Karanlıklar Tanrıçası" Hades Kızı Nora"

37. Bölüm

Bölüm sonundaki açıklama kısmını mutlaka okuyun...😊

Keyifli okumalar😘😍😍

___________________________________

Ne doğurması acaba?
Olmayan çocuğu nasıl doğurabilirim ki!

İyice kafayı yedirtti bu çocuk fikri bana!
Çocuk kim, ben kim...

Benden olacak çocuk zaten büyük ihtimalle benim yıkımın eşiğine getireceğim bu dünyayı, tamamen yok eder...

Ahh, Tamamen dünyayı ve içindeki insanlar ile insanımsı yaratıkları düşünüyorum o kadar.

Nerede kalmıştık en son?
Hah! Bu robotumsu askerler bana bayılmam için bir şeyler sıkıyordu değil mi?

Ama şimdi sıkmak var. Birde onun işe yarayıp yaramama durumu var!

Sonuç: hala sıkıyorlar, ama bende tık yok...

Ya sen git yeraltı tanrıçası'na, ne olduğu belli olmayan bir ilaç püskürt!
Akıl yok ki canım, akıl!

"Ee, daha ne kadar sıkmaya devam edeceksiniz acaba!
Hayır yani işe yaramıyor. Birde üstüne şu efendiniz ölmek üzere...
Kurtarsanıza oğlum şu veledi! Bak sonra bunun babasıyla falan uğraşamam."

Yok artık kesinlikle eminim bunlar robot...
Lan hala devam ediyorlar.
Bok beyinliler familyasının, beyinsiz ortakları...

İş yine başa düştü artık.
Hızla Arel'in yanına ulaşıp, çok zorlu mücadeleler sonucu Patrich'in üstünden ayırabildim kendisini...
Uhhh, yardımseverlik de zor iş canım. Hiç huyum değildir aslında. Tamamen çıkar amaçlı ayırdım. Yoksa banane bu Patrich denen zorba veletten. Gebersin gitsin, öteki tarafta Serena ile iyi anlaşırlar...

Ahh, o Serena cadısının babası yüzünden buradayız zaten. Onu bulup ruhlar aleminde bir güzel işkence edeceğim bak gör. Çektiğim çileler boyumu aştı be! Birde bunların dertleri ile uğraşıyorum.

Ha birde yanımda beni sıkı sıkıya tutan Arel gerçeği var. Bu da fırsatçı resmen. Her durumda yapışıyor.

"Arel, iyi alıştın ha!
Oğlum nedir senin bu belimle olan imtihanın. Hayır yani kendisi bu durumdan oldukça muzdarip. İleteyim de. Arada kaynamasın."

"Oğlum mu?
Nora, şu an hiç sırası değil. Ha eğer belini vermiyorsan, beni bu çocuğun boğazından niye ayırdın. Bırak da şunu geberteyim diyorum sana."

"Ahh! O mesele mi?
Düşündüm de, ay belim sana feda olsun. Al hayrını gör...
Boşver boğazı falan."

Ahh! o boğaz sıkma meselesi olmayacaktı ki, ben sana neler ediyordum. Ama işte o mesele var!
Ve şu an ayaklanmış karşımda dikiliyor.
Dur onunla da bir hesabım vardı.
Ödeşelim!

"Gelelim sana!
Müstakbel eşimmiş.
Nah!
Sor bakayım hele, ben seni istiyor muyum?
Tabiki de hayır. Biraz daha zorla var ya, bu sefer tutmam bu yanımdaki kızgın boğayı.
Salarım üstüne, pestilini çıkartır ona göre."

Baktım ki Arel belimi hafiften bir sıktı. Sanki yalan. Boğaya benziyor şu an işte. Kızgın bir boğa!

"Güzel bayan, elbetteki istersin. Ya seve seve, ya da zorla. Sana gelirsek manyak herif, sen çok oldun ama artık. Bu bana ikinci saldırışın. Askerler! Yakalayın!"