaman yüzünü görebilirdim.
Koşarken birden yavaşladım ve ağır adımlarla onun yanına gittim.
Arkası dönük bir şekilde bana bir şey uzattı ahhh cidden mi diye geçirdim içimden uzattığı bandanayı alıp gözümü bağladım.
"Neden hep şu bandanayı takmak zorundayım?" dedim ve kulağıma hafif bir kıkırdama geldi.
"Gülme bak sinirleniyorum." dedim sahte sinirli bir sesle. Yine o kulağa çok güzel gelen kıkırdama geldi.
Gözlerim kapalı olmasına rağmen bana yaklaştığını hissedebiliyordum. Sonra sıcak bir elin elimi tutmasıyla irkildim bir dakika şuan anobil benim elimi tutuyordu. Elimden tuttuğunda yanaklarımın kızardığına emindim. Sonra beni bir yere götürmek ister gibi elimi çekiştirdi bende ayaklarımı hareketlendirerek elimi tuttuğu eli beni nereye götürüyorsa oraya gidiyordum.
Dışarıya çıktığımızı tenime çarpan rüzgarla anlamıştım. Bir anda beni kendine çekti ve kollarını bedenime sardı. Bende anın şokunu atlatınca yüzümü onun göğsüne yasladım ve kollarımı onun bedenine sardım.
Aniden gelen flaş sesiyle ikimizde irkilmiştik bunu anobilin birden yerinden kıpırdanmasıyla anladım. Sonra tanıdık bir ses geldi kulağıma. "Yakalandınız enişteeee." anobilin kafasını diğer tarafa çevirdiğini hissediyordum çünkü Hayal'e yakalanmak hayatta istenebilecek en son şeydi. Hayal'den sonra tanıdık bir diğer ses "Neysee canım biz görevimizi tamamladığımıza göre çifte kumruları yalnız bırakalım." dedi Belis. Onlara verdiğim cevap ise sadece "offfff" olmuştu. Gittiklerini anladığımda anobil tekrar elimi elinin üstüne koydu ve epey uzun bir kıkırdama geldi kulağıma neye güldüğünü anlamamıştım ama irdelemedim.
Anobil bana iyice yaklaşmıştı ve gitgide de yaklaşıyordu sonra bam beni yanağımdan öptü. O an yüzümün domatese benzediğine o kadar emindim ki. Sonra benden gelen hafif bir kıkırdama kendimi ele verdi. Tekrar elimden tutarak içeri girdik. Odalarımıza gideceğimizi anlamıştım elimi bıraktığında "Görüşürüz anobil, yakında görüşeceğiz." dedim. Derin bir nefes aldığını duydum ve sonra benden uzaklaşan ayak sesleri.
Ayak sesleri iyice uzaklaştıktan sonra bandanamı gözümden çıkardım. Onu koluma bağlayarak asansörün önüne gittim. İçeri girdiğimde bu sefer o iğrenç koku yerine anobilim kokusu vardı içime çekebildiğim kadar çektim ve indim. Odaya gittiğimde ilk işim kızlardan o çektikleri fotoğrafları kendime almak olacaktı.
Odaya girdiğimde ikisi de birbirleriyle konuşurken sustu ve bana bakmaya başladılar. İkisi de bana zombi görmüş gibi bakıyorlardı. Yanlarına geçtim ve "O fotoğraf bana atılacak hadi bakalım pamuk eller çalışsın." dedim. Hala kimse tek kelime etmiyordu.
Onlara ne oldu dercesine kafamı salladım bu sefer Hayal bana gülümseyerek "Yok bir şey ben tuvalete gidiyorum sonra atarım resmi sana."dedi. Bende Belis'in yanına oturdum ve onunla klasik kız kardeş dedikodusu yaptık. Televizyonu açtık ve önüme çıkan şeyle çok şaşırdım televizyonda Cennet Mahallesi vardı çok mutlu oldum yahu.Hemen yatağıma kurularak izlemeye başladım aklıma birden anobil geldi o da izlediğini söylemişti o yüzden ona yazmaya karar verdim.
Asel: Anobiiiill.
Asel: Show TV'yi aç bakalım süprüz vaar.
053*******: Yoksaaaa bana televizyondan evlenme teklifi ediceksin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZ (TEXTİNG)
Romance053*******: Pişt kız naber? Asel: İyidir kardeş sen? 053*******: Kardeş deme lazım olur. Asel: Ha?