İlk başlarda olaya öyle 'dan' diye giriş yapmamak adına olayı biraz uzattım. Bu bölümün başı biraz sıkıcı olabilir ama klişelerden gidip hemen kız oğlanı görür görmez aşık olur hikayesi yapmak istemedim bu kitabı. Teşekkürler..
İyi okumalar..
-Hayal-"Her şerde bir hayır vardır derler değil mi? Peki neden tüm şerler beni buluyor? Hadi tamam buldu diyelim neden ardından hayırları gelmiyor?"
Sanırım hayatımda gördüğüm en iyi isyandı ve kesinlikle beni anlatıyordu. Tüm şerlerin bulduğu ve asla hayırlara denk gelmeyen kızdım ben. Okuduğum kitabı elimden bırakıp masanın üstündeki bilgisayarıma gelen e-maile baktım. İş için başvuru yaptığım şirketlerin birinden gelmiş olmalıydı. Bağlantıya tıkladığımda hayal kırıklığıyla gözlerimi devirmiştim. Yine reddedilmişti başvurum. Evet dediğim gibi yine çünkü bundan önce de 7 şirkete tercümanlık için başvuru yapmıştım ancak hiçbirinden geri dönüş almamıştım. Bir de bu var şimdi e-mail ile reddedilme. İnsan gibi telefonla arasalar olmuyor tabii.
Oturduğum kütüphane koltuğundan kalkıp bilgisayarımı çantasına yerleştirdim ve otobüs durağına gitmek için yola koyuldum. Otobüs durağına geldiğimde teyzelerden durakta oturacak yer kalmamıştı her zamanki gibi. Maşallah kocaları hepsini çok iyi beslemişti.
Teyzelere bakarken bir anda yanımdan ağlayarak yaşı en fazla 16 olan bir kız geçti ve otobüs durağının yanındaki hafif yüksek taşın üzerine oturdu. Elleriyle yüzünü kapatıp sessizce ağlamaya devam etti. Sanırım onu benden başka gören olmamıştı ya da hiç kimse umursamıyordu. Yanına yaklaşıp yaklaşmama konusunda kararsız kalırken bir an da onun yanında buluverdim kendimi.
"Neyin var?" dedim yanına otururken. Kızarmış gözlerini kaldırıp bana baktı yemyeşil gözleri kıpkırmızı olmuştu.
"Abla ben bana acıman istemiyorum lütfen." dedi sesi çok çaresiz çıkıyordu. Bir derdi vardı belli ama o kadar gururlu bir kıza benziyordu ki anlatıp anlatmayacağından emin değildim.
"Benden sana zarar gelmez tamam mı tatlım? Lütfen şimdi bana ne olduğunu, neden ağladığını anlat ben de sana yardımcı olayım." diye ikna edici bulduğum bir ses tonuyla konuştum. Gözlerini yere dikti ve gözyaşları içinde kafasını salladı "hayır" anlamında. Yavaşça kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım otobüs durağının arkasındaki kafeye girdik birlikte kol kola. Hiç direnmedi, belli ki hiç direnmeye gücü kalmamıştı. Onu cam kenarında bir sandalyeye oturttum ve karşısındaki sandalyeye geçtim. Garsondan bir bardak su istedim ve o su içerken onu izledim.
"Tatlım istediğin zaman anlatmaya başlayabilirsin. Sadece sakin ol ve iyi şeyler düşünmeye çalış. Sana yardım edeceğim. Sen şimdi diyeceksin ki 'Neden hiç tanımadığı birine yardım ediyor bu kadın deli midir nedir?' evet biliyorum böyle diyeceksin. Ama deli değilim çok şükür." dediğimde yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Ben de devam ettim anlatmaya;
"Sadece seni orda çok savunmasız ve çaresiz görünce sana yardım etmek istedim." kız gözlerini bana kaldırdı ve birkaç kez bir şey söylemek için ağzını açtı ama sonra geri kapadı. Sonunda içindeki cesaret duygusunu bulabilmiş olacak ki anlatmaya başladı.
"Abla bunları anlatmak benim için öncelikle çok garip. Çünkü yıllarca anne baba bildiğim karı-kocanın aslında beni gerçek ailemden kaçırdıklarını öğrendim ve bu aile beni 6 yaşımdan beri döven bir aile. Her zaman keşke anne ve babam olmasalardı diyordum ama bir anda söylediklerimin gerçek olması durumu beni dumura uğrattı. Öğrendiğim kadarıyla gerçek ailem çok zenginmiş o zamanlar ve benim babam sandığım adam gerçek dedemin tarlalarını yakmış ve onları İstanbul'a yollamışlar zorla. Aradan beş sene geçmiş ki dedemler de İstanbul'a yerleşmişler ve benim doğumuma bir ay kalmış üvey annem olan kadında o hastanede hemşireymiş ve benim doğduğum gece nöbeti varmış ve beni öldü gösterip kaçırmışlar." dediğinde gözyaşlarını tutamamış ve ağlamaya devam etmişti. Ben mi? Ben duyduklarım karşısında hiç olmadığım kadar şaşırmıştım. Bir süre ikimizde sessiz kaldık. Sessizliği bozan taraf ben oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM PATRONUM
Teen Fiction"Demek yeni asistan sensin Hayal Özgüç." diyerek kafasını kaldırdı ve gözlerimizi buluşturdu. Ama bu bir şakaydı değil mi şaka olmalıydı. İnanamıyorum Kuzey Bey, dün markette dil çıkardığım adamdı. İşte şimdi bittim. Bazı yerlerinde gülmekten öleceğ...