-Hayal-
Yeni güne gözlerimi açarken oldukça mutlu ve huzurlu hissediyordum. Yan tarafıma dönüp baktığımda yatakta benden başka hiç kimse yoktu. Demek ki Zehra uyanmıştı. Dün gece komodinin üstüne koyduğum telefonumdan saatime baktığımda sekize gelmek üzereydi. Hayret Zehra nasıl bu kadar erken kalkmış olabilir? bakışlarını kaldırıp bana bakmışlardı. Yataktan kalktım ve odadan çıkıp merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Her adımımda Kuzey Bey ve Zehra'nın sesi kulağıma daha çok geliyordu. Son basamağa geldiğimde ikisi de mutfaktaki tezgahta bir şeyler yapıyordu.
"Günaydın." diyerek neşeli bir sesle konuştuğumda Zehra kahkaha atıp arkasını dönmüştü. Kuzey Bey ise beni yukarıdan aşağı süzdüğünde kendimi rahatsız hissederek sallandım. Bir anda gülümseyip kafasını salladığında kendime bakma ihtiyacı duydum. Keşke bakmaz olsaydım. Üzerimde dün gece giydiğim Kuzey Bey'e ait olan siyah tişört vardı sadece.
"Ben çok öz-" cümlemi bitirmeden koşarak odaya geri çıktım ve dünkü kıyafetlerimi giydim ve lavaboda kendimi biraz olsun toparlayıp tekrar aşağı indim. Kuzey Bey ve Zehra kahvaltı ediyorlardı.
"Hayal abla bak kahvaltı hazırladık Kuzey abiyle beraber." beni ilk fark eden Zehra olmuştu. Kuzey Bey masanın başında, Zehra'da onun sağ yanında oturuyordu, Kuzey Bey'in bana arkası dönük olduğu için beni görmemişti. Zehra bana karşı konuşurken Kuzey Bey sadece bir kez kafasını çevirmişti.
"Hayal gel otur sende." diyerek sol tarafını işaret etmişti. Yavaş adımlarla gidip oturdum ve tabağıma çekinerek masadan birkaç dilim domates ve göz yumurtalardan bir tanesini alıp yemeye başladım.
"Kusura bakmayın Kuzey Bey, kahvaltıyı hazırlamak için erken kalkmalıydım." diyerek mahcupça konuşmam üzerine tam Zehra bir şey diyecekti ki Kuzey Bey girdi konuya.
"Hiç sorun değil, biz Zehra ile gayet güzel hallettik ama gerçekten senin elinin tadı bir başka." ciddi konuşmasının ardından oldukça şaşırmıştım. Hayret Kuzey Bey ilk kez benim hakkımda iyi bir şey söylemişti.
Kahvaltımız benim anlattığım üniversite anılarım ve Zehra'nın kahkahalarıyla geçmişti. Kuzey Bey de arada Zehra'ya katılıyor onunla beraber gülüyordu. Sanırım bu adamın gülüşüne ölebilirdim. Nedense o güldüğünde karnım kelebekler uçuşuyormuş gibi karıncalanıyordu, kalbim ritmini kaybetmişçesine o kadar garip atıyordu ki size anlatamam. Kahvaltı bittikten sonra bulaşıkları yıkamıştım ve Zehra'yı iyice tembihlemiştim.
"Sakın kapıyı açma, Kuzey Bey evde biz varız diye temizlik şirketindekileri de göndermeyecek. Evde tek başınasın. Bugün biraz sıkılacaksın ama idare et, ben şirketten çıktıktan sonra eve gider eşyalarımızı alır gelirim." diyerek alnından öpmüş ve arabada beni bekleyen Kuzey Bey'in yanına hızlı adımlarla gitmiştim. Arabaya bindiğimde Kuzey Bey hemen gaza basmıştı bile. Camdan dışarı baktığımda İstanbul sokakları gözlerimin önünden geçiyordu. Yavaşça gözlerimi araba kullanan Kuzey Bey'e çevirdiğimde bir anda onu incelemeye başlamıştım. Gözleri gelen güneşten ötürü hafif kısıktı. Burnu oldukça güzel ve biçimliydi. Dudakları ise her kadın-
"Hayal." bana seslenen Kuzey Bey'e baktığımda kafamı sallayıp hemen kendime gelmiştim. "Efendim Kuzey Bey." adamı dikizlerken resmen kendimi ele vermiştim. Ne kadar salak bir kızım ben.
"Beni dikizlemen bittiyse bir şey soracağım." dediğinde gülümsüyordu. Yemin ederim iki gündür güldüğü kadar şirkette şu adamın bu kadar güldüğünü görmemiştim ama adam şu an resmen benimle dalga geçiyordu.
"Sizi izlemiyordum Kuzey Bey." diye inkar ettiğimde bana inanmazcasına baktı ve önüne dönerek arabayı kullanmaya devam etti. Tamam dikizliyordum ama inkar etmekten bir şey olmazdı. Kafasını olumsuz anlamda salladı ve konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM PATRONUM
Teen Fiction"Demek yeni asistan sensin Hayal Özgüç." diyerek kafasını kaldırdı ve gözlerimizi buluşturdu. Ama bu bir şakaydı değil mi şaka olmalıydı. İnanamıyorum Kuzey Bey, dün markette dil çıkardığım adamdı. İşte şimdi bittim. Bazı yerlerinde gülmekten öleceğ...