[GIRIŞ]
Sıra Namjoon'daydı. Jean az önce yaşadığı tedirginlikten hızla çıkmış, oklarını Namjoon'a hedeflemişti. Namjoon okların sesini duymadı ancak gözlerini kapattığında arenayı net bir şekilde farklı renklerle hayal etti. Okların geliş yönünü matematiksel olarak hesapladı ve onların yavaşladığını, ardından oldukları yerde durduklarını hayal etti. Aniden gözlerini açtığında okların tıpkı hayal ettiği gibi oldukları yerde durduklarını, yerçekimi yokmuşcasına havada asılı kaldıklarını gördü. 1 saniye geçmeden oklar yere düştüğünde Namjoon profesöre baktı. Profesör ona başardığını söylercesine başını salladı ve çocuklara döndü. "Sıradaki!"
Namjoon bu kadar kolay yapabildiğine kendisi bile şaşırırken yerine geçti. Namjoon'dan sonra Lalisa geçti. Lalisa kendinden hiç emin değildi. Ancak kaçmak için çevik olması gerektiğini biliyordu. Jean oklarını askerlerle birlikte atmaya başladığında Lalisa sezgisel olarak hemen arkasına dönerek gelen oku gördü ve üzerinden atladı. Gülümsedi.
Oluyordu.
Oklar sırasıyla hızlanırken üzerlerinden atlayarak, yana savrularak, yuvarlanarak hızlı ve çevik hareketlerle bütün oklardan savrulduğunda nefes nefese kaldı. Bu sefer farklı bir şey denemek üzereydi ki kendini durdurdu.
Gücünü göstermeli miydi? Zaten görmüşlerdi.
Tam sırasıydı. Belki de değildi.
Lalisa her yönden gelen okları farketmeyerek zıpladığında durduğu noktada siyah bir ışık gelirdi ve okları içerisine çekti, 2 saniye sonra uçlarını geldikleri yöne çevirip hızla fırlattı. Işık kaybolurken Lalisa olduğu yere geri düştü. Oklardan yana savrularak kurtuldular. Askerler hızla atmaya devam ederlerken Lalisa portallar açarak içlerinden geçti.
Jungkook'un ışınlanma gücünü portala çeviriyordu.
Portallardan geçip görünmez oluyor, sonra yine görünür oluyor, bu döngü böyle devam ederken oklar Lalisa'yı ıskalıyordu. Lalisa portaldan geçer geçmez portal kapanıyordu. Sonunda oklar durup Lalisa girdiği portallardan birinden çıktığında profesör durmalarını söyledi. "Güzeldi. Hepiniz iyi başarıyorsunuz. Sıradaki!"
Lalisa nefes nefese yerine geçerken sırayı Jennie'ye verdi. Jennie ürkekçe oklara baktı. Biraz heyecanlıydı, ne yapacağını bilmiyordu. Jean ilk ok atıcısına işaret verdiğinde askerlerden biri Jennie'ye ok attı. Jennie oku görmemişti bile. Ok hızla kendisine gelirken hiçbir şey yapmadı. Dalgınca yere bakmaya başladı. Ok Jennie'nin çemberinden içeri girecekken görünmez bir sis bulutunun içerisine girmiş gibi ortadan kayboldu. Profesör tek kaşını kaldırıp Jennie'nin hiçbir şey yapmamasını izledi üyeler gibi. Jennie yutkunarak başını kaldırdı, sağına döndü ve Jean'in oklarına baktı. Jean kaşlarını çatıp oklarına baktığında okların yerinde olmadığını ve silahlarının yok olmuş olduğunu gördü. Birden kendisini de hacimsiz hissettiğinde etrafına baktı.
Jean havada süzülüyordu, Jennie Jean'i havada asılı tutuyordu.
Aniden Jennie gözlerini kırpıp olduğu yeri farkettiğinde Jean'in üzerindeki sihir yok olmuş gibi Jean yere düşmeye başladı. Kıvrak bir hareketle ellerini uzatarak düşeceği yerden kendisine bir ışık yayarak düşüşünü yavaşlattı ve yere indi.
Jennie telaşlandı ve etrafına baktı soğuk terler dökerek.
Ne olmuştu az önce?
Dikkatini tekrar arenaya ve oklara vererek eğildi kendisine gelmemesi için. Bileklerini başının üstünde birleştirdiğinde altın rengi ışıktan bir kalkan oluşturup kendisini korumaya aldı. Oklar kalkanın içinden geçiyor gibi görünüyor, ama kalkana dokunur dokunmaz patlıyordu. Bileklerini indirdiğinde kalkan kayboldu, profesör bağırdı. "Sıradaki!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◄[Ⓧ]► X-WATT 1: Asıllar® | #f-action (✓)
Fantasía"Kendisini X-Men filminden uyarladığım kurguda farklı güçlere sahip 11 üyenin yaşadığı maceralara şahit olacaksınız." (DİKKAT! Yazarın ilk kitaplarından biri olduğu gerekçesiyle, epey eski bir kurguyu okumaktasınız. Yazım yanlışları ve üslup, akıcıl...