34. Bölüm

221 15 46
                                    

Elimde bir poşet, Bulutların kapısının önünde öylece bekliyordum. Kapıyı bile çalmamıştım henüz. Sanki kendi kendine açılacaktı kapı.

Oflayarak geri döndüm. Tüm bunları yaptıran annemken yüzsüz gibi nasıl onu görmeye gidebilirdim ki? Benim bir suçum yok diyerek kendimi avutmaya çalışsam da yok muydu gerçekten?
Onunla tehlikenin farkında ola ola buluşmuştum. Bu beni suçlu yapmaya yetmiyor muydu yani? İlla eylemi benim mi gerçekleştirmem gerekiyordu? Eğer aklım varsa bile isteye lades demek de suça girmez miydi?

Bence öyleydi. Suçluydum, kim ne derse desin buraya hiç gelmemeliydim. Aldığım hediyeyi kapı önüne yavaşça bırakıp geri çekiliyordum ki Bulut'un minik kardeşlerinden biri kapıyı açmıştı. Birden beklenmedik şaşkınlığım ile ona bakarken kaşlarını çatarak ayakkabılarını üzerime doğru tuttu ve "Sen de kimsin?"

Bu fırsatı kullanıp ona poşeti verdim "Bunu abine ver ve çok özür dilediğimi söyle. Hoşça-"

Sözümü bitirmeme izin vermeden bağırarak içeri koşmuştu poşetle. "ABİİİİ!!! BİR ABLA GELMİŞ. AYAĞINI KIRAN O MUU?!!!"

Hızlıca geriye giderken çocuğun sesi yüzünden etraftaki herkesin bana baktığına yemin edebilirim. Koşarak arabama binip oradan uzaklaşırken kapıya çıkmış kişinin Bulut olduğunu anlamak zor olmamıştı. Yine de buna hazır değildim, onu görmeye hazır değildim.

*****

Bulut Elgin: Ciddi misin

Mavi buzum: ??

Bulut Elgin: Bırakıp gittin mi? Hastanede işin çıkmasını anlıyorum ama eve kadar gelip gitmek nedir? Ne yapmaya çalışıyorsun sen?

Mavi buzum: Vaktim yoktu üzgünüm

Bulut Elgin: Hediye almaya vaktin varmış ama

Bulut Elgin: Onun yerine beni görseydin. Sadece birkaç dakika

Mavi buzum: Hesap edemedim, üzgünüm

Bulut Elgin: Alesya ne saçmalıyorsun sen? Cidden neler oluyor?

Bulut Elgin: Ayrıca sen ne zamandan beri bu kadar özür diler oldun?

Mavi buzum: Yok bir şey

Mavi buzum: Sonra konuşalım

Bulut Elgin: Peki

Bulut Elgin: Hediyeyi çok beğendim bu arada

Bulut Elgin: Uzun zamandır almak istediğim bir kitaptı bu

Bulut Elgin: İlk basımını bulmak bayağı zorlamış olmalı seni

Bulut Elgin: Çok teşekkür ederim

******

Alesya'dan

Seza denen şu pisliğin gönderdiği adrese gelmiştim. Tabii Alpay da rahat durmamış üstüme bir mikrofon yerleştirmişti. Sanki kendi başımın çaresine bakamazmışım gibi. Ne yapacaktı ki bu adam? Çalıştığı kadının kızını mı öldürecekti sanki?

İstediği mekana baktığımda şaşkınlığım dışa vurmuş olmasa da içimde gerçekten bir gariplik hissetmiştim. Geldiğimiz yer eski bir esnaf lokantasıydı. Burada konuşmak kolay olmazdı muhtemelen, benimle konuşma fikrini geçiştirmek mi vardı yoksa aklında? Hem gece 2'de nasıl açıktı ki burası?

"Girmeyi düşünüyor musun yoksa elimi kaybetmek uğruna seni ben mi içeri soksam?"

Sesle arkamı dönmüş ve Seza'yı karşımda görünce çatık olan kaşlarımı -göz kapaklarıma geldiğine yemin edebilirdim- mümkünmüş gibi daha da çatmıştım.

ESKRİM | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin