Ateş Kandemir...
Şerefsiz herifin kolunu bıraktım ve yakasından tutup kendime çektim. "Ulan yavşak, ulan yavşak!" dedim öfkeyle. "Utanmıyorsun değil mi kızları taciz etmekten?" Ardından onu sertçe yere ittim ve yere yapışmasını sağladım. Çocuk ne olduğunu anlamamış bir şekilde suratıma bakarken Arya'yı kolundan tutum ve tuvaletten çıkardım.
"İyi misin?" diye sordum gözleri kapalı olan Arya'ya.
Arya sağ kolunu havaya kaldırdı ve, "Bütün gece dans edecek enerjiye sahibim ve bomba gibiyim," dedi sarhoşluğun etkisiyle kelimeleri yuvarlayarak. Onun bu komik hâline dayanamayarak güldükten sonra ciddileştim ve, "Senin neyine Eren'le barlara gelip sarhoş olmak?" dedim. Cevap vermesini beklemeden, "Hadi, gidelim," dedim.
Koridordan çıkıp arka bahçeye girdiğimizde Arya, "Eren beni bekliyor," diye mırıldandı. Gözlerini hâlâ açmamıştı.
"Sıçarım Eren'ine!" dedim arabaya geldiğimizde. Öndeki yolcu koltuğunun kapısını açtığımda Arya, "Ya beni bekliyor ama Eren," dedi. Bir şey demeden Arya'yı koltuğa oturtup kapıyı kapattım ve sürücü koltuğuna oturdum. Arabayı sürmeye başladığımda Arya, kafasını koltuğa yasladı.
"Ben sana demedim mi Eren'le çok yakın olma diye?" dedim öfkeyle. Arya bir şey söylemediğinde, "Dedim mi, demedim mi?" dedim.
"Ateş..." dedi Arya zorlukla ama devamını getiremedi.
"Ulan, bir de hâlâ Eren beni bekliyor diyorsun," dedim.
Arya tekrar, "Ateş..." diye mırıldandı ama onu umursamadan sinirle konuşmaya devam ettim. "Sarhoş kızı tek başına tuvalete göndermiş bir de ya!" Kolumda Arya'nın parmaklarını hissettiğimde gözümü yoldan ayırmadım. Kusacakmış gibi öğürmeseydi de ona bakmayacaktım. Kafamı sağa çevirip ona baktığımda elini ağzına kapatıp öne doğru eğildiğini gördüm.
"Arya bak, sakın kusayım deme," dedim. "Kustuğun yerleri yalatarak temizletirim sana yemin ediyorum." Arya kolumdaki parmaklarını sıktığında arabayı sağa çektim. Hızla arabadan indikten sonra onu da arabadan indirdim. Arabadan biraz uzaklaştıktan sonra Arya eğildi ve tekrar öğürdü fakat kusmadı.
"Kus," dedim. Arya derin bir nefes aldıktan sonra, "Kusamıyorum," diye mırıldandı.
"Ne demek kusamıyorum lan?" dedim. "Boğazını falan parmakla."
"Saç..." Öğürdü. "...malama."
"En çok mideni bulandıracak şeyler düşün o zaman." Arya bir süre durdu. Ardından tekrar öğürdü fakat yine kusamadı. "Olmuyor..." diye mırıldandığında bir çözüm bulmaya çalıştım fakat aklıma bu iki yöntemden başka bir şey gelmiyordu.
"Ya kusarsın, ya da ben parmaklarımı boğazına sokarak zorla kustururum seni." Tabii ki Arya'nın boğazına parmaklarımı falan sokmayacaktım. Sadece bunu yapmamı kabul etmeyeceğini bildiğim için kussun diye öyle demiştim.
Arya birkaç kez öğürdükten sonra sonunda amacına ulaşmıştı. O kusarken ben de sırtını sıvazlıyordum.
Arya işini bitirdikten sonra doğruldu ve alnını omzuma yasladı.
"İyi misin?" dedim bir kolumu beline dolarken. Arkamı dönüp arabaya doğru ilerlerken Arya, "İyiyim," dedi.
İkimiz de arabaya oturduktan sonra arabayı sürmeye başladım. Arya'ya baktığımda kafasını cama yasladığını gördüm. Gözleri de kapalıydı.
Arya'nın çantasındaki telefonu çalmaya başladığında gözümü yoldan ayırmadan çantasının fermuarını açtım ve telefonunu çıkarıp kimin aradığına baktım. Eren'in aradığını gördüğümde gözlerimi devirip aramasını yanıtladım. Telefonu hoparlöre alıp dizime koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Odun
Teen Fiction"Eğer bir daha bana odun dersen..." diye fısıldadı dişlerinin arasından. "Külahları değişiriz." "Bence ben sana odunla ilgili bir lakap bulayım ya," dedim onu duymayarak. Ardından bir süre düşünür gibi yaptım. "Buldum!" dedim sevinmiş gibi yaparak...