23

1.3K 91 37
                                    

İyi Okumalar

---

Yüreğim hızla çarpmaya başlamıştı. Batuhan'ın "Katil." Diye bahsettiği adam tam karşımda duruyor ve bana bakıyordu.  

"Ne işin var lan senin burada!?" Batuhan'ın sesi sert çıkmıştı. Yiğit'in odağı bendim. Sanki Batuhan'ın sorusunu duymamış gibi bana bakıyordu. Gözlerini hafifçe indirdi. Karnıma baktığında yüzüme yerleşen buruşukluk içimde tiksinme hissiyatı verdi.

"Konuşabilir miyiz?" Diye sordu bana bakarak. Batuhan benim önüme geçip "Ne konuşacaksın sen benim karımla?" Diye sordu. Ferit benim gibi olanları anlamaya çalışıyordu. 

Batuhan'ın yüz ifadesi sertleşti. Gözleri, Yiğit'e karşı bir öfke dolu bakışlarla doluydu. Ben ise karışık duygular içinde sıkışıp kalmıştım. Ferit bana baktığında bu ruh halimi anlamış olacak ki Batuhan'a kaç göz yaparak beni gösterdi. Ne zaman dolduğu anlamadığım gözlerimi elimin tersiyle sildim. 

"Geç içeriye." Dedi Ferit. Oturma odasına geçtiğimizde sessizlik odaya hakim olmuştu. Batuhan'ın yanına oturdum. Odanın içinde üç katil ve bir ben vardım. 

Ama korkmuyordum.

Sanki bir şey olsa Batuhan önüme atlayacakmış, beni diğerlerinden koruyacakmış gibi hissediyorum. 

"Nereden başlasam pek bilmiyorum." Dedi Yiğit, gözlerini yere dikerek. "Özür dilemek istiyorum. Geçmişte yaptıklarım için gerçekten üzgünüm. Amacım çocuğunuza zarar vermek değildi zaten böyle bir şey olsa Eva'yı hastaneye götürmezdim." 

Ben ona bakıp dinlerken Batuhan kaşlarını çatmış gözlerinin içe bakıyordu.

"Herkese zarar verebilirim ama bir çocuğa asla böyle bir şey yapamam. Bu dediklerimin bir anlamı olmayabilir ama ben neden olduğum her şey için başta Eva olmak üzere hepinizden özür diliyorum."

Gözlerim Yiğit'in yüzünde dolaştı. Belki de değişmişti, belki gerçekten pişmanlık duyuyordu. Ancak Batuhan, hala geçmişte yaşananlardan beslenen bir öfkeyle dolup taşan bir volkan gibiydi. Onun sinirli bakışları, odanın içinde gergin bir atmosfer yaratıyordu.

Ben ise Yiğit'e karşı bir şey hissetmiyordum.

Çocuğumu ben de istemedim, onun ölmesini diledim Allah'tan. Şimdi çocuğum düştü diye ikisinin bu saçma kavgasına suç atacak değildim.

Belki bu kavgalar olmasa, düşmezdi diyemiyorum çünkü annesi olarak ben ölmesini istedim. Ona sahip çıkamayan tek kişi benim. İşler bu durumdayken kimseyi suçlamak istemiyorum.

Batuhan, sert bir tonla konuştu: "Yiğit, bu neyin garantisi? Geçmiş dediğin birkaç gün önce. Ne değişti?"

Yiğit, göz temasını bulmaya çalıştı. "Haklısın ama bebeğin öldüğünü yeni öğrendim. Batuhan sen de biliyorsun ki zamanında düşmanlar yüzünden annem düşük yapmıştı. O gün annemin o halini gördüğümde çocuk aklıma 'Asla bir bebeğe zarar vermeyeceğim' demiştim. Bu size çocukça gelebilir ama ben Eva'nın karnındaki bebeğine zarar vermek istemedim."

Zorlukla yutkundum. Kafamı sallayarak söze karıştım: "Yiğit, geçmişte yaşadıklarımızın izleri hala taze. Ancak umarım gerçekten pişmansındır. İçimde bir umut var ama aynı zamanda da sizlerin ne yapacağı belli değil." Yiğit bana bakıp "Özür dilerim Eva." Dedi yumuşak bir ses tonuyla. 

"Ben bu düşmanlığı bitirmek istiyorum." 

Yiğit'in ağzından çıkan cümle üzerine Ferit lafa girdi: "Öyle mi? Bu gün barışmak isterken silahlarımızı dün çalman tuhafıma gidiyor."

AşiretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin