Eve geldiğimizde odama çıkıp saatin kaç olduğuna baktım. 18.24'dü. Eren yedi gibi geleceği için hazırlanmaya başladım. Üzerimi giymeden önce makyaj masama oturdum ve saçlarımı su dalgası yapmaya başladım. Saçlarımı hızlı bir şekilde yaptıktan sonra ellerimle saçlarımı düzelttim ve omuzlarımdan sarkmasını sağladım.
Saçlarımın işi bittiğinde ayağa kalktım ve üzerimdeki kıyafetleri çıkartıp elbisemi giydim. Tekrar makyaj masama oturduktan sonra makyaj yapmaya başladım. Gözlerime siyahın tonlarındaki farlardan sürdükten sonra far karıştırma fırçasıyla dağıttım. Ardından elime eyelineri aldım ve gözlerime çektim. Eyelinerle işim bittikten sonra makyaj çantamın içine koydum ve elime maskaramı aldım. Onunla da işim bittikten sonra makyaj çantamın içine koyup elime mat, kırmızı bir ruj alıp dudağıma sürdüm.
Elimdeki ruju makyaj çantamın içine koyarken kapım çaldı. Ayağa kalkıp üzerimi düzeltirken, "Gel," dedim. Kapı açıldığında arkamı döndüm ve kimin geldiğine baktım. Annem gelmişti.
Annem beni gördüğünde, "Çok güzel olmuşsun kuzum," dedi. Ona gülümsedikten sonra yatağıma doğru ilerledim ve üzerine koyduğum topuklu ayakkabılarımı elime aldım. Yatağın üzerine oturduktan sonra ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Ayağa kalkıp karşımdaki aynaya bakarak saçlarımı düzelttim.
Anneme döndüğümde üzerine koyu yeşil bir tulum giydiğini gördüm. "Dışarı mı çıkacaksınız?" dediğimde kafasını salladı. "Başaklar'la yemeğe gideceğiz," dedi. "Sizin balonun yapılacağı yere çok yakınmış. Baban öyle söyledi." Anneme ve babama balonun yapılacağı yeri söylemiştim ama gideceğimiz mekânın nerede olduğunu bilmiyordum.
Kafamı salladıktan sonra elime telefonumu aldım ve saate baktım. 19.36 olmuştu ama Eren hâlâ beni aramamıştı. Tam bir şey mi oldu acaba? diye düşündüğüm sırada telefonum elimde titremeye başladı. Eren arıyordu.
Aramayı yanıtladıktan sonra kulağıma götürdüm ve, "Alo?" dedim.
"Ben aşağıdayım," dedi Eren.
"Geliyorum," dedikten sonra telefonu kapattım. Simli, gümüş, oldukça şık, fazla büyük olmayan çantamı omzuma taktım.
Makyaj masama doğru ilerleyip üstündeki makyaj çantamı açtım ve içinden az önce sürdüğüm rujumu, maskaramı ve cep boy kırmızı makyaj aynamı aldım. Ardından elimdekilerle beraber telefonumu da çantamın içine koydum.
Masanın üzerindeki çilekli parfümü alıp boynuma ve elbiseme sıktım. Parfümü masaya geri koyduktan sonra anneme döndüm ve gülümseyerek, "Ben çıkıyorum," dedim. Annem gülümsedikten sonra ona doğru yürümeye başladım. Odamın ışığını kapattım ve annemle beraber aşağı indik.
Salona girdiğimizde babam gözlerini bize çevirdi. Oturduğu tekli koltuktan kalktı ve yanımıza geldi. Babam elimden tutup beni etrafımda döndürdükten sonra gülümseyerek, "Çok güzel olmuşsun kızım," dedi. Ona gülümsediğim sırada annem yapma bir şekilde öksürdü. Babamla aynı anda anneme baktığımızda kollarını kavuşturmuş, babama baktığını gördüm.
Babam gülümseyerek anneme sarılırken, "Sen zaten güzelsin," dedi. Ayrıldıklarında ikisinin de yanaklarından öptükten sonra, "Ben kaçar," diyerek arkamı döndüm ve kapıya doğru yürüdüm. Onlar da arkamdan geldiler.
"Siz ne zaman çıkacaksınız?" dedim aynaya bakarak üstümü düzeltirken. "Sinanlar aradığında çıkacağız," dedi babam. İkisine de sarıldıktan sonra kapıyı açtım. Eren karşımda arabasına yaslanmış bir şekilde beni bekliyordu. Siyah bir takım elbise giymişti. Oldukça iyi görünüyordu. Beni gördüğünde doğruldu. Birkaç saniye şaşkınca beni inceledi. Ardından hızlı adımlarla yanımıza geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Odun
Teen Fiction"Eğer bir daha bana odun dersen..." diye fısıldadı dişlerinin arasından. "Külahları değişiriz." "Bence ben sana odunla ilgili bir lakap bulayım ya," dedim onu duymayarak. Ardından bir süre düşünür gibi yaptım. "Buldum!" dedim sevinmiş gibi yaparak...