( Düzenlendi ✅ )
İçeri girmek için yeltendiğimde kapının orada dikilen siyah gözlüklü bir koruma gördüm bu bana Efe'yi hatırlattı. Belki odur ve ben onu gözlüğünden ötürü tanıyamamışımdır.
Bunu öğrenmek için ona doğru ilerledim.Elindeki telefona bakıyordu.Tam önünde durduğumda başını kaldırıp bana baktı ve aniden gözlüğünü çıkardı.
"Melody"
"Efe!" Ve ellerimizi yumruk yapıp tokuşturduk. "Sen buralara gelebiliyor musun?" Dedim merakla. Güldü. "Tabiki.Jungkook'un özel koruması ve en yakın arkadaşıyım."
A aaa bu hiç olmadı.Burada tek güvenebileceğim insanın Efe olduğunu düşünürken Jungkook'un en yakın arkadaşı çıkması beni büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. "Efe senden birşey rica edebilir miyim?" Dedim ama bir maydonoz konuşmamızı böldü.
"Annem yemeğin hazır olduğunu söylememi istedi.Çabuk gelsen iyi olur çünkü açım."
Arkamdan gelen Maydonoz'un sesiyle ona döndüm ve imalı bir şekilde ellerimi belime yerleştirip ona doğru yaklaştım. "Senin aç olman benim umrumda değil.Şu an işim var 2 dakikaya geliyorum."
O da bana imalı bir şekilde yaklaştı. "Benim arkadaşımla ne işin olabilir merak ediyorum."
Ba ba ba hasbama bak sanki beyni var. "Efe ya şuna bişi de seninle konuşmam gerek" dedim Efe'ye dönerek. "Efe? Ona böyle mi sesleniyorsun?" Hayatında ilk defa Türkçe isim falan mı duyuyor?
"Heee aynen zoruna mı gitti?" Dedim sinirli sinirli bakarken. "Şaka mısın? Mike açsan içerde yemek hazır gelebilirsin ben gidiyorum bununla uğraşamıcam" Ve yanımızdan ayrıldı. "Mike mı? Sana böyle mi sesleniyor." Başıyla onayladı.
"Efe daha güzel bence o gıcığın taktığı ve yaptığı hiçbirşe-" Havalanmaya başladığımda gözlerim Jungkook'unkilerle birleşti.Beni kucağına almıştı. Ve ben ne yaptım?
"Yaaa bırak beni pis brokoli ben boşuna sana brokoli demiyorum.Beyin yoksunu seni.Tipe bak muşmula suratlı" Bir yandan söyleniyor bir yandan ellerimi saçma bir şekilde yukarı doğru sallıyordum.
E tabi muhteşem bir şekilde elimin Jungkook'a kafa atması da kurtulma yollarından biri.
Jungkook da beni hemen bırakmasıyla muhteşem bir şekilde yerle öpüştüm. Sanki çok güzel uyanmışım gibi birde yeri öptüm. Anında yerimden kalktım ve popomu tutmaya başladım o da kafasını tutuyordu ve biz söylene söylene içeri girdik.
"Hayır anlamıyorum insan hiç mi dikkat etmez kucağında bir kız var yani" dedim ona dönerek. "Bende anlamıyorum küçük hanım insan eliyle durduk yere nasıl kafama yumruk atar" Hadi be ordan çok acıtmadım.
Onun yanına yaklaştım.Kafasını tutan ellerini geri çektim ve bana yaklaşması için onu aşağı doğru çektim. Evet ondan kısaydım sadece azıcık.
Sonra alnındaki saçlarını geriye doğru ittirdim ve alnına üflemeye başladım. "Sanırım bazen tatlı olabiliyorsun he ne dersin?" Dedi. Söylediği şeyi idrak etmeye çalışırken beynim allak bullak olmaya başladı. Onun gözlerine baktığımda anlamsız bir parıltı gördüğüm gibi alnına tükürüp kaçtım.
"Ya Allah bismillah Tüü" Yukarı kata doğru kaçarken onun çığlıklarını duyabiliyordum. "Buraya gel seni var ya" Arkamdan geldiğini hissedince çabucak odama girdim ve kapıyı kapattım yatağımın oraya doğru giderken çoktan kapım yeniden açılmıştı.
Sinirli ve nefes nefese bana bakıyordu. "Ah ah sakin ol küçük çocuk ne diyeceğini biliyorum" dedim. İlk önce anlamsızca bana baktı sonra yüzündeki öfke tekrar eski yerini aldı.
Ben dalga geçer gibi sözlerimi söylemeye başlarken o da yanıma gelmeye başlamıştı. "Sen kafama tüküren ilk kızdın bu yüzden yarın seninle evlenicem diyeceksin değil mi?" Kahkaha atmaya başladığımda ise ayağım takılıp yatağa düştüm ve tabi o da üzerime
Ciğerimi deldi bu ne ağırlık "Seni sevmem için bana layık biri olman gerekir" Aşağıdan ona bakarken sırıttım.
"Sevmek kendi layık olması falan değildir koca adam. Sevmek Gözyasi olmaktir, yagan yagmur olmaktir. Bir sonbahar mevsiminin sari yapragi gibi tabi senin gibi biri ne anlar sevmekten.Anca bono loyok boro olmolo der"
Yakınıma daha çok girdi.Burun burunaydık "Peki şimdi hissettin mi?" Dedi. Ne yaşıyor mu cidden. Kafamı daha çok yaklaştırdım ona "Sadece senin sapık biri olabileceğini hissettim" Kapının aniden açılmasıyla bizde kalkarız diye düşünürken
BENİ ÖPTÜ
Onu hızlıca ittirerek kapıdakinin kim olduğuna bakmadan hızlıca merdivenlerden aşağı inip saklanıcak bir yer aramaya başladım.
Bir oda bulduğumda ise kapısını açıp içeri daldım. Tavana çizilmiş resimleri umursamadan elime bir fırça alıp gördüğüm tuvali yerleştirip resim çizmeye başladım. Genellikle sinirimi resim çizerek atarım.
Ama bu bana çok fazlaydı
BENİ ÖPTÜ!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRİNCESS/JK
FanfictionBu şatonun en güzel Prensesi olacağım demiştin evet ,boşversene sen benim gönlümün Prensesisin... /BİTTİ/ DÜZENLENDİ/ /02.05.2020/