8. Bölüm

667 42 109
                                    

Medya Simge 💛

Bu bölüm texting yok ama bayağı önemli olaylar olacak. Olayları textingte bahsedip geçmek istemedim. 

Bu arada bizlere booool bol yorum yapan ve bizleri gülümseten  menyazardegilim e ithaf ediyoruz bölümü, umarım beğenirsin 💖❤

Bölümü yazarken sürekli başa sarıp sarıp dinlediğim bir şarkı vardı onu da koydum, isterseniz dinleyebilirsiniz❤

Umarım bölümü beğenirsiniz 💖

-

Karşımda oflayarak soruları çözmeye çalışan salağa baktım. Onunla rahat çalışalım diye Alpay'ların evine gelmiştik fakat defalarca aynı konuyu anlatmama rağmen hala anlayamıyordu gerizekalı. Resmen umutsuz vakaydı.

"Yapamıyorum"

"Hmm.. Görebiliyorum malesef"

Gerinerek ayağa kalkınca test kitabını kendime çektim "Bu hızla gidersek hiçbir yere varamayacağız"

Yanıma geçip test kitabına baktı "Matematiği berbat olan biri için bu kadarı çok fazla. Beynim almıyorsa ben ne yapabilirim?"

Göz devirerek boş bir kağıt çıkarttım. Bir yandan da söyleniyordum "İlk konu bu gerizekalı. Aylar önce gördüğümüz konuyu nasıl hala çözememiş olabiliyorsun?"

Bana bakıp yutkunduğunu fark ettiğimde sustum. Sinirlenince biraz korkutucu olduğum doğruydu, ama sadece birazcık. Sırf daha fazla kırıcı olmamak adına kağıtlara geri döndüm.

25 dakika daha konuyu tane tane anlatıp kitabı çözmesi için ona uzattım. Zaten 2 testi örnek olarak çözdürdüğü için sadece 1 testi kalmıştı. O çözerken telefonumu açıp Alpay'dan ve adamlarımızdan gelen mesajlara hızlıca göz gezdirdim.

Şu ara aksilikler iyice üst üste geliyordu ve bense burda oturmuş delinin tekine ders çalıştırıyordum. Ne kadar da harika değil mi?

"Oha, yaptım be yaptım!" sevinçle bana bakınca yalandan gülümsedim. Adamı deli ederdi bu ördek ağızlı orangutan.

"Artık bitirelim öyleyse. 2 saat oldu zaten"

Başını sallayıp kitaplarını toplarken çantasından bir kutu çıkarttı.

"Para veremesem de bunu alayım dedim"

Kutudan çıkan sade bilekliğe bakarken kaşlarımı çattım.

"Sana hiçbir şey almadığımı söyleme" diyerek bileğimi tuttuğunda onu izliyordum. Bilekliği yavaşça takıp nasıl durduğuna baktı.

"Düşündüğüm gibi. Çok yakıştı" elimi birden çekmiştim. Böyle olmamalıydım. Yakın olmamalıydık onunla.

"Artık gitsen iyi olacak"

Tebessüm edip kalkmıştı "Tekrar teşekkürler. Sonra görüşürüz" diyerek uzaklaşmıştı. Bense bilekliğe öylece bakıyordum hala.

İlk kez bu kadar basit ve anlamlı bir hediyem oldu, ilk kez diye düşünmeden edemiyordum.

İlk kez bu kadar basit ve anlamlı bir hediyem oldu, ilk kez diye düşünmeden edemiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Bulut'un aldığı bileklik)

Alpay'ın yaptığı planı uygulamak için geldiğimiz yere bakındım. Kumarhaneler her zaman en çok paranın döndüğü adresti. Bu plan oldukça kolay olacaktı.

Özel odaya girip Alpay'ın bilgisayarını açtım. Görüntüleri takip ediyordum. Normalde bu işi Alpay yapardı ama bu sefer onun telefonunu ele geçiren kişiyi kendi yakalamak istemişti.

"R-6 yönünde kapüşonlu şüpheli biri var. T-9'da da biri beline silah koydu. Dikkatli olun"

Takipler sürerken benim bulunduğum odaya doğru bir hamle olmuştu. Alpay'a söylesem de başka birini takip ediyordu ve onu bırakamazdı. Diğerleri de benim bulunduğum yere uzaklardı. Anlaşılan yine iş başa düşmüştü.

Çantadan çıkarttığım silaha susturucuyu taktım. Bakışlarım hala benim odamı zorlayan kişideydi. Lanet olsun, susturucu da oturmayacak zamanı bulmuştu.

Kapıyı açmakla uğraşan kişi tam geri çekilecekken kapıyı açıp silahı ona yönelttim "Tek bir adım bile atacak olursan beynini dağıtırım bilmiş ol"

Bir gülme sesi çıkarttığında kaşlarımı çattım. Ne yani, Alpay'ın telefonunu hackleyip bizden bunca zaman yararlanan kişi bir kız mıydı? Alpay bu durumdan hiç hoşlanmayacaktı işte.

Şapkasını çıkarıp bana baktığında daha da şaşırdım çünkü bu kız çok sevimliydi. Kimse bu kızın bir hacker olduğuna inanmazdı.

"Bana ihtiyacınız var, bunu bile bile asla beni öldürmeye cesaret edemezsin, Alesya"

Sözleri beni daha da kışkırtırken yüz ifademle onu hafife aldığımı gösterdiğimi biliyordum çünkü git gide gerildiği her halinde belliydi.

"Senin tırnağına bile ihtiyacım yok benim. Hatta dur," omzuna ateş ettiğimde birden acıyla bağırdı. Bunu yapmayı planlamamıştım tabii ki ama ben ne zaman planlara sabit kalmıştım ki? Hak etmişti ve gerisi umrumda bile değildi.

"Delisin sen! Buna pişman olacağını biliyor musun?" sözlerine kulak asmadan silahı belime koyup onu içeriye sürükledim. Mikrofonu açıp diğerlerine bizi kandırmaya çalışanın elimde olduğunu söyledim. 

Kız omzuna baskı uygularken bakışlarımı onun üzerine sabitlemiştim. Belimdeki silahı çıkarttım, susturucuyu çıkarıp çantaya yerleştirdim.

"Adın ne?" beni izlerken söyleme tereddütünde kaldığını fark etmiştim.

"Merak etme, yemem seni. Bu odada kimsenin olmayacağını sanmıştın değil mi? Ne acemi işi ama.." 

Boğazını temizleyip bana baktı. "Sen söylediklerinden daha manyaksın"

Bakışlarımı çantasına çevirdim. Kucağıma alıp içini karıştırmaya başladım. Defter, bilgisayar, birkaç kullan-at telefonu ve bıçak vardı. Defteri çıkarıp karıştırmaya başladım. 

"Zeki bir kızmışsın Simge Vural. İsmini defterine yazmışsın, kaybolursa hemen sana geri verirler."

Homurdanmalarını duyduğumda tekrar ona baktım. Bunlar daha iyi günlerindi kızım, senin beynini patlatmadığıma pişman olacaktın.

-

Sevimli sevimli ders çalıştırarak başladık bölüme ama şu sona bak! Alesya da ne duygusuz çıktı. Resmen gözünü kırpmadan vurdu valla tatlış kızı

Her neyse nasılsınız bakalım tatlı okurlarımızz?

Nasıl buldunuz bölümü?

Kapağımız da değişti onu nasıl buldunuz??🙊🙊

Simge'yi nasıl buldunuz?

Simge'yi nasıl buldunuz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ESKRİM | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin