36.Bölüm

5K 272 55
                                    


Bugün anobille konuşmadığım 2. gün ve elime her telefonumu aldığımda ona yazmak istiyorum sonra kendimi durduruyorum benim düşüncelerimi önemsemeyen ve dikkate almayan birine benim bu kadar değer vermem doğru mu diye düşünüyorum. Ben bunları düşünürken odaya pat diye Belis girdi. Şu kapıyı çalmayı asla öğrenemeyecekti. Başını sallayarak konuşmaya başladı. 

"Eeee hadi Asel'ciğim hazırlanmamışsın daha, okula geç kalırız bak ilk ders de beden kaçırmak istemezsin." 

"Offf tamam hazırlanıcam da ne giysem bilemedim."

"Al şu kırmızı sweatini altına da şu kotun giy ayakkabı olarak da converselerini giy çıkalım hadi."

"Neden acele ediyorsun ki?"

"İşim var Asel sorgulama hızlı ol."

"Ne işiymiş bu bakalım?"

"Boşver bir iş işte hadi aşağıda bekliyorum." 

Belis odadan çıktığında bende hızlıca verdiği şeyleri giydim. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip çantamın içine taytımı koydum. Belis'in de spor kıyafetlerini unutmamasını dileyerek odadan çıktım. Aşağıya indiğimde Belis bir şeyler yiyordu beni görünce ayağa kalktı ve evden ç.ıktık. Neredeyse ilk kez evden kahvaltı yapmadan çıkıyordum bu yüzden midem beni uyarsa da umursamadan okula doğru ilerledim. Yol boyunca Belis elindeki şeyi yemeye devam etti ama o hiç bu kadar yavaş yiyen birisi değildi. Kesinlikle bunu ona acele ettiği şin ne olduğunu sormayayım diye yapıyordu ama bu işe yaramayacaktı. 

"Belis senin şu evden çıkarken acele etmem lazım dediğin iş neydi?"

"Asol şoan yomok yoyorum gördoğun gobo."

Heh tam tahmin ettiğim gibi aynen bu yüzden yavaş yiyordu. Bu her ne ise illaki öğreneceğim çok da üstüne gitmedim ve kulaklığını takıp yol boyunca müzik dinledim. Her zaman olduğu gibi anobilin eksikliğini yine hissediyordum 2 gün önce olsa yol boyunca onunla konuşup yazdığı şeylere gülerdim şimdi ise kendi müziklerimle kendimi mutlu etmeliydim.

Okula vardığımızda koridorda yürüyen ve bizim sınıftan olan bir kız "Asel, Belis ders programımız değişmiş ilk ders beden aşağıya iniyoruz." dedi ona hafifçe gülümseyerek teşekkür ettikten sonra merdivenlerden inmeye başladım. Soyunma odasına girip çantamdan taytımı çıkardım Belis benden önce giyinmiş ve çoktan soyunma odasından çıkmıştı neydi bu kadar acil olan iş? Hayal de soyunma odasına girip üstünü değiştirip ışık hızıyla oradan çıktı. Ne karıştırıyor olabilirdi ki bunlar? Bende taytımı değiştirip odadan çıkacağım sırada Belis'in bilekliğini düşürdüğünü fark ettim ve yerden aldım. Dışarıya çıktığmda onu bulmak için etrafa bakındım ama bulamayınca bir kat çıkmanın bir zararı olmaz diye düşündüm merdivenlere ilk adımımı attığım sırada Belis ve Hayal'in bağırış sesleri gelmeye başladı bir süre orada durup ne dediklerini duymaya çalıştım.

"Ya sen kızı ne hale getirdiğinin farkında mısın? Onu ne kadar üzdüğününün farkında değilsen söyleyeyim ben onu uzun zamandır bu kadar ağladığını görmemiştim."

"Kızın hayatına birden bu şekilde girip onu çok sevdiğini söyleyip sonra da onun düşüncelerine saygı duymayıp çekip gidemezsin."

"Her ne kadar onu incitmeyi istemesen de yaptın onu kırdın ama o hala ne yapıyor biliyor musun?"

"Her gece ona gönderdiğin fotoğrafları tek tek açıp bakıyor ve sessizce bir kaç damla gözyaşı döküyor." 

"Ya karşına çıkıp özür dile yada şu anonimlik saçmalığına devam edip onu çok daha fazla üz seçim senin."

