Bir süre babamın söylediği şeyin etkisinden kurtulamadım. Beni şoktan annemin bağırması çıkardı. "Ne diyorsun sen Murat? Şaka mı yapıyorsun?"
"Keşke şaka olsa," dedi babam. "Sinan kendindeymiş ama Başak'ı ameliyata almışlar." Annemin gözleri dolmaya başlarken, "Üzerimizi giyelim de hastaneye gidelim hemen," dedi babam anneme.
"Ben de geliyorum," dedim. Babam bana döndü ve, "Sen hiçbir yere gelmiyorsun kızım," dedi.
"Hemen üstümü giyip geliyorum," dedim babamın dediğini umursamayarak. Ardından koşarak salondan çıktım ve odama girdim. Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra dolabın içinden bordo renkli tüylü bir kazak ve siyah bir kot pantolon çıkarıp vakit kaybetmeden giydim. Odamdan çıkıp aşağı indiğimde annemlerin de giyindiklerini, beni beklediklerini gördüm. Vestiyere astığım montumu üzerime giydikten sonra hep beraber evden çıktık.
Arabada giderken babam sürekli annemi sakinleştirmeye çalışmış, fakat annem bir türlü sakinleşmemişti. Hastaneye gelene kadar bu böyle sürmüştü. Babam arabayı hastanenin önüne park ederken Ateş'in arabasını gördüm. Kim bilir o ne hâldeydi.
Hepimiz arabadan inip hastaneye girdiğimizde babam hasta danışmanının yanına gitti. Ardından yanımıza geldi ve, "İkinci kata çıkacağız. Sinan'ın odası oradaymış," dedi.
İkinci kata çıkıp Sinan Amca'nın kalacağı odaya girdiğimizde Sinan Amca bizi gördüğü an, "Başak iyi mi? Nerede?" diye sorular sormaya başladı. Yüzünde sıyrıklar vardı.
"Başak'ı ameliyata almışlar," dedi babam sandalyelerden birine otururken.
"Ben ameliyathaneye gideceğim," dedi annem.
"Hayatım ne yapacaksın orada?" dedi babam. "Ameliyatta zaten. Çıkınca beraber gideriz." Annem bir süre istemiyormuş gibi babama baktıktan sonra babamın yanındaki sandalyeye oturdu.
"Benim yüzümden," dedi Sinan Amca ağlamaya başlarken. "Yol boş diye buzlu yolda hızlı gidiyordum. Tabii kaçınılmaz olarak araba buzda kaydı." Durdu ve derin bir nefes aldı.
"Araba yoldan çıktı ve sağa devrildi." Ağlamasını şiddetlendirirken, "Ona bir şey olursa kendimi hiç affetmeyeceğim," dedi. Gözlerim dolmaya başlarken babama döndüm ve, "Başak Teyze'nin ameliyat olduğu ameliyathane nerede?" dedim.
"Dördüncü katta," diye cevapladı babam. Hiçbir şey söylemeden odadan çıktım ve koşarak asansörlerin olduğu yere yöneldim. Asansörlerden birinin düğmesine bastım ve ayağımı gergin bir şekilde yere vurarak asansörün gelmesini beklemeye başladım. Bir süre sonra asansörün kapısı açıldığında hızla içeri girdim ve dördüncü katın düğmesine bastım. Asansör sonunda dördüncü katta durduğunda kapı açıldı. Kapının açılmasıyla beraber bağırma sesleri duymaya başladım. Asansörden çıktığımda Ateş'i iki tane güvenlik görevlisinin tutuğunu gördüm.
"Beyefendi sakin olun!" diye bağırdı güvenliklerden biri.
"Bırakın!" diye bağırdı Ateş. "İçeri gireceğim bırakın!" Farkında olmadan gözümden yaşlar akmaya başladı.
"Ateş!" diye seslendim ağlayarak. Ateş hareketlerini durdurdu. Ardından güvenliklerin kollarından kurtuldu ve arkasını döndü. Beni gördüğünde bir süre durup gözlerime baktıktan sonra koşarak yanıma geldi ve kollarını belime doladı. Alnını omzuma dayayıp hıçkırarak ağlamaya başladı. Kollarımı boynuna doladıktan sonra ben de ona eşlik ettim. Güvenlik görevlileri merdivenlerden indiklerinde Ateş'den ayrıldım ve yüzüne baktım. Gözleri kıpkırmızı olmuştu.
Ellerimi omzuna koyduktan sonra, "Sakin ol," diye fısıldadım.
Ateş burnunu çektikten sonra, "İyi olacak değil mi?" dedi. "Çok iyi olacak annem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Odun
Teen Fiction"Eğer bir daha bana odun dersen..." diye fısıldadı dişlerinin arasından. "Külahları değişiriz." "Bence ben sana odunla ilgili bir lakap bulayım ya," dedim onu duymayarak. Ardından bir süre düşünür gibi yaptım. "Buldum!" dedim sevinmiş gibi yaparak...