-Hayal-
Kuzey'i ameliyathanenin kapısında öylece bana bakarken bir an da dökülmüştü sözcükler ağzımdan. "Ben seni seviyorum." demiştim ama duyup duymadığından emin değildim. İkisinin de o ameliyathaneden sapa sağlam çıkacağına inanıyordum ya da inanmak istiyordum. Gözlerimi kapanan kapının ardından çevirmemin sebebi Esmeralda'nın gelip bana sarılması olmuştu.
"Sakin ol Hayal, ikisi de oradan mükemmel bir şekilde çıkacaksın." diyerek elimden tutup beni hastane koltuklarına oturtmuş, ardından da yanıma oturmuştu.
"Biliyorum, ikisi de iyi olacak. Olmak zorundalar çünkü beni böyle bırakıp gidemezler." gözyaşlarımın akmaması için kendimi sıkarken onları geri göndermiştim. Gözlerim tam karşımdaki sandalyede oturan Kaya Bey'e takılmıştı. Kuzey ile aralarında ne geçtiğini bilmiyordum ama onu ameliyathaneye götürene kadar sesini bile çıkarmayan adam o içeri girdiğinde gözlerindeki yıkılmışlığı görmüştüm. Kuzey ve Zehra o ameliyattan çıktığında önce Kuzey'e ardından da Zehra'ya hamile olduğumu söyleyecektim. Zehra kesinlikle teyze olacağı için havalara uçacaktı ama Kuzey'in ne tepki vereceğini hiç mi hiç kestiremiyordum. Belki kızacak, sinirlenecek, benden nefret ettiğini hatta daha da ileri giderek aldırmak isteyecek ya da çok sevecek, bağrına basacak ve kalbinde ona bir yer açacaktı. Onun benim hakkımda ne hissettiği hakkında en ufak bir fikrim yok. Belki onun kalbinde bir yerim ufacıkta olsa vardır ama emin olduğum bir şey var ki, ben onu kalbimden hiç çıkartamamışım.
Ameliyat başlayalı neredeyse bir buçuk-iki saat olmuştu. Ellerimle yüzümü sıvazlayıp oturduğum yerden kalktım. Herkesin gözleri bana dönerken gözlerimi açıp kapattım. Belim tutulmuştu oturmaktan.
"Nereye gidiyorsun Hayal?" Kerem'in sorusuyla ona çevirdim yüzümü. O da bu süreçte kendini oldukça suçlamış ve bir süredir uyumamıştı. "Kantine gidiyorum, hem biraz hava almak iyi gelir belki." onu yanıtlamamın ardından kafasını sallayıp benim kalktığım yere Esmeralda'nın yanına oturdu. Yavaş adımlarla koridorun sonundaki asansöre vardığımda asansörde benim dışımda bir genç kız ve iki tane hastane görevlisi vardı. Gelen burun çekme sesiyle aynadan kıza baktığımda ağladığını gördüm.
Yutkunarak önüme döndüğümde ben de gözyaşlarımı tutamamış birkaç damlanın dökülmesine izin verdim çünkü kızın ağlayışını görmemle aklıma Zehra ile tanışmam geldi.
-Bir Süre Önce-
Yanımdan ağlayarak yaşı en fazla 16 olan bir kız geçti ve otobüs durağının yanındaki hafif yüksek taşın üzerine oturdu. Elleriyle yüzünü kapatıp sessizce ağlamaya devam etti. Sanırım onu benden başka gören olmamıştı ya da hiç kimse umursamıyordu. Yanına yaklaşıp yaklaşmama konusunda kararsız kalırken bir an da onun yanında buluverdim kendimi.
"Neyin var?" dedim yanına otururken. Kızarmış gözlerini kaldırıp bana baktı yemyeşil gözleri kıpkırmızı olmuştu.
"Abla ben bana acıman istemiyorum lütfen." dedi sesi çok çaresiz çıkıyordu. Bir derdi vardı belli ama o kadar gururlu bir kıza benziyordu ki anlatıp anlatmayacağından emin değildim.
"Benden sana zarar gelmez tamam mı tatlım? Lütfen şimdi bana ne olduğunu, neden ağladığını anlat ben de sana yardımcı olayım." diye ikna edici bulduğum bir ses tonuyla konuştum. Gözlerini yere dikti ve gözyaşları içinde kafasını salladı "hayır" anlamında.
-Şimdiki Zaman-
Hastanenin kantinine geldiğimde kendime bir bisküvi ve soğuk bir içecek alıp dışarıdaki bankların birine oturdum. Daha dün Kuzey ile birlikte bu bankta oturup konuştuğumuz aklıma geldiğinde midem kasılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM PATRONUM
Jugendliteratur"Demek yeni asistan sensin Hayal Özgüç." diyerek kafasını kaldırdı ve gözlerimizi buluşturdu. Ama bu bir şakaydı değil mi şaka olmalıydı. İnanamıyorum Kuzey Bey, dün markette dil çıkardığım adamdı. İşte şimdi bittim. Bazı yerlerinde gülmekten öleceğ...