11

4.3K 246 49
                                    

Bu şarkı için Burak ve Batuhan kavga etti ama Batuhan kazandı. Bu şarkı Batuhan'dan size <3

İyi okumalar :)


Batuhan acele ile evden çıkınca onun dönmesini beklemiştim. Gitmeden önce Yusuf'u uyandırıp bir şeyler demişti ama dinlediğim belli olmasın diye cidden dinlememiştim. Uyku bende kafa mı yaptı? Hayır canım ne alaka.

Şuan gecenin üçü ve ben salonda oturup Batuhan'ı bekliyorum. En sonunda kapı açılınca ben de kapıya ilerledim. Batuhan eve girince ona baktım. Elindeki anahtar ile kapıyı açmış olmalıydı. "Sen niye uyumadın?" Dedi, gözlerim kapanmasın diye kendimi zor tutarken ona baktım. "Seni bekledim." Dedim, Batuhan bana karşı gülümseyince fark ettim, uyumak yerine Batuhan'ı bekleyip onun gülümsediğini görmek her şeye değermiş.

Batuhan elimden tutup odaya götürürken gülümsedim. Odaya gelince yatağa oturdum. "Artık uyuman lazım güzelim." Dedi, iyi de ne olduğunu anlatmayacak mısın? Yatağa uzanırken ona baktım. "Anlatsana." Dedim. Yorganı göğsüme kadar çektim. Batuhan yanıma yatınca "İşle ilgili." Dedi, daha fazla soru soramadım çünkü gözlerim artık kapanmıştı.


Öğlene doğru kalkıp yemek yemiştim. Öykü benimle vakit geçirmek istediğini dediği için okul yerine ona zaman ayırmıştım. Tamamen onla ilgilenince bana sürekli Yusuf abisiyle yurt dışına gitmek istediğini söyledi. Bunun için ona reşit olmadığını anlatmaya çalıştım ama reşit kelimesini bir oyuncak sandı ve almamı rica etti.

Öykü arada cümleleri kendi istediği şekilde anlıyor. Tabi, kimin kardeşi?

Eve geldiğimizde Batuhan'ın annesi Emel ile karşılaştık. Salonda koltukların yeri değişiyordu. Daha beni görmeden Öykü'yü de alıp sessizce yukarı çıktım. Önce Öykü'nün üstündekileri değişip sonra kendi üstümü değiştim.

Öykü ile beraber salona inecekken Öykü odasında kalmayı tercih etti. Keşke benim de öyle bir tercih hakkım olsa.

Salona indiğimde sevgili anneciğim salonun ağzına sıçmıştı. Tabii ki bunu ona söyleyemediğim için gülümseyerek yanına geçtim. "Hoş geldin evime." Dedim, belki biraz utanır yüzü kızarır falan diye düşündüğüm için evime derken vurgulamıştım ama ne yazık ki bana ters ters bakmaktan başka hiçbir şey yapmadı.

"Ne kadar da kirli bir ev." Diye söylenmeye başladı. Evi ben temizlemiyorum ki tuttuğunuz hizmetçi temizliyor. Cevap vermek yerine tekli koltuğa oturup ona baktım.

Emel hanım veya anneciğim kısacası ona diye hitap edeceğim halen daha bilmiyorum. Bana söylenmeye devam ederken "Bu evle ilgilenmiyorsan neden seni aldık ki?" Diye bir cümle kurdu. Beni hizmetçi diye mi aldılar? Hadi diyelim beni hizmetçi olarak aldılar, ee o zaman evde neden Aysel abla var?

Susmak bilmeyen mahalle karılarından daha çok konuşmaya başlayınca artık bana bir fenalık geldi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra tekrar ona baktım. "Harbi Emel hanım ya, beni neden aldınız?" Diye sordum. Bana cevap vermek yerine onun kurduğu yüzlerce cümleye sadece bir cümle ile karşılık verdim diye "Terbiyesiz." Diye söylendi.

Sakin kalmaya çalışarak onu izledim. Tam karşıma oturup "Kahve yap da içeyim gelin." Dedi. Kahve yapacam ve o mu içecek? Gülümsedim. "Başka bir emrin var mıydı?" Diye sordum.

Galiba dediğim şey ciddiye almış olacak yanında kurabiye de istediğini söyledi. İtiraz etmeden gülümseyerek mutfağa gittim. Aysel abladan -ki ismini Batuhan'dan  duymuştum- birer kahve yapmasını ricada bulundum.

Aysel abla kahveyi yaparken ben de sandalyeye oturup telefonla ilgilenmeye başladım. Aysel abla kahveyi yapmış hatta yanına bir kaç kurabiye koymuştu. Ayağa kalkıp Aysel abladan tuz istedim. Aysel abla bana tuzu verince birer kaşık tuz alıp kahvenin içine attım. Kaşıkla karıştırıp tepsiyi elime aldım.

AşiretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin