''Onu sevdiğini biliyorum onu gerçekten seviyordun.''
Sude konuştuğunda burukça ona baktım ve gülümsedim. Yaklaşık iki yıldır sevdiğim ver her günümün birlikte geçtiği çocuktan bahsediyordu. Evet onu seviyordum hem de çok seviyordum. Ona açılacağıma karar verdiğim günlerde benden uzaklaşmış ve aramızdaki ilişkinin sert bir şekilde arkadaşlığı geçmeyeceğini söylemişti. Onu kaybetmiştim. Beni arkadaş gibi gören ve görecek birini seviyordum. Sevgimin karşılığını asla bana vermeyecekti. Bu yüzden onu hayatımdan çıkardım. Çoğu kişiyi kaybettmiştim. Hatta annem ve Sude dışında herkesi kaybetmiştim.
Sınıf kapısının önünde dururken deri ceketiyle ileride müdürün odasının önünde duran Tarihçiye gözüm takılmıştı. Bu adamı sevmeyecektim. Sevmeye çalışsam bile aklıma hep Fatih hocanın yerine geldiği gelecekti ve ben her seferinde bu yüzden ondan nefret edecektim. Müdürle konuştuktan sonra aşağıya inmişti.
*
Okul sıralarında uyumak aşırı rahatsızdı ama artık sırtım da kollarım da bu duruma alışmıştı. Sude yanıma oturduğunda bir gözümü açarak ona baktım.
''Dersimiz ne?'' Dedim.
Tarih kitaplarını sıranın üstüne çıkardığında yüzümü buruşturdum. O adama bu ilk dersimiz olacaktı. İlk kez Fatih hocanın yeri dolacaktı. Sınıf kapısı açıldığında içeriye simsiyah ve ciddi suratıyla giren tarihçiye baktım. İğrenircesine bakıyordum.
''Merhaba arkadaşlar.'' Dedi.
Herkes ona selam verdiğinde oturacaktık ki sert ses tonu kulaklarımıza ilişti.
''Üstünüzde okul kıyafeti hariçinde hiçbir şey görmek istemiyorum. Hemen çıkarıyorsunuz. Hemen!'' Dedi.
Sert çıkan ses tonuyla iç çekerek deri ceketimi çıkardım ve oturdum. Şimdiden Fatih Hocayı çok özlemiştim.
''Adım Uğur Aksoy.'' Dedi.
Sınıftakiler kafalarını salladıklarında devam etti.
''Dersimde çok katıyımdır. Tarih çabuk öğrenilen bir ders olmasının yanında çok çabuk unutulan bir de-''
Lafını arkada konuşulan sesler yüzünden kesmişti. Onlara sert sert baktı.
''Kesin sesinizi.'' Dedi.
Sınıfta ölüm sessizliği oluşmuştu. Sinirle gözleri birazcık normale dönmüştü. Onlardan gözünü çekti.
''Derslerime asla geç kalmayacaksınız. Benden bir saniye bile geç girseniz sizi yok yazarım.'' Dedi.
Fatih Hocayı kesinlikle çok özlemiştim. Sude'nin kulağına yaklaştım.
''Bu şimdi kesin disiplin kurulunun da başı olur.'' Dedim.
En ön sırada oturduğum için adamın gözleri beni bulmuştu. Bana bağırmamış veya kes sesini dememişti. Çokta sinirli bakmıyordu ama yine de susmamı istediği her halinden belliydi. İlk ders dersi nasıl işleyeceğini ve performans verme kriterleri hakkında konuştu. Performansların birini yeni alacağımız ve çözeceğimiz bir tarih soru bankasından verecekmiş. Bana Fatih Hoca gitmeden önce bir tane vermişti. Sadece bir kaç sayfa çözmüştüm. Kabul etmesi için teneffüste onunla konuşacaktım. Zil çaldığında kapıda onu bekledim. Sınıf defterini imzalayarak kapıya yaklaştığında istemesem de gayet iyi bir öğrenci olmaya özen gösterdim.
''Hocam.'' Dedim.
Kapı da durarak beni gördü ve yanıma gelerek kafasını bana uzattı. Kapının önündeydik. Yavaşça konuşmaya başladım. Fatih hocadan sonra bana o kadar tuhaf geliyordu ki ...
''Siz hiç çözülmemiş bir kitap istediniz ama Fatih Hoca bana gitmeden önce bir test kitabı hediye etmişti. Çok çok dört sayfa çözmüşümdür onu kabul eder misiniz?'' Dedim.
Dudaklarını büzerek kafasını salladı.
''Maalesef. Hiç çözülmemiş al arkadaşlarından ayrımın olmasın.'' Dedi.
Yanımdan geçip gittiğinde göz devirdim. Fatih Hoca'nın hediye ettiği test kitabına bile izin vermemişti. Bu adamdan nefret etmiştim.
*
Hoca herkesle tanışırken sıra bana gelmişti. Ayağa kalkmadan yerimde kendimi tanıtmaya karar verdim diğer bir kaç kişi gibi. Sorduğu üç soru vardı ad,soyad,istediğin bölüm hepsini hızlı hızlı söyleyecektim. Bir an önce gitmesi için.
''Arya Öcal. Edebiyat Öğretmenliği.''Dedim.
Kafasını sallayarak Sude'ye geçtiğinde kaşlarımı çattım. Herkes teker teker kendini tanıtmıştı ve hepsine bir yorum yapmıştı. Ben hariç peki ya neden? Sadece göz devirmekle yetindim. Aman zaten beni tanımasına gerek yoktu. Zil neredeyse çalacak iken sınıfa bir soru yöneltti.
''Yarın tarih dersimiz var mı?'' Dedi.
Sınıftakilerden ses çıkmayınca tarih dersini sevdiğim için ben konuştum.
''İlk beş saat dedim.''
Bana baktı ve kafasını salladı.
''Dörtte olabilir pek emin değilim.'' Dedim.
Masasına ilerleyerek kendi ders programını çıkardı. Gözlerime baktı.
''İlk dört saat.'' Dedi.
Kafamı salladım. Zil çaldığında gidecektim ki sesini duydum.
''İnkilapta hangi konu da kalmıştınız?'' Dedi.
Ona baktım neden bana sormuştu ki? Sınıfta otuz kişiydik.
''Sanırım Kurtuluş Savaşıydı.'' Dedim.
Emin miyim dercesine bana baktı. Aslında pek emin değildim son hafta gelmemiştim.
''Emin olunca yarın söylersin.'' Dedi.
Çıkarken tekrardan dönerek bana baktı ve gitti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimliksiz ' {Daddy}
Teen FictionGenç kız güçlükle konuştu. "Gözlerinizi gözlerimden ayırın ki sizden ayrılabileyim." Dedi. Ondan yaşlarca büyük olan adam kızın ondan ayrılmamasını istiyormuş gibi gözlerini daha çok odakladı.