"Şimdi ne yapacağız, Çağatay? Var mı aklında bir şey?" diye sordu Nihal endişeli ve ürkmüş bakışlarla. Nihal'i ilk kez bu kadar korkmuş bir şekilde gördüm. Boyu ufak tefek bir şeydir ama cesurdur. Bunu en çok da başınız derde girdiğinde görürsünüz. Size yardıma koşarken büyük bir cesaretle gelir ve yardım eder. Sonrasında yine eski masumluğuna geri döner. Masumken insanları kolayca kandırabilir. Kısacası Nihal, bir kadında olması gereken tüm özellikleri taşıyor.
"Eve gidelim de bakarız ne yapacağımıza. Uraz evdedir değil mi?"
"Mutlaka!"
"Ona ihtiyacımız olacak."
Beş dakika sonra eve vardık. Gittiğimiz gibi geri dönmedik. Daha sakin ve dikkatliydik. Apartman merdivenlerinden çıkarken aklıma bir şey geldi. "Hemen dönerim," dedim Nihal'e ve çıktığım merdivenlerden gerisin geri aşağı indim. Telefonumu çıkardım ve Derya'nın numarasını tuşladım. Şarjım yüzde üçtü, o yüzden konuşmayı kısa kesmeliydim. Hatamı telafi etmek için o kadarı yeterdi aslında. Yani, en azından yeteceğinden ümitliydim. Telefonu kulağımda birkaç saniye beklettim. Birkaç saniye sonrasındaysa hattın diğer ucundaki Derya'yı sesini duydum.
"Efendim?" dedi, sesi hasta gibi çıkıyordu.
"Derya, merhaba. Ben şey için aramıştım da." Lafı ağzımda geveliyordum. Aramadan önce böyle olacağını düşünmemiştim.
"Ne için?"
"Ben," dedim ve bir süre sessizlik içinde bekledim.
"Evet, sen? Dur tahmin edeyim: özür dileyeceksin değil mi?"
"Çok üzgünüm, Derya. Son birkaç gündür..."
Sözümü kesti. "Son birkaç gündür pek de iyi şeyler yaşamadın. Evet, Çağatay, biliyorum. Sen normalde böyle biri de değilsin. Çok iyi biliyorum. Sana kızamam tabii ki. Kırılmadın mı, diye soracak olursan kırıldım, evet. Ama beni arayıp da özür dileyeceğini biliyordum. Sabahtan beri de bunu bekliyorum zaten."
"Derya, seni seviyorum. Özür dilerim. Dediğin gibi hiç iyi günler geçirmiyorum. Ama telafi edeceğim. İnan bana."
"İstersen yarın buluşabiliriz."
"Çok isterdim lakin," dedim ve sustum. Az kalsın ağzımdan kaçıracaktım. Eğer öyle bir hataya düşmüş olsaydım Nihal'e veda etmek zorunda kalırdım. Bunu düşünmek dahi istemiyordum.
"Lakin?"
"Birkaç günlüğüne etrafta olmayacağım. Belki Yalova'ya, teyzemlere gider, orada kalırım. Ama geri döndüğümde zamanımın çoğunu sana ayıracağım."
"Söz mü?"
"Söz!"
"Tamam, o zaman. Döndüğünde görüşürüz. Seni seviyorum."
İlk kez söylediğim bir yalanı destekleyebildim o an, çünkü Derya etrafımda görünürse katil ona da bir şey yapabilirdi. Bunu göze alamazdım. Görüşürüz, diyemeden telefonumun kapandığını fark ettim. Telefonun şarjı bitmişti. En azından, Derya'yı beni affettiğini duyabilmiştim.
Tekrardan apartmana girdim ve merdivenlerden yukarı çıktım. Asansörler bozuktu herhalde. Yoksa neden Nihal asansörleri kullanmayıp da ta altıncı kata kadar merdivenlerden çıksındı ki? Çalışıyor mu diye bakmaya bile erindim. Zaten eve de varmıştım. Ayakkabımın bağcıklarını çözdüm ve tam kapıyı çalacaktım ki içeriden bağırış sesleri duydum. Nihal'le Uraz kavga ediyorlardı. Mevzuyu az çok tahmin edebiliyordum. Başrolde ben vardım ve bunu bir tek ben çözebilirdim, yani öyle sanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1 DAVA 5 OYUN
Mystery / Thrillerİstanbul'un son polisiyesi... Çağatay, anne ve babasının ölümü üzerine beyninden vurulmuşa döner ve olacaklardan habersiz ayakta durmaya çalışır... Okurları tahmin edemeyeceği sonuçlara çıkaracak gizemlerle buluşturan "1 Dava 5 Oyun" polisiye-cinaye...