Uğur arabayı geldiğimiz evin karşısına park ettikten sonra hepimiz arabadan indik. Kısaca eve göz attım. Tek katlı, bordo renkli bir evdi. Evin ışıkları yanmıyordu. Bu da demek oluyor ki evde kimse yok.
"Plan ne?" dedim evi incelemeye devam ederken.
"Büyük ihtimalle ikisi beraber gelecekler," dedi Uğur. "Birazdan gelirler. Biz Ateş'le evin sol tarafına, sen de sağ tarafına saklanacaksın. Biz onların dikkatini çekmek için ses çıkaracağız. Yalçın kontrol etmek için bizim saklandığımız tarafa doğru geldiğinde kızı bir şekilde oyalamaya çalış." Cümlesi bittiğinde Ateş'le beraber karşı kaldırıma geçtiler. Ben de onları takip ettim. Onlar saklanacakları yere gitmeden önce Ateş bana dönüp, "Sakın ses falan çıkarma," dedi. Gözlerimi devirdim ve, "Çocuk muyum ben? Biliyorum herhalde," dedim ve saklanacağım yere geçtim. Onların beni göremeyeceği fakat benim onları rahatlıkla görebileceğim bir yere saklanmıştım.
Cebimden telefonumu çıkardım ve sessize aldım. Yaklaşık on dakika boyunca orada öyle bekledikten sonra siyah bir araba evin önünde durdu ve içinden bir kızla erkek çıktı. İkisinin elinde de poşet vardı. Onlar evin kapısının önüne geldiklerinde bir dal parçasının kırılma sesi geldi. İkisi de başlarını sesin geldiği yöne çevirdi.
"O ses neydi?" diye sordu kız elindeki anahtarı sallayıp ses çıkartırken.
"Kedi falandır herhalde," dedi çocuk. Çimenlerin üzerinde yürüme sesi geldiğinde elindeki poşetleri sevgilisine verdi ve, "Sen eve gir. Ben bir bakıp geleyim," dedi. Çocuk kızın yüzündeki korkmuş ifadeyi gördüğünde kızın yüzünü ellerinin arasına aldı ve, "Hemen geleceğim," dedi. Ardından temkinli adımlarla sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı. Çocuk gözden kaybolunca derin bir nefes alıp yerimden çıktım ve ses yapmadan kızın yanına yürümeye başladım.
"Selam," dememle birlikte kız yerinde sıçradı. "Özür dilerim. Korkuttum mu?" dedim hafifçe gülümseyerek. Kız gülümsememi gülümseyerek karşıladı. Elimi sıkması için kıza uzatırken, "Ben Nisa," diyerek sonradan kızın başıma bela olmaması açısından yalan söyledim. "Bu mahalleye yeni taşındım. Komşularımla tanışayım dedim." Kız uzattığım elimi gülümseyerek sıkarken, "Ben Güneş," dedi. Ardından kapıyı anahtarla açtı ve, "İçeri geçmez misin?" dedi. Memnun bir şekilde gülümsedim. Sandığımdan daha kolay olmuştu. "Olur."
İçeri girdiğimde eve kısaca göz gezdirdim. Oldukça şık dizayn edilmişti. "Ben elimdeki poşetleri mutfağa bırakayım, sen de şu odaya geç," diyerek parmağıyla geniş kapılı bir odayı gösterdi. Ona gülümsedikten sonra gösterdiği odaya girdim. Tekli koltuğa oturup kızı beklemeye başladım.
Birkaç saniye sonra Güneş içeri girip yanımdaki üçlü koltuğa oturdu ve, "Buralarda boş ev olduğunu bilmiyordum," dedi. Bir şey belli etmemeye çalışarak gülümsedim. "Mahallenin girişinde boş bir ev var. Oraya taşındık ailemle birlikte." Güneş anladığını belirtircesine gülümseyerek başını salladı ve, "Eve sadece uyumak için geldiğimizden bilmiyor olabilirim," dedi. Anlamayarak kaşlarımı çattım. "Tek yaşamıyor musun?" diye sordum. Kesinlikle oyuncu falan olmalıydım.
Güneş gülümseyerek başını sağa sola salladı ve, "Erkek arkadaşımla beraber yaşıyorum," dedi. Başımı salladım. "Anladım."
Güneş, bir süre tedirginlikle camdan dışarı bakınca, "İyi misin?" diye sordum. Kız kafasını bana çevirdi ve gözlerime baktı. "İyiyim," dedi. Ayağa kalktı ve, "Ben sana kahve yapayım," dedi. Ben de ayağa kalkıp, "Ben de geleyim seninle," dedim ve beraber mutfağa geçtik. Ben sandalyeye otururken, o da dolaptan kahveyi ve fincanları çıkardı. "Nasıl olsun kahven?" dedi.
"Şekerli olsun," diye cevapladım ve derin bir nefes aldım. Fazlasıyla gerilmiştim. Kızın gülümseyen yüzüne gülümserken, içimden bu akşamın çabucak bitmesini diledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Odun
Teen Fiction"Eğer bir daha bana odun dersen..." diye fısıldadı dişlerinin arasından. "Külahları değişiriz." "Bence ben sana odunla ilgili bir lakap bulayım ya," dedim onu duymayarak. Ardından bir süre düşünür gibi yaptım. "Buldum!" dedim sevinmiş gibi yaparak...