4. bölüm

14.6K 1K 329
                                    

Odadan çıktığımda hangi akılla olmayan eşyalarımın yerini aradığımı düşünüyordum.

Öncelikle yeraltına inip eşyalarımı toplamalı, annemle ve babamla vedalaşmalıyım.

Vakit kaybetmeden açtığım portal ile kendimi yeraltındaki odamda bulmuştum.
Ne kadar karanlık da olsa, ve bir o kadar sessiz de olsa seviyordum yuvamı...

Doğup büyüdüğüm yerden vazgeçebileceğimi pek zannetmiyordum. Yeryüzü Zeusun ise, yeraltı bizimdi. Aydınlık olimposun ise  karanlık cehennemindi.

Daha fazla vakit kaybedip vedalaşma merasimini uzatmakz benim için bile olsa zordu. Evet duygusuz biri gibi görünüyordum. Ama konu ailem ise, ne olursa olsun duygularım yok olmuyordu. Onlara çok bağlıydım ve bu benim en büyük armağanımdı.

Eşyalarımı valize yerleştirerek, portaldan olimpostaki odama gönderdim. Sonra ise beni buraya adım atar atmaz hisseden, ve beni taht odasında bekleyen annemle babama doğru yola çıktım.

Odaya ilerlerken yol üzerinde beni selamlayan ruhlara, aynı şekilde karşılık veriyor ve onların hayatlarını mahveden insanlara bir kere daha lanet ediyordum.

Odaya geldiğimde annem yine herzamanki zarif hareketleri ile beni kucakladı. Onu çok seviyordum ama sevgimi gösterebildiğimden şüpheliydim.

Çünkü ben doğduğumdan beri duygularımı gösteren biri değildim. Ve bu benim en büyük silahımdı.

"Bak Nora, seni oraya gönderme konusunda hala tereddütteyim ve oraya gitmek zorunda olman gerçeği canımı sıkıyor."

"Hadi ama anne. Bunları daha önce konuşmuştuk diye hatırlıyorum. Hem sen kendi yetiştirdiğin kızına güvenmiyor musun?
Ayrıca Layla gibi birisi olimposa ayak uyduruyorsa, benden şüphe etmemem gerekir bence."

Layla mevzusunu açmamın tek nedeni, duygusal aşamaya gelmek istemememden kaynaklıydı. Yoksa o aptal kızı ailem ile konuşacak kadar önemsediğimi düşünmediniz herhalde!

"Sahi Nora, neydi o mesele. Baban bile şaşırdı Zeusun böyle patavatsız bir kız yetiştirmesine. Ayrıca konuyu saptırmaya çalıştığını anlamadım sanma tatlım. Ne de olsa o muhteşem zekanı benden aldın değil mi."

Annemin zarif görüntüsü altında yatan dişi bir panter, babam ve benim üstümde yoğun bir baskı kurmuyor değildi hani.
Tabi babamın sert görüntüsü altında yatan bir kedicik de beklenmedik bir şeydi. Ama insan alışıyor canım.

"Aşk olsun karıcım. Benim hiç mi emeğim yok bu kızın üzerinde.
Yani demem o ki...ıhı ıhı neyse sen anladın canım boşver."

Babamın yüksek çözünürlü düşünceleri, neyseki farkındalık ile durmuştu. Yoksa cümlenin devamının masum olduğunu düşünmüyordum.

Benim sinsi düşüncelerim yüzünden kıvrılan dudaklarım, babamın ilgisini çekmeye yetmişti.

"Nora, düşüncelerini kendine sakla kızım. Bazen zihnindeki düşüncelerini bilerek bu gibi durumlarda serbest bıraktığını düşünüyorum. Yanlış mıyım?"

Ne kadar da doğru bir tespit.

"Ben de nedense daha çok soru sorar gibi değil de, tespit ve uyarı amaçlı konuştuğunu düşünüyorum babacım.
Doğru muyum??"

Evvet, babamın kahkahası annemin beni hep cimciklemesine yol açıyordu. Çünkü ikimizde ona hayran hayran bakarken, annemin tapusu beni hep hüsrana uğratıyordu.
Neymiş efendim, karısı kimse hayranlıkla bakma hakkı da ona aitmiş.
Hah! çok da umrumda.

Karanlıklar Tanrıçası" Hades Kızı Nora"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin