13

3.7K 219 67
                                    

Media: Öykü

İyi okumalar <33333

---

Hamileyim. 

Ellerim titremeye başladı. Gözlerim istemsizce dolarken derin bir nefes alıp verdim. Elimde duran hamilelik testini lavabonun yanında duran küçük çöp kutusuna attım. Ellerime karnıma koydum. Bu yaşımda burada nasıl bir bebek olabilirdi?

Içeriden ismimi seslenen Batuhan'ın sesini duydum. Ona bu durumu söylemeli miyim? Elimdeki karnımı çekip kapının elçeğine götürdüm elimi. Ne yazık ki elim orada öylece kalakaldı, çünkü kapıyı açacak cesaretim yoktu. "Abla!" Bu sefer bağıran Öykü'ydü. Anlık bir cesaretle kapıyı açtım.

Öykü'nün sesinin geldiği yere doğru ilerledim yani salona. Serpil, Ferit, Yusuf yani çok kişi buradaydı. Boş bulduğum tekli koltuğa oturdum. Kapıdan içeriye Batuhan girince herkes ona baktı. "Ben de seni arıyorum. Neredesin sen Eva?" Diye söyledi telaşlı sesiyle. Tekrar bütün gözler bana bakmaya başladı. Ne diyeceğimi bilemedim. Aslında diyeceğim şey çok basitti ama basit olduğu kadar da zordu.

"Ben.." Hamileyim diyemedim. On sekiz yaşında olup, evlenip hamile kaldığımı söyleyemedim. Bu diyemediğim şeyi yaşamak o kadar zor geldi ki şu an. Tekrardan midem bulandı ama bu sefer hamilelikten değil stresten.

"Sen?"

"Hamileyim." Hızlı bir şekilde söylemiştim. Eğer şu an demeseydim hiçbir zaman diyemezdim. Hepsinin yüzünde güller açmaya başladı. Sanki bu duruma bir üzülen benmişim gibi. Kimse on sekiz yaşında olduğumu farkında değil mi?

Batuhan hızlı adımlarla yanıma gelip sarıldı. Kendimi o kadar kötü hissediyorum ki, kendimden bile çok sevdiğim adamın bana sarılışına karşılık veremiyorum. Sanki ellerim benden istemsiz bir şekilde çalışmaya başladı ve Batuhan'ı göğsünden ittirdim. "Özür dilerim, ben bebeğin olduğunu unuttum yoksa çok mu sıktım seni?" Konuşması belki tonu bile anlayamıyorum ama öyle bir seste söyledi ki bunu. Sanki teselliye ihtiyacım varmış gibi söyledi bunu. Gözlerim dolarken "İyi misin?" Sorusu geldi Serpil'den.

Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Ben bu çocuğu istemiyorum." Ağzımdan dökülen kelimeleri artık ben yönlendiremiyormuşum gibiydi. Sanki içimden ne geliyorsa anında dışarı söylüyorum. Yoksa iç sesimi falan mı kaybettim?

Ferit'in öksürük sesi geldi kulağıma. "Biz kalkalım siz isterseniz bi yalnız konuşun." Dedi. Batuhan bana bakıp hiçbir şey demeden koltuğa oturdu. Yusuf ise Öykü'nün elini tutup "Parka gidelim mi güzelim?" Diye sordu. Öykü kafasını onaylarcasına sallarken "O zaman hep beraber çıkalım." Dedi Serpil.

Ferit onlar evden çıkınca yani kapının kapanma sesi gelince Batuhan'a  geri baktım. "Yapmazsın bunu." Dedi, sesimdeki ton o kadar netti ki bir şey diyemedim. Kendimi toparlayıp "Ben istemiyorum." Dedim. Batuhan kaşlarını çatıp bana baktı.

"Eva bak, ben senin her zaman arkanda durdum ama şu an durumlar çok farklı. Sen şu an kendini değil çocuğu da yakıyorsun."

Ben kaşlarımı çatarken evde çalışan Aysel abla içeriye girdi. Ortada duran masaya meyve tabağını koydu. "Afiyet olsun efendim." Deyip salondan çıktı. Meyve tabağına baktım. "Yapamazsın." Diyen Batuhan'a döndüm. Benim karnımda olan bir şey benim yönetemeyeceğimden mi bahsediyordu? Kaşlarımı çattım. "Yapamam öyle mi?" Galiba hamileliğin verdiği hormon düzensizliğinden dolayı sinirlerimi iyice bozulmuştu  Küçücük bir şey bile sinir krizine girebilirdim şu an.

Ayağa kalkıp masada duran meyve tabağını elime aldım. Hızlı bir şekilde meyve tabağının üstteki meyveleri masaya döktüm. Boş olan tabakla karnıma vurdum. "Ben bu çocuğu istemiyorum!" Bağırmaya devam ederken tabakla karnıma daha şiddetli vuruyordum. Batuhan elimdeki tabağı alıp hızla yere attı. Tabak yerde paramparça olmuştu. Sinirle Batuhan'a bakarken Batuhan beni tekli koltuğa oturtturdu. "Napıyosun sen Eva!?" Diye bağırdı. Kollarımdan tutarak oturduğu yerde kollarımı tutmaya devam ederek kalkmamı engelliyordu.

AşiretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin