[GIRIŞ]
Yoongi, okulun içinde gezerken 2. Ve 3. Katlarda kendi yaşıtlarından olmasına şaşırmıştı. Okul denilen yer her türden kişinin olduğu yerdi, kendi yaşıtlarımız da neyin nesiydi? Belki de onun dünyasında okulda tek o yaştaki kişi kendisi olduğundandı.
Yemekhane, toplantı salonu, laboratuvar. Az ileriden gelen gülüşme sesleri ile dikkatini o yöne verdi. Kaşlarını çatarak sese ilerledi. Koridorun sağına döndü, sol taraftaki odanın kapısı yarı açıktı. Usulca içeri baktı. Burası bir yatakhaneydi ve 2 kız, 2 erkek içeride oyalanıyorlardı. Kızlar sohbet ediyor, erkeklerden biri çizim yapıyor, diğeriyse elindeki yoyoyla oynuyordu. Kapıda duran bedeni fark ettiklerinde utandı Yoongi. Geri dönmek istedi ancak çok geçti.
"Hey, sen yeni gelen çocuk musun? Aramıza hoşgeldin!" Yataktan kalkıp koşarak yanına geldi karşısında dikilerek. "Yalnızlık çekmeni istemeyiz. İstersen odaya gelebilirsin."
Yoongi çatık kaşlarıyla bakmayı sürdürünce çocuğun yüzündeki gülümseme söndü. "Yüzümde korkunç bir yara olmalı. Üzgünüm, bu sabah yıkayamadım. Sular kesilmişti."
"Hayır... Sorun yok yani yara yok. Sadece... garip." Çocuğun gülümsemesi geri geldi ve kapının kenarına çekildi. "İçeri gel. Seni diğerleriyle tanıştırayım."
Yoongi birkaç adımla içeri girince çocuk kapıyı kapattı. Yanına geldi ve elini uzattı. "Ben Hoseok. Bana Turuncu Kafa diyorlar. Çok hoşuma gitmiyor ama çaktırma, onlar eğlenince ben de eğleniyorum."
Yoongi'ye Hoseok'un enerjisi garip gelse de ses etmedi. Sevecen biriyle tanışmak, soğuk ve katı birine göre her zaman garip gelirdi.
Hoseok kızlardan ilkini gösterdi. "Bu Jennie. Lakabı Light. Bu Chaeyoung. Lakabı Rose. Bu Jimin. Lakabı Hulk. Kendisi her zaman çizim yapıyor, çoğu zaman konuşmuyor. Kızlar çok eğlenceliler. Aramızda 3 kişi daha var ama henüz odada değiller."
"Anladım." Çatlak çıkan sesini farkedince yutkundu ve başını önüne eğdi. Herkes kendisine bakıyordu. Aslında, saçlarına.
"Rengi çok güzel. Benimki açık kırmızıymış. Turuncu diyorlar. Seninki koyu kırmızı sanırım." Hoseok'un (ilk kez birinin) saçlarını beğenmesi Yoongi'yi hem sevindirmiş, hem utandırmıştı. Saçlarıyla dalga geçen çok kişi olmuştu. Utanıyordu saç konusu açılınca.
"Hey." Yataktan kalkan kız yanına geldi. Koyu kahverengi saçları beline uzanıyordu. "Adım Jennie. Senin adın ne?"
Prensi söylemeli miydi kararsızdı. Ama bu kişiler arkadaşları olacaksa, onlara emir veren birinin ünvanını taşımak kendisine yakışmazdı. "Yoongi."
"Hoşgeldin Yoongi. Burada hepimiz mutantız. Güçlerimiz var. Senin gücün ne?" Yoongi elini uzattı. İçini açtı yumruk yaptığı elinin. Anında ateş aldı eli.
"Woah..."
"Woah..."
"Uuh..." Meraklı ve ilgili mırıldanmalarla yumuşamış hissetti kendini Yoongi. Gücünü tekrardan kontrole alıp söndürdü. "Ateşin vampiri."
"Eveet vampir olduğunu duymuştuk. Gerçekten öyle misin?"
"Evet."
"Bizi ısıracağın anlamına geliyor mu peki?" Chaeyoung'un sorduğu sorunun cevabını 4ü de merak ediyordu. Evet, Jimin de dahildi bunlara. Yoongi güldü.
Uzun süre sonra ilk defa gülmüş olması ne acıydı.
"Hayııır. Ben ateşi emiyorum kendime alıyorum kendim kullanıyorum. Güç yiyip kendime geçiriyorum."
"Aaa..."
"Aaa..."
"Aaa..." Jimin de arkadan 'Hmm' lama çıkardı.
"Buraya gelmeden önce neredeydin? Nasıl yaşıyordun?"
"Şey... Söylersem bana kızacak mısınız?" Çok garipti. Neden onlara soru soruyordu ki? Kendisi bir prensti ve ne isterse onu yapardı. Ama nedense yapamıyordu şimdi.
"Kızmayız ki. Biz macera dinlemeyi çok seviyoruz."
"Evet."
"O zaman... Sarayda." Beğeniyle karışık şaşırma ifadesi çıkardı hepsi bir ağızdan. "Saray mı? Güzel bir yer miydi? Ben daha önce hiç Vampir sarayı görmedim. Masallarda okuyordum."
"Ben de. Hiç görme fırsatım olmamıştı."
"Ben duymuştum öyle bir yer olduğunu. Her gece gizemli ruhlar çıkıyormuş." Chaeyoung kaşlarını çattı. "Ya! Korkutmasana!"
Omzuna vuran Chaeyoung'a kaş çattı Hoseok. "Vurma ya! Acıyor. Hem korkutmadım ben. Siz korktunuz. Korkmasaydınız!"
"Ruh çıktığı doğru. Bazen taşlama yapılıyor. Ben gidemiyorum ama abim katılıyor. Şeytanları bölgeden uzak tutmak için taş atıp öldürüyorlar."
"Abin mi var?"
"Evet." Sohbet ilerlerken Yoongi'yi yataklardab birine oturtup diğerleri de etrafına toplanmışlardı. Odaya 2 kişi girdiğinde dikkatler kapıya yönlendi.
"Aaa yeni çocuk!" Kahve saçlı oğlan kendisine bakarak neşeyle gülümserken sarışın kız kaşlarını kaldırmıştı.
"Sen ne zaman geldin?" Yoongi sarışın kızın bu sorusu karşısında afalladı. "Az önce ve neden sordun? Yani, emir verir gibiydi biraz."
Sarışın kız gülümsedi. "Emir verdim zaten."
Yoongi kaşlarını çattı. Sinirlenmişti. Kimse ona emir veremezdi. Hele bu kişi ukala bir sarışın kız ise hiç veremezdi.
"Bana bir daha hesap sorma." Dedi ses tonunun soğuk çıkmasına engel olamayarak. Kızın yüzündeki ifade değişmedi. "Şu anlık sormam."
Daha sonra yatağının altındaki çantasını açarak bir şeyler aramaya koyuldu sarışın kız. Az önce kapıdan giren çocuk yanına geldi. "O biraz aksi ve biraz soğuk. Adı Lalisa. Ona kızma, bize de bazen kızıyor."
"Kimse bana kızamaz. Spark soyunun veliaht prensiyim ben. O kendini ne sanıyor?"
"Ne!?" 6 çocuk da şaşkına döndü anında. "Prens mi!?"
Lalisa da şaşırmış gibi gözüküyordu. Başını yavaşça Yoongi'ye doğru çevirdi.
"Min Yoongi..."
[Bölüm Sonu]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◄[Ⓧ]► X-WATT 1: Asıllar® | #f-action (✓)
Fantasy"Kendisini X-Men filminden uyarladığım kurguda farklı güçlere sahip 11 üyenin yaşadığı maceralara şahit olacaksınız." (DİKKAT! Yazarın ilk kitaplarından biri olduğu gerekçesiyle, epey eski bir kurguyu okumaktasınız. Yazım yanlışları ve üslup, akıcıl...