Medya: Zeynep Casalini - Duvar
Yaklaşık on dakika sonra Ateş'in banyodan çıktığını bildiren banyo kapısının açılıp kapanma sesini duyduğumda kafamı telefonumdan kaldırıp Ateş'e baktım. Yatağa doğru ilerlerken az önce benim kullandığım baş havlusuyla saçını kuruluyordu. Altına gri bir eşofman, üstüne de beyaz bir tişört giymişti. O yatağa otururken telefonumdaki oyunu oynamaya devam ettim. Oyunu tekrar geçemeyince, "Hay ben böyle şeyin..." diyerek öfkemi dillendirdim.
Ateş hâlâ saçını kurularken, "Ne oldu lan?" dedi.
"Geçemedim bölümü," dedim mutsuzca. Ateş ayağa kalkıp yanıma geldi. Telefonu elimden çekip alınca, "Ne yapıyorsun ya?" dedim öfkeyle. Ateş bana cevap vermek yerine telefonumdaki oyunu oynamaya başladı. Ben de sesimi çıkarmayıp onu izlemeye başladım. Birkaç dakika sonra bölümü geçip telefonu bana uzattı.
"Nasıl ya?" dedim telefonu elinden alırken. "Benim iki gündür geçemediğim bölümü sen nasıl iki dakikada geçebilirsin ki?" Ateş yatağımdan kalkıp kendi yatağına ilerlerken, "Ben bu oyunun ustasıyım kızım," dedi. "Olsun o kadar." Yatağına oturup eline telefonunu aldığı sırada içeri babamla Sinan Amca girdi.
Onlar sandalyeye otururken Ateş, "Baba, benim arabam orada kaldı," dedi.
"Yarın sabah alırız oğlum," dedi Sinan Amca. Ateş kafasını aşağı yukarı sallarken Sinan Amca devam etti. "Hadi uyuyun. Yarın erken kalkacaksınız." Saate baktığımda 21.13 olduğunu gördüm.
"Daha çok erken," dedim. Babam ayağa kalktı ve ışığı söndürdü. Ardından Ateş'in yatağının üzerindeki kumandayı aldı. Tam televizyonu kapatacakken bir bana bir Ateş'e bakarken, "Çizgi film mi izliyorsunuz?" dedi gülerek. Sinan Amca'yla ikisi gülerken Ateş, "Ses olsun diye açtık ya," dedi. Hafifçe utandığı belli oluyordu. Babam televizyonu kapattığında içerisi kapkaranlık oldu.
"Hadi uyuyun," dedi sandalyeye otururken. Ateş'le ikimiz homurdanarak yatağa yattık. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Yaklaşık yarım saat sonra uykuya daldım.
*****
"Hadi kalk!" Odanın içinde tanıdık bir erkek sesinin bağırıp omuzlarımdan sarsmasıyla yerimde sıçradım. Gözlerimi aralayıp kimin beni uyandırmaya çalıştığına baktığımda Ateş adlı odun olduğunu görmem sinirlenmeme neden oldu.
Ona arkamı dönüp yastığa sarılırken, "Çocuk, bir git başımdan!" diye bağırdım.
"Keyfimden uyandırıyorum sanki," diye söylendi Ateş. "Saat on oldu, kalk hadi!"
"Ya sen git arabanı al da öyle uyandır beni."
"Sen uyurken biz gittik aldık arabayı. Babamlar çıkış işlemlerini hallettikten sonra çıkacağız." Ben kalkmamakta ısrarcı olduğum için Ateş üzerimdeki pikeyi açtı ve, "Kalk hadi!" dedi. İstemeyerek yatakta doğrulduğumda Ateş, "Şükürler olsun," dedi. "On dakikadır seni uyandırmaya çalışıyorum."
Ateş yataktan kalktığı sırada annemle Başak Teyze içeri girdi.
"Günaydın kuzum," dedi annem yanıma gelip yanağımdan öperken.
"Günaydın anne."
"Birazdan hastaneden çıkıp eve geçeceğiz," dedi annem. "Ateş sabah erken uyandığı için o eve gidip eşyalarını falan aldı. Biz de aldık. Sana da alacaktım ama sen benim aldıklarımı beğenmezsin diye almadım." Annemle gülüştükten sonra devam etti. "Eve gidip sen de eşyalarını aldıktan sonra yola çıkacağız." Kafamı aşağı yukarı sallarken telefonumu elime aldım ve Eren'e mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Odun
Teen Fiction"Eğer bir daha bana odun dersen..." diye fısıldadı dişlerinin arasından. "Külahları değişiriz." "Bence ben sana odunla ilgili bir lakap bulayım ya," dedim onu duymayarak. Ardından bir süre düşünür gibi yaptım. "Buldum!" dedim sevinmiş gibi yaparak...