Hayal'in ağzından çıkan son cümleyle beraber şoka girmiştim hızla merdivenleri çıkmaya başladım anonimin kim olduğunu bilmek istiyordum. Bu benim en doğal hakkımdı. Hem bunu benden saklayanlar sürekli yanımda olan ikizim ve ikizimden ayırmadığım arkdaşımdı. Bunu onlara soracaktım ama şuan değil. Zamanı kesinlikle şuan değildi. Son basamakları çıkarken art arda çıkan nefes seslerimi kontrol altına almaya çalıştım ve sessiz bir şekilde kafamı kapıdan içeriye uzattım. Gördüğüm kişiyle beraber elimdeki bilekliği elimden düşürmem bir oldu. Bunu hiç beklemiyordum. Anonim Atlas'tı. Anonim Atlas'tı. Anonim Atlas'tı. Bunu içimden ne kadar tekrarladım bilmiyorum ama yüzlerce kez söylediğimin farkındaydım sanırım bunu kendime inandırmaya çalışıyordum. Bu hiç ama hiç kolay olmayacaktı. Beynimin içinde dolaşan ismin konuşmasıyla tekrar onları dinlemeye başladım. 

"Ben böyle olsun istememiştim. Onun karşısına kendim olarak çıksam aramız bozulur ve bana bir daha asla o gözle bakmaz diye korktum. Onunla arkadaş bile olsa bu kadar yakınken onu kaybedemezdim bu yüzden ona anonim olarak yazmaya karar verdim. Ama elime yüzüme bulaştırdım. Onunla daha çok yakınlaşmak isterken onu kendimden daha fazla uzaklaştırdım."

"Tamam üzülme merak etme biz senin yanındayız." 

"Hayal doğru söylüyor biz sana kızmak istemiyoruz sadece yakın arkadaşların olarak durumu nasıl toparlayabilirsin onun çözümlerini sana söylüyoruz tamam mı? Sıkma canını." 

Atlas kafasını salladı ve sınıftan çıkacakları sırada yere düşen bilekliği yerden alarak oradan uzaklaşmak istedim ama tahminimden daha hızlı bir şekilde sınıftan çıktılar. Beni karşısında gören Hayal gözlerini sonuna kadar açarak. 

"Aseeeel ne işin var burada seniiin?" diye bağırdı. Ondan sonra hızla Belis konuşmaya başladı. 

"İkiz ne duydun ne kadar süredir buradasın?" diye bir sürü soruyu art arda sıraladı.

Hiç bir şey söylemeden sadece onlara bakıyordum. Daha sonra Atlas konuşmaya başladı.

"Kızlar elimize yüzümüze bulaştırdık işte Asel'e doğum günü partisi yapacağımızı planlayalım derken yakalandık." 

"Ne partisi Atla-" diyen Hayal'i Belis kolundan cimcikledi ve Hayal konuşmaya devam etti. 

"Hah doğum günü partisi evet doğru ya ahhh be yakalandık." dedi Hayal çok kötü rol yapıyordu. 

"Aaaaa ikiz bilekliğimi bulmuşsun teşekkür ederim hadi aşağıya inelim." diyip beni kolumdan tutarak çekiştiren Belis'e karşılık tek bir adım bile atmadım. 

Atlas bana umutsuz gözlerle bakarak "Duydun değil mi?" dedi. Hala ağzımdan tek kelime çıkmamıştı ama sanırım bu soruya cevap vermeliydim. Bu yüzden kendimi toparlayıp yüzüme sahte bir gülümseme takındım. "H-Hayır hiçbir şey duymadım o yüzden parti için hiçbir şey bozulmuş değil merak etmeyin." dedim. Daha sonra yüzümdeki gülümsemeyi büyüterek merdivenlere doğru ilerledim. Onlarda arkamdan geliyordu ama aralarında bir şeyler fısıldaşdıklarını duyuyordum. Rol yapmalıydım bunu sindirene kadar ve Atlas'la bu konuyu konuşmak için cesaretimi toplayana kadar rol yapmalıydım. Spor salonuna girdiğimizde hiç bir şey yokmuş gibi voleybol oynayan kızların arasına katıldım. Atlas'ın da Kuzey ve Ayaz'ın yanına basket oynamaya gittiğini gördüm. 

İKİZ (TEXTİNG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin