BÖLÜM 14

226 90 24
                                    

Gözlerime inanamıyordum. Bu gerçek olamazdı. Olmasını isterdim, lakin olamazdı. Allah'ım, gerçek mi bu?

"Selim?" diyebildim sonunda.

"Çağatay, kardeşim!"

Bu Selim'di. Gerçekten oydu. Bu da katilin bir oyunu muydu yoksa? Ama sesi de Selim'inkinin aynısıydı. Ama nasıl olurdu?

Selim üstüme koştu ve beni sertçe kollarının arasına aldı. "Hiç gelmeyeceksin sanmıştım, dostum."

"Ama sen..."

"Hepsi oyundu. Onun oynadığı bir oyun."

"O? Katil mi?"

"Evet."

Bir anda içimi acayip bir sevinç kapladı. Selim'i üzerimden attım. Yaşla dolan gözlerimle ona baktım.

"Peki," dedim, "ya ailem?"

Boynunu eğdi. "Üzgünüm, dostum."

Sevinç içinde kederlere boğuldum.

Bu bir mutlu bir son muydu? Yoksa acı hatıralarla yön bulan yeni bir başlangıç mı?

"Peki, ya son oyun?" diye sordum.

"İçeride, seni bekliyor."

Elini omzuma attı ve beraber içeri girdik. "Korkmana gerek yok," demesi dışında tek kelime etmedik. Heyecanım gitmişti. Korkum da aynı şekilde. Yanımda süt kardeşim vardı çünkü. Sonuna kadar güvenebileceğim bir dostum vardı.

Holde ayakkabılarımızı çıkardık ve içeri, oturma odasına geçtik. Koltukta bir adam oturuyordu. Genç bir adam. Bana bakıyordu öylece. Gözünü dahi kırpmadan.

"Geç otur," dedi, karşıdaki tekli koltuğu gösterip.

Bu ses... telefondaki sesti. Şu an karşımda duruyordu. Kahverengi gözleri vardı, kumral saçı, beyaz teni... Bana benziyordu. Burnu dışında tabii, kırılmış gibiydi. Benim burnum onunkinin yanında fazla düz ve küçük kalırdı. Boyu benden uzundu. Bir seksen beş falandı. Baştan aşağı süzdüm onu.

Artık içimde gram korku kalmamıştı. Tamam da nefretim nereye gitmişti? Gördüğüm yerde boğazına yapışacaktım, hani? Hiç acımayacaktım, öldürecektim oracıkta. O aileme acımış mıydı ki? Hayır, acımadan annemi de babamı da öldürmüştü.

"Çağatay, bana olan kızgınlığını anlıyorum." -Nereden anlamıştı?- "Ama izin ver, ver de anlatayım."

"Neyi? Ailemi nasıl öldürdüğünü mü? Beni günlerdir nasıl süründürdüğünü mü? Kız arkadaşımı nasıl kaçırdığını mı? Hangisini?" Kinim yavaş yavaş yerine geliyordu. "Ulan, senin yüzünden katil oldum ben! Aşağılık herif! Neyi anlatacaksın? Hayatımı birkaç günde nasıl zehir ettiğini mi?"

"Bunların hepsini neden yaptığımı..."

"Nasıl bir yalan söyleyebilirsin ki? Sana olan nefretimi nasıl bir yalan hafifletebilir ki?"

"Gerçekleri bilmen yeterli olacaktır. Bu işte, beşinci ve son oyun. Sona geldik artık."

"Yine mi oyun?"

"Bu oyunda hiçbir şey yapmanı istemeyeceğim. Sadece beni dinle, sözümü kesmeden. Sadece sorduğum sorulara cevap verirken konuş, tamam mı?"

Yanımdaki kanepede oturan dostum Selim'e baktım. Başıyla katili onayladı, dinlemem gerektiğini işaret etti.

"Konuş!"

"Bu mahalle senin için ne anlam ifade ediyor?"

"Bu mahalle mi?"

1 DAVA 5 OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin