Bölüm 4

6 1 0
                                    

Emir birden ayağa kalkmıştı. "Hoş geldin Yeşim." Selim ağzında ki kanı yere tükürürken kalkmakta zorlanmış ona yardım etmiştim. "Hoş geldin Yeşim Teyze."

Kadın 40 yaşlarında gayet ciddi çok nazik ama bir o kadar da sert biri gibi duruyordu. Yapılmış saçları 1000 liraya geçik kıyafetleri ve yaptığı makyaj ile ben zenginim diye bağırıyordu.
"Bu parti de nereden çıktı? Hemen herkesi kovuyorsunuz evden,sizinle sonra konuşacağım." Dedikten sonra bana yakınlaşarak "Asel ne kadar büyümüşsün öyle." Dedi. Anlamsız bakışlarla kadına bakıyordum. "Şey sizi tanımadım ama?" Dedim mahçup bir ses tonu ile. "Ah doğru benim kabahatim. Ben annenin en yakın arkadaşıydım bayadır onunla da görüşemiyoruz annene çok benziyorsun cidden." Dedikten hemen sonra Emir'e baktı. "Hala burada duruyorsunuz ikinize dedim ki herkesi bu evden çıkarın ve bana Sinem'i bulun hemen!" İkisi de birbirine kötü kötü bakarak kafasını tamam dercesine salladı ve merdivenlerden aşağı indiler.

"Bende gitsem iyi olacak o zaman."
"Hayır hayır sen dur ben seni eve bırakırım anneni de görmüş olurum. Ortam sakinleşsin ben şunları bir azarlayayım sonra seni eve bırakayım. Gel beraber mutfağa geçelim bir şeyler içerken konuşalım." Bana o kadar güler yüzlü davranmıştı ki kafamı tamam dercesine salladım.
"Arkadaşım da buradaydı ben onu bulup geleyim yanınıza."
"Mutfakta bekliyorum." der demez beraber aşağı indik. Kadın mutfağa geçerken ben ise Sibel'i arıyordum. Telefonu cebimden çıkararak Sibel'e mesaj attım.

"Nerdesin?"
"Topuklu ayakkabı beni çok rahatsız etti taksi ile eve gittim sana haber vermek istemedim sende gelecektin o zaman. Selim ile kalmanı istedim ;) bana haberleri ilet neler yaptıysan."
"Neler neler oldu yarın sabah bize gel erkenden."
"Şimdiden merak ettim :D"
"Aklındaki düşünceler gibi değil her şey berbat oldu."
"Emir mi?"

Tam yazacakken biri omuz atarak geçti. Kafamı kaldırdığımda Büşra bana dik dik bakıyordu. "Ezik arkadaşın gitti artık sende mi gitsen?"
"Buna sen mi karar veriyorsun?" Birden kahkahayı patlatmıştı.
"Bu ne öz güven?"
"Selim'i bekliyorum sen neden gitmiyorsun?"
"Emir'i bekliyorum tabiki."

Çok geçmeden Emir yanımıza gelerek "Aşkım sende gitsen iyi olacak." Dediğinde gülmemek için kendimi zor tutmuştum.
"Asel neden burada peki?" Emir iç çekerek "Hadi Büşra gitsen iyi olacak." Ellerini göğsünde birleştirerek "Gitmiyorum Asel gitmezse bende gitmem." dediğinde gözlerimi devirerek mutfağa doğru ilerledim. Bu aptal konuşmayı duymak istemiyordum ve Büşra'nın daha çok kudurmasına sebep olmak istiyordum.

Mutfağa geldiğimde Yeşim denen kadın bana bakarak "Gel Asel." demişti. Sinem de yanındaydı ve beni görür görmez "Yanıma otur gel." diyerek masada bana da yer açtı.
"Uzun zaman oldu cidden."
"Sizi hatırlamak çok isterdim ama ben geçmişimi hatırlamıyorum." Der demez Sinem gözlerini kocaman açarak meraklı ses tonuyla "Neden?" Diye sorduğunda "Kaza sonucu." Demişti Yeşim denen kadın.
"Biliyor musunuz?"
"Evet maalesef. Bana Yeşim Teyze diyebilirsin annenle liseden beridir arkadaşız ama aramıza mesafe girdi ben yurt dışına gittim ve bir daha annenle konuşamadık. Şimdi geliyorum geldiğim gibi böyle çirkin bir manzara ile karşılaşıyorum." Der demez Emir ile Selim içeri girdiler. Büşra'yı göndermiş olsaki yanında yoktu. Bana gülümseyen kadın Emir ile Selim gelir gelmez ciddi bir ifadeye büründü.

"Geçin karşıma!" İkisi de sözünü ikiletmeden karşısında dikildiler.
"Bu partiyi kim yaptı?" Emir beni süzerek "Selim." dedi.
"Neden kavga ediyordunuz? Size böyle mi öğrettim ben!" Kadın o kadar çok kızgındı ki ben bile korkmuştum. Sinem ise sırıtıyordu bana yakınlaşarak "İyi izle çok komik bir sahne geliyor." Dediğinde meraklanmıştım.
"Sarılın güzelce ve birbirinizden özür dileyin. Aranızdaki problem ne ise onu da bir an önce yok edin yoksa Emir babana bir telefon ile her şeyi anlatırım." Emir ağzı açık "Yeşim saçmalama!" Diye çıkıştı. "Aramızdaki problemi tabiki yok edelim."
Bana bakarak "Bir daha bizimle iletişimini kes." Dediğinde Yeşim Teyze bir bana bir onlara bakıyordu. Selim "Kes sesini!" Diyerek Emir'in yakasına yapıştı. Emir kahkaha atıp bir anda ciddileşti. "Çek o elini yakamdan."

Oturduğum yerden kalkarak "Gideyim ben." Dediğimde Yeşim Teyze elimi tutarak beni oturttu. "İkiniz de özür dileyin Asel'den." Selim hiç zorlanmadan "Özür dilerim Asel seni koruyamadım. Güzel bir gün olsun istemiştim."
Emir elleri göğsünde "Asla dilemeyeceğim." Dediğinde Yeşim Teyze çantasından telefonunu çıkardı. "Babanı arıyorum o zaman."

Emir o kadar sinirlenmişti ki dudağını ısırıp burnundan derin nefes alıp veriyordu.
"Ne yapmak istersen onu yap." Diyerek Selim'e omuz atarak yanından geçti.

Selim iç çekerek kafasını salladı. "Onunla konuşabilirim." Dedim.
Asel sen harbi kafayı yedin bundan bir saat kadar senin boğazını yapışmıştı o çocuk (Mantık)
Valla biz galiba ölüm seviyoruz. Ölemedik ya kaza da içimiz de kaldı herhalde bu sefer Emir den gelen bir ölüm arzusu var içimiz de başka açıklaması olamaz (Kalp)

İç seslerimi susturup Yeşim Teyze'ye baktığımda Selim "Asla olmaz." Demişti.
"Benimle bir derdi var güzelce konuşabilirim." Yeşim Teyze kafasını tamam dercesine salladığında kimseye bakmadan mutfaktan çıktım. Evin dışında ki bahçede oturuyordu.

Peki illa gitmek istiyorsun o zamab bu yapabilirsin Asel (Kalp)
Hayır bunu yapamazsın Asel (Mantık)
Evet yapabilirsin Asel (Kalp)
Seni öldürecek Asel(Mantık)
Kimse seni yenemez hadi git ve konuş onunla(Kalp)
O çocuk manyak

İç seslerimin savaşına bir son vererek ilerlemiştim. Beni görünce oturduğu yerden kalktı.
"Emir durur musun?" Dişlerini sıktığı çene kemiğinin çıkmasından belli oluyordu.

"Ne var?"
"Özür dilerim."
"Ne için?"
"Sana öyle davranmamalıydım." Birden kahkaha atarak "Asel umurumda mı sandın cidden?"
"O zaman neden bana bu kadar kötüsün? O gün şarap şişesini kafana çarpmak istemedim. Korkudan yaptım sonra seni merak ettim cidden üzgünüm ne olur artık kötü olmayin Selim ile." Sessiz kalmıştı. Sonra gözlerini devirerek derin bir nefes aldı. "Bizden uzak dur Asel yoksa gerçekten canını yakacağım." Beni geçip ilerlerken arkamı dönüp "Bunu istiyor musun?" Demiştim.
Ne akla hizmet bunu sordun be kızım! (Mantık)
Bana dönerek uzun uzun gözlerimin içine baktı "Hiçbir şeyi bu kadar istemedim." dediğinde canımın yandığını hissetmiştim. Tam dönüp ilerleyecekken
"Tamam sizden uzak kalacağım. Hayatınızdan çıkacağım beni bir daha görmeyeceksin söz veriyorum." Dediğimde üzerime yürümeye başladı. Geri adım bile atmamıştım. "Ya okuluna gelirsem?"
"Erkenden gider sırama otururum."
"Ya erken gelirsem?"
"O zaman geç giderim."
"Nereden bileceksin ne zaman geleceğimi?"
"Etrafıma bakarım var mısın yok musun diye."
"Ya Selim ile görüşürsen?"
"Sınava hazırlanıyorum eski tempoma geri dönüp kazanacağım. 2 ay kaldı sonra bu şehirden gideceğim."
"Ya seni görmek için bin bir türlü şeyler yapar karşına çıkarsam?" Bunu demesini beklemiyordum. Ağzım açık Emir'e bakıyordum.
"Bu...bunu yapmazsın."
"Yapmam." Dedikten sonra bana arkasını dönerek ilerledi.

Nefes almakta zorlanmıştım bir anda. Ne demek seni görmek için bin bir şey yaparım? Neden yapmazsın derken teklemiştim. Selim yanıma koşarak gelmişti.
"Ne oldu? Sana kötü bir şey dedi mi?"
"Yüzün, çok kötü görünüyor. Özür dilerim be-..."
"Asel, sana kötü bir şey dedi mi?"
"Hayır. Artık eve gitmek istiyorum." Diyerek Selim'i geçip ilerlerken bir anda geriye dönerek "Lütfen beni bir daha arama. Ben eski hayatımdan çok memnundum lütfen hayatıma girme." Selim ağzı açık bana bakakalmıştı. Tekrardan ona arkamı dönerek ilerlemeye başlamıştım ve göz yaşlarım istemsizce yanağımdan süzülmeye başlamıştı.

Geçmişin TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin