19

2.4K 149 46
                                    

Media: Eva Kuday

İyi okumalar <3

--

Gözlerimi yorgunlukla açtım. Sanki sırtımda bir yük vardı. Gözlerim benden habersiz tekrardan kapandı. Acıyla inlendim. Gözlerimi açtığımda Batuhan'ın elimi tuttuğunu gördüm. Onu tamamen net görebilmek için gözlerimi birkaç defa hızla kapatıp açtım. Burnu kızarmıştı, gözleri doluydu. Sağ elini elimden çekip yanağını sildi. Öldüm mü? Ne oluyor?

"Batuhan?" Sessizce mırıldandım. Batuhan ise burnunu çekerek bana baktı. Dolu olan gözlerini görünce kalbimin paramparça oluş sesi kulağımı yankıladı. Batuhan ağzını açtı ki geri kapatması bir oldu. Gözümün önünde ağlamaya başladı. Bir şeyler demek istiyordu ama diyemiyordu. 

Kafamı çevirip etrafıma bakındım. Sol kolumda serum vardı. Hastanedeydim. En son hatırladığım şey Yiğit'in evinde olduğumuzdu. Gözlerimi tekrardan kapattım. Midemin altı ağırıyordu. Sanki içimden bir can almışlardı. 

Gözlerimi hızla açıp Batuhan'a baktım. "G-gitti mi?" İstemsizce kekelemiştim. Onu istemiyordum ama onun benden vaz geçmesi canımı yakıyordu. Batuhan bana baktı. Hafifçe kafasıyla onayladı. Birden donup kaldım. Sağ elimi çekip karnıma götürdüm. 

Ben tam seni istemeye başlamışken, niye gittin ki?

Dolan gözlerimi yukarıya bakarak tutmaya çalıştım ama nafile. Gözyaşlarım yanağımda süzülmeye başladı. Elimi karnımdan çekip yanağımı sildim. 

İçeriye doktor girince gözlerimi oraya yoğunlaştırdım. Batuhan hızla gözlerini silerek ayağa kalktı. Dışarıya karşı güçlü durmaya çalışıyordu. "Eva Hanım, başınız sağ olsun." Dedi doktor. Sessizce doktora bakarken derin bir iç çekti. "Bunu size söylemem için çok erken ama çocuğunuz yumurtalıklarınıza zarar vermiş." Kaşlarımı hafifçe çattım. "Ne demek oluyor bu?" 

"Ne yazık ki bir daha çocuk sahibi olamayacaksınız." 

Gözümden yaş değil de kan akıyor gibiydi. Her damla bana acı veriyordu. 'Ben bu çocuğu istemiyorum!' Diye bağırdığım zamanların sesleri beynimde zonkluyordu. Yutkundum. Ağzıma gelen acı suyla yüzümü buruşturdum. 

Pazar

Ayaklarımı uzattım. Karnım hâlen daha ağırıyordu. İçimde bitmek bilmeyen bir acı vardı. Büyükler de hep öyle söylerdi zaten: İnsan kaybedince anlarmış değerini.

Ne kadar mantıklı bir cümleymiş. Keşke bu cümleyi yaşayarak anlamayacak kadar şanslı olaydım. Keşke.. bebeğimi kaybedetmeseydim.

"Eva, daha iyi misin?" Diye sordu yanımdaki hemşire. Batuhan kötü bir haldeydi bu nedenle benle pek ilgilenemedi. Eve geldiğimizde ise Batuhan eve özel hemşire tutmuştu. Kendisi ise nerede bilmiyorum.

"Daha iyiyim."

Bana şefkati bir şekilde gülümsedi.

Kafamı boş duvara çevirdim. "Misafirleriniz var, fazla yorulmamanız lazım." Diye bir ses duydum. Gözlerimi hareket ettirerek bakındım. Hemşire odadan çıkınca odada tek başıma kaldım.

Çok geçmeden içeriye Batuhan'ın annesi ve babası girdi. Bu halime bir de sizinle mi uğraşacağım ya Allah aşkına? Batuhan'ın annesi yani yanlış hatırlamıyorsam Emel Hanım yanıma gelip oturdu. Elini karnıma koydu. "Nasılsın kızım?" Diye sordu. Gözlerine baktım. Doluydu. Sanki içinde bir şeyler kırılmıştı. Bu düşük olayı ona bir şeyler mi hatırlatmıştı?

Ben cevap verecekken babası konuştu. "Batuhan'ın yanına geçeyim ben siz özel konuşun." Kafamı onaylansına salladım. Batuhan evde miydi ki? Yani evde olup bütün gün yanıma gelmedi mi? Stresten dudağımı ısırdım. Batuhan'ın babası odadan çıkınca annesine kaydı gözlerim. "İyiyim, sağolun." Diye demin sorduğu soruyu cevapladım.

AşiretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